Küçükken TGRT’ de bir program çıkardı. “Mehmetçik.” diye. Her çıkışında bizim evde o güzelim program açılır ve sessizce izlenirdi. Zap Suyu şiiri okunur, Cudi-Gabar-Tendürek gösterilir, Mehmetçik’in şefkatinden ve daha nicesinden bahsedilirdi.
Gözlerimizde yaşlarla program sona erdiğinde, şehitlerimiz için dudaklarımızdan Fatiha dökülürdü. Bir döneme damga vuran televizyon programının bile adı “Mehmetçik” idi.
Peki kimdi bu Mehmetçik?
Mehmetçik, vatan demekti, fırından çıkan taze ekmeğin kokusunun evlere dolan huzuru idi, Mehmetçik küçük bir kız çocuğunun gözündeki umut, anaların ağzındaki dua demekti. Keşke hep öyle kalsa Mehmetçik. Kurtuluş Savaşı döneminde Kuvayı Milliye ruhunun bizlere kalan bu miras ne yazık ki artık ellerimizden kayıp gitmekte…
Nasıl mı?
*
Geçtiğimiz günlerde askerlik yasası meclisten geçti. Yanlış ya da doğru olması hiçbir şeyi değiştirmez, önemli olan doğru da ısrarcı olmaktır çünkü bu Türk'ün ve Müslüman’ ın görevidir.
Doğruyu söylemek fakat verilen karara isyan etmemek Türk Devlet aklının gereğidir ama bazen de en büyük çıkmazıdır.. Kimi zaman bu suskunluğu yalancılıkla kimi zaman da yalana teslim olmakla yaftalarlar. Fakat ne kadar yanıldıklarının farkında olmazlar.
*
Milli savunma bakanlığı bir yasa teklif etmiş eyvallah, meclis milli iradenin temsilcisi olarak bu yasayı kabul etmiş eyvallah. Biz bu yasaya karşı saygılıyız fakat yanlış gördüklerimizi doğru karar veren mercilere anlatmak bizim görevimiz. Bu yasa ile Türkiye’nin özellikle Türk ordusunun ordu millet kavramından uzaklaştırılması hedeflenmekte. Dünyanın dahi kabul ettiği Mehmetçik ruhu ve bu kavramın neticesi olan ordu-millet ilişkisi kendi ellerimizle lağvedilmek üzere.
*
Askerlik kanununda “özel kuvvetlere” ağırlık verilmesi, yeni teknoloji ve şartlara uygun düzenlemeler yapılması gayet normal. Ancak bu düzenlemeler yapılırken kanunun profesyonel askerlik olarak nitelendirilmesi, bence asıl hedefin Türk ordusunun en büyük artı değeri olan “Mehmetçik kavramı olduğunu” ortaya koymaktadır.
İtirazımız yeni düzenlemeler yapılmasına değil, düzenlemeler yapılırken Türk ordusunun dünyada kabul edilen en önemli yaptırım gücü olan Mehmetçik kavramının ve neticesi olan “ordu millet” kavramının korunmasıdır.
*
Bu nedenle soruyorum; bölgemizde bir savaş riski var mıdır? Varsa neden şimdi? Ve neden Mehmetçik'in tecrübeleri yüz binleri bulan bir oranda terhis ediliyor? Mehmetçik sayısı azaltılırken ordumuzun aynı anda Savaş gücü ne kadar artırılmıştır yahut korunmuş mudur? Hangi teknolojik sistem 130.000 Mehmetçik yerine , birkaç gün içinde ihdas edilmiştir.. Tamamen milli ve yerli olması gereken bu teknoloji nedir? Savaş riski yoksa 82 milyon tedirginlik içinde uyuyamazken, devleti yönetenlerin bildiği nedir, bir anlaşma mı yapılmıştır?
Bir anlaşma yapıldıysa bu anlaşmanın şartları nedir?
Neden toplumdan saklanmakta ve milletimiz tedirginlik ve gerginlik içinde tutulmaktadır? Bu anlaşma şartlarından birisi Türk ordusunu Mehmetçik ruhunun ve dolayısıyla sayısının azaltılması mıdır?
Bu millet kendisini Amerika gibi milleti olmayan bir devlet sanan Amerikan kafalı Mandacı bürokratların yaptığı anlaşmayı 10 yıl sonra mı öğrenecektir?
Biz böyle bir anlaşma yapılmadığını cumhurbaşkanının böyle bir şeye razı olmayacağından eminiz. Ama asıl korkumuz da bundan kaynaklanmaktadır.
*
Şunu unutmayın sayı olarak ifade etmiyorum Mehmetçik ruhu olarak belirtiyorum ki siz Türk Ordusu'ndan “Mehmetçik ruhunu”, Türk milletinden ordu-millet kavramını alırsanız onun yerine hiçbir savaş teknolojisi ihdas edemezsiniz.
Binlerce yıllık millet geleneği, binlerce yıllık devlet aklı olan Türkiye Cumhuriyeti ordusuna; milleti olmayan Amerikan Polis devleti, devleti olmayan küresel sapkınların fikirleri, askerlik sistemleri örnek olarak alınamaz.
Alınırsa vay halimize!
Aklımızı başımıza alalım beyler, bu toprakları kanımızla suladık.
Gördesli Makbule’ nin, Yörük Ali’nin, Kara Fatma’nın bizlere bıraktığı bu ruhu elimizden almayın lütfen…
Biz bu ruh sayesinde Türk milletiyiz.
Bunu asla unutmayın.