Bir millet ne zaman geçmişini unutursa, devlet koca bir “Ya sabır!” çeker.
Sabreder, sabreder, sabreder…
Milleti, geçmişini hatırlasın diye dualar eder.
Ve ne yazık ki geçmiş deyince zihinlere nedense en az 100 yıl önceki yaşananlar gelir.
Yakın tarih unutulur, zihinler susturulur.
Biz ne unutanlardanız ne de susturulanlardanız.
Çözüm Süreci, namı diğer ihanet dönemi…
Hatırladınız mı? Ben sayfalarca yazmak isterim bu konuda ama sizleri yormak istemem, sadece geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay bana o dönemin en acı karesini hatırlattı.
Habur kepazeliği…
Habur sınır kapısından şımarık tavırlarla girip, sözde teslim olan teröristlerin “APO istediği için geldik, yoksa hiçbir güç bizi buraya getiremezdi.” Cümlesini hatırladınız mı? Kocaman harflerle “DTP” yazılı otobüsün tepesinde, ayaklarında Kandil’in tozu bir grup teröristin çiçekler atarak “Barış için geldik.” Sloganlarıyla yeri göğü inletmesini unuttunuz mu? Adeta kahraman gibi karşılanmışlardı…
Ve bütün güvenlik güçleri dişlerini sıkarak bu kepazeliği izlemeye mahkum edilmişti.
Allah’ın adaleti geç de olsa bir gün tecelli eder. Bu kepazeliğe bizi mahkum edenler, 15 Temmuz’dan sonra gerçek mahkumiyeti gördüler umarım bir gün onlar da Habur kepazeliği gibi cezaevlerinden çıkıp, kahraman ilan edilmezler…
*
Irak kuzeyindeki Duhok'ta Şiladize ilçesi Suri köyü yakınındaki TSK üs bölgesine saldırı düzenlendi. Saldırının kimler tarafından desteklendiği ortaya çıktı. Bu üssün hedef seçilmesi ve bu noktada gerçekleşecek provokasyon, Irak İstihbaratı, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) tarafından biliniyordu. Iraklı üst düzey yetkili, provokasyon hazırlıklarını KDP makamlarının izlediğini, saldırının KYB ve Irak içerisindeki bazı kurumlar tarafından da desteklendiğini söyledi.
Kısacası Barzani ve saz arkadaşları bu saldırının düzenlenmesine göz yumdu. Peki ya neden? Hani belli bir kesim var ya; IKBY’nin PKK’dan farklı olduğunu, peşmergenin çoğu zaman PKK ile çatıştığını savunan o palavracı kesim…
Sizin yatacak yeriniz yok!
*
Irak’ta; PKK'nın Selahaddin, Duhok, Zaho, Süleymaniye, Sincar ve Erbil'de yürüttüğü tahrik amaçlı saldırılara en büyük destek, Yeni Nesil Hareketi Lideri Şahsuvar Abdulvahit tarafından verildi. Şahsuvar'ın en büyük yardımcısı ise halen Bağdat'ta milletvekili olarak görev yapan kız kardeşi Sirva Abdulvahit’tir.
Duhok'ta sahnelenen provokasyon ve öncesinde kışkırtıcı yayınları ile dikkat çeken NRT uydu kanalının da sahibi olan Şahsuvar Abdulvahit'in başkanı olduğu Yeni Nesil Hareketi, Irak Milli Meclisi'ne 9 milletvekili soktu. Erbil'de bulunan Bölgesel Kuzey Irak Meclisi'nde ise 4 milletvekili ile temsil edilen Yeni Nesil Hareketi, Kerkük ve Musul'da sergilenen bir çok tahrik girişiminin de başrolünde yer aldı.
Kuzey Irak'ta inşaat, kimya, enerji ve ihracat gibi bir çok alanda yatırımları olan Şahsuvar Abdulvahit’in, PKK'nın uyuşturucu trafiğinin baş merkezi olduğu ve kara para akladığı tespit edildi.
Duhok’taki olayda, sivillerin Türkiye’nin üs bölgesine girmesi ve sonrasında uçakların havalanması sürecinde bazı yüzü maskeli kişiler kalabalığa ateş etti. NRT isimli kanalda daha öncesinde belirlenen kişiler konuşturuldu. Provokatör yayınlara dikkat çeken kanal, aynı anda 7 muhabiri ile birlikte canlı yayın gerçekleştirdi. Onlarca ölü olduğunu, Türk askerlerinin halka ateş açtığını, çok sayıda yaralının bulunduğunu canlı yayında söyleyerek halkı provoke etti, bunun ardından NRT'nin Duhok ofisi kapatıldı.
*
Peki amaç neydi? Siviller tanklara taş atıyor, İHA’lar hedef alınıyor, her yer ateşe verilmeye çalışılıyor zaten ağızdan çıkan küfürlerin, hakaretlerin, tahriklerin haddi hesabı yok.
Her ne kadar bizim basınımızda yeteri kadar yer almasa da aslında bu olayın Habur kepazeliğinden bir farkı yoktu…
Gerçi; Suriye sınırı bu kadar sıcakken, yerel seçimlerde çözülemeyen düğümler varken, halk ekonomik olarak darboğazın içinde yüzerken bu provokasyonun gündemde olmaması çok normal.
Türkiye hem ekonomik olarak hem de jeopolitik olarak bir ciddi bir çıkmaza sokuldu, hal böyle iken bizim için tehlike arz eden diğer bölgeleri unuttuk.
Unuta unuta bir hal olduk, korkarım bu gidişle benliğimizi de unutacağız…
Duhok, ikinci bir Habur vakasıydı ama biz daha 24 saat geçmeden onu da unuttuk.
Unutma ey Türkiye, unutma!
Yoksa bu korkunç ayazda tatlı bir uykuya dalıp gideceksin…