Miting meydanlarında “Kıbrıs’ı kaça sattın İngiltere’ye?” diye bas bas bağıranlar acaba şu zamana dek Kıbrıs Sorunu için neler yaptı?
Akıllarına sadece seçim propagandası için mi geliyor Kıbrıs?
Vallahi 24 Haziran seçimlerine giderken kullanmadıkları propaganda konusu kalmadı bazı güruhların…
Hani diyorlar ya bir de “Biz hepsinden farklıyız muhalefetten de iktidardan da.” Fakat seçim meydanlarındaki konuşmalarında yıllarca süre gelen o siyaset ağzı var.
Nerede sizin farklılığınız?
Ya siyasete değinmek istemiyorum ama kendimi tutamıyorum.
Önceki yazılarımda da dile getirdim, devletin bekasını düşünerek hareket edelim seçimlerde, kin öfke nefreti bir yere koyalım, bir olalım vatanımıza göz dikenlerin gözlerini çıkaralım.
O kadar saçmaladılar ki Tansu Çiller’e bile laf ettiler işte Çiller şunu demiş bunu demiş diye.
Tansu Hanım da açıklama yaptı tabi.
“Benim tarafımdan yapılmayan hiçbir açıklama bana ait değildir. Ayrıca hiç kimse benim ismim üzerimden siyasi rant peşinde koşmasın. Kamuoyuna saygıyla sunulur.”
Yani siyaset aldı gitti başını yine.
*
Belki çoğunuz fark etmediniz ama Yavru Vatan’ımızı da katıverdiler siyasi rantlı cümlelerinin içine.
Hem de Kıbrıs Müzakereleri’ nin 50. Yıl dönümünde.
Zaten Yunanistan ve Rumlar aç kurt gibi hazırlar saldırmaya.
Onların kurtlar sofrasına atı vermeyin Yavru Vatan’ı…
Kıbrıs’ı birilerine laf sokmak için kullanmayın.
*
MHP'nin Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'ne yönelik "Ülkemiz için her şeye değer" başlıklı reklam filminde Kıbrıs'ın tamamının kırmızı yani Türk olması Yunan’ı ve Rum’u oldukça kızdırdı. MHP'nin reklam filminin yayınlanmasının ardından tepkiler Yunan basınına da yansıdı.
Yunanistan'ın çok okunan gazetelerinden Kathimerini, konu hakkındaki haberinde "MHP'nin seçim kampanyası Kıbrıs'ı Türk toprağından sayıyor" başlığını kullandı.
Anlaşılan birilerini çok kızdırmış bu durum!
Biliyorsunuz Yunanistan ile FETÖ mensuplarının iade taleplerinden dolayı büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Zaten S-400’ler Türkiye’ye teslim edildiğinde, Yunanistan sınırına bu füze savunma sistemlerinden birisi kuracağımız için ayrı bir krizle boğuşacağız.
Kriz öncesi sancılar 1 sene öncesinden başladı bile. FETÖ ile mücadelede sınır komşumuz olmalarına rağmen bir destek alamayışımız, Kıbrıs meselesini kaşımaları, 2.Kardak Krizi’ni yaşatmaya çalışmaları gibi…
Gariban ülkem bunun da üstesinden gelir elbet…
*
Kıbrıs Akdeniz ve Ortadoğu bölgelerinin kontrolü için stratejik bir konuma sahiptir.
1571 yılında Kıbrıs Venediklilerden alınmış ve adada 300 yılı aşkın sürecek bir Türk hakimiyeti başlamıştır.
Ada 1960’a kadar İngiltere yönetiminde kaldı. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından İngiltere’nin sömürgelerinden çekilme kararı Türk Dış Politikasında günümüze kadar çözülemeyen Kıbrıs Sorununu başlattı.
Bundan tam yarım asır önce başlayan müzakereler, çoğu zaman dünya gündeminde pek az yer buldu, ancak Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, nesiller boyu müzakere süreçlerini sonuna kadar takip ettiler. 50 yıl süren müzakerelerin 36 yılında, Kıbrıs Türk toplumu adına masaya oturan isim kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş oldu.
*
Müzakereler sonucunda bir çözüme kavuşulamayınca, BM Genel Sekreteri Kofi Annan, belki de diplomasi tarihinde ilk kez denenecek bir yöneteme başvurdu.
Buna göre tarafların anlaşamadığı noktaları Annan tamamlayarak kendi adını taşıyan belgeye son şeklini verdi.
Ve bu belge, iki lider beğense de beğenmese de referanduma sunuldu.Yani bir anlamda, son sözü doğrudan halk söyledi.
Kıbrıslı Türklerin yüzde 65’lik “evet” oyuna, Rumlar yüzde 75’lik “hayır” oyuyla karşılık verdi.
*
Görüşmeler sürerken adada çatışmalar devam ediyordu. Göçmen durumuna düşen binlerce Kıbrıslı Türk zor şartlarda yaşamını sürdürürken, Rumlar arasında da güç mücadelesi giderek kızışıyordu. 15 Temmuz 1974’te Yunan subayların komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusu ve EOKA-B Kıbrıs’ta darbe düzenledi.
Bu arada darbeyi kabul edilemez bulan ve adadaki Türklerin geleceğinden endişe eden Türkiye, ortak müdahale girişimlerinden sonuç alamayınca 20 Temmuz’da tek başına müdahale etti. Türkiye, 3 gün süren harekatın ardından ateşkesi kabul ettiğini açıkladı. Denktaş’ın en mutlu günü idi 20 Temmuz…
Kıbrıs Türkü’nü, azınlık olarak egemen Rum’a ezdirmeyip eşit haklarla bağımsız Kıbrıs devletinin kurucu üyesi haline getirme davasının, ancak Türkiye’nin desteğiyle mümkün olacağına inanan Denktaş o gün, o desteği tam olarak bulmuştu.
*
Kıbrıs tarihi öyle 3 5 kelamla anlatılacak bir tarih değil. Sizlere hafızalarda kalanı hatırlatmak istedim.
Türkiye’de 24 Haziran’da yapılacak kritik seçimin sonucu Kıbrıs’a da yansıyacaktır.
Rauf Denktaş’ın yani koca bozkurdun bize emanet ettiği Kıbrıs hiçbir yere satılamaz, söz konusu dahi edilemez.
Ha kulağımıza geliyor, Taşınmaz Mal Komisyonları bazı hilelere başvuruyor, Türk köylerine Rumlar yerleştiriliyor vs.
Fakat Türk eğilmez, yenilmez. Sizleri; Kıbrıs konusunda mücadele yöntemlerine, yapılan bu hilelere çözüm bulmaya, mecliste bir bütünlük oluşturarak Kıbrıs’taki Türklerin varlığını uluslararası camiada haykıracak çalışmalar yapmaya davet ediyorum.
Zira Kıbrıs, siyasete alet edilip oy toplama rantlarında kullanılamaz.
Yoksa koca bozkurda ayıp edersiniz…
İşte görüyorsunuz; siyasetteki kin Türk Dünyası’nda bile bir olmamıza engel oluyor.
Özüne dön Türkiye özüne!