Yargı Reformu Paketi, Terörle Mücadele Kanunu, TCK ve infaz kanunundaki bazı kritik meselelerin netleşmemesi üzerine yeni yasama yılına bırakılmıştı.
İlk pakette yer alan ve istinaf mahkemelerinde kesinleşen 5 yılın altındaki bazı suçlara Yargıtay’da temyiz yolunun açılmasına ilişkin düzenlemede 30 bine yakın tahliye olacağı hesabı yapılırken, tahliye edilecekler arasında Terörle Mücadele Yasası’nın “terör örgütleri” başlıklı 7. maddesinin bazı fıkralarının da “temyiz” kapsamına alınması nedeniyle, terör suçlarından hüküm giyenlerin de yer alacağı kaygısı MHP ve bazı AKP milletvekilleri tarafından dile getirildi.
1 Ekim’e şunun şurasında 3 hafta kaldı.
Umarım bu dile getirilmeler, yeni yasama dönemine girerken dikkate alınır.
*
Peki bu 7.maddedeki temyiz kapsamına giren hususlar neler?
Propaganda, slogan atma, terör örgütüne üye olma, terör örgütü kurma ve yönetme…
Yeni yargı paketi ile düşünce özgürlüğüne dair sert politikalar da yumuşatılacağına göre bu reformun bir ucu mutlaka Terörle Mücadele Yasası’na dokunacak demek midir?
Nazlı Ilıcaklar, Ahmet Altanlar, Osman Kavalalar, Selahattin Demirtaşlar, Figen Yüksekdağlar bu yargı paketinden faydalananlardan mı yoksa mahkum olanlardan mı olacak?
Mesela Demirtaş’ ın “TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMAK” suçundan adli kontrol şartı ile tahliye kararının verilmesi sizce bir tesadüf müydü?
Bu arada Ankara 19. Ağır Ceza, tahliye kararına itiraz etmişti, 20. Ağır Ceza da bu talebi reddetti ve Demirtaş’ın tahliyesi kesinleşti…
*
Bütün bu gelişmelerin üzerine aklıma takılan birkaç husus var.
Tarih tekerrür eder derler ya hani, hele ki söz konusu Türkiye ise her şey birden sil baştan olabilir.
Korkum bu…
HDP Diyarbakır il binası önünde örgüt tarafından çocukları kaçırılan anneler babalar bir haftadır nöbette. Bu aslında o kadar güzel bir eylem ki; terörü ancak batıdan doğuya el ele vererek bitirebileceğimizin en büyük göstergesi.
Türkiye’nin dört bir yanından bu eylemlere destek için gelenler var, ne mutlu. Gerçekten vicdanlara seslenen bir hareket.
FAKAT!
Ya hiçbir şey gözüktüğü gibi değilse? Ailelerin acısı kullanılarak “Eve Dönüş Yasaları” ‘ na benzer bir sürecin temeli hazırlanıyor da bundan haberimiz yoksa?
Neydi peki “Eve Dönüş Yasası”?
Pişman ol, gel, dağdan in, silahı bırak, örgütten kaç, kampların geçiş güzergahını göster, itirafçı ol sana maaş bağlanacak…
Temel şart; silahlı herhangi bir eyleme katılmamış olman.
*
Beni bu şekilde düşünmeye sevk eden iki şey var:
Birincisi; geçmişte “Çözüm Süreci” sever gazetecilerin, sanatçıların annelerin bu eylemlerine ölümüne destek vermesi oldu.
Hilal Kaplan, Kurtuluş Tayiz, Şebnem Bursalı…
Kurtuluş Tayiz denilen şahıs, “Eve Dönüş Yasaları”’ndan yararlanan eski bir PKK’ lı, Hilal Kaplan’dan zaten bahsetmeye gerek yok, Şebnem Bursalı akil insanların koordinatörlerinden birisi…
İkincisi; 2010 senesinde terörist bir kız “Eve Dönüş Yasaları”’ ndan yararlanıp, teslim olmuştu. Ailesi ile kavuşma anı bütün haber kanallarında gösterilip, dağdakilere gelin teslim olun, devletimiz şefkatli diye çağrıda bulunmuştu.
Peki sonra ne oldu?
Bu çağrıya uydular, koşa koşa geldiler ama devletin şefkatinden yararlanmaya değil, şehirlerde örgütlenmeye geldiler, YDG-H olmaya geldiler, meskun mahallerde ortalığı cehenneme çevirmeye geldiler.
Yalansa bu dediklerim, çıkın ispatlayın bana doğrusunu o zaman.
*
Ya yine aynı sürecin başında isek?
Ya yine yumuşak karnımızdan, merhametimizden, toplumsal birliğimizden faydalanmak isteyen kirli ellerle karşı karşıya isek?
Ya yine…
Neyse.
Umarım ki annelerin bu eylemi, kirletilmez.