Kuklalar olmasa, gerçek yüzler nasıl gizlenirdi?
Değil mi?
Hele ki Ortadoğu gibi bir cehennemde…
Peki nedir, kimdir, neyin nesidir bu kuklalar?
İtaatkarlıklarının altında yatan biat sözleşmeleri ne vaad ediyor?
Bütün soruların cevabı var aslında fakat çeşit çeşit…
Ülkeden ülkeye değişiyor adeta bu cevaplar.
*
Ne kadar garip değil mi?
Halbuki terör; insan canına bizzat kast eden bir canavarken bütün dünya devletleri tarafından terör listesine alınmış tek bir örgüt bulamazsınız belki de…
Mesela Suriye için meşru olan YPG birçok ülkede terör örgütü listesine girerken, ABD gibi güç manyağı ülkelerin kuklası olabiliyor.
*
Gelelim kuklaların senaristlerine ve oyunlarına…
Taliban, DAEŞ, YPG/PYD, PKK, PJAK, El-Nusra ve daha nicesi Ortadoğu’nun en bilindik kuklalarındandır.
Peki bu kuklalar oynatılırken senaryoyu yazan kimdir? ABD mi, İngiltere mi, Rusya mı?
Hayır, asıl senarist her zaman İsrail olmuştur…
Ha diğer devletlerin üç beş sahne yazdığı olmuştur fakat sahnedeki oyunun senaryosu mutlaka İsrail’in elinden geçmiştir.
*
Son zamanlarda BAE’yi de yeni kuklaların içine kattık sanki.
Özellikle Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra ABD’ye itaatkarlıklarıyla gündeme gelen kraliyet ailesi ve çevresi birden kendini Ortadoğu sahalarında buldu sanki.
Sadece lojistik destekle ABD’ nin karnını doyuramayacağını fark eden BAE son zamanlarda tutuştu adeta.
İstanbul Emniyeti’nin Kaşıkçı cinayetle ilgili açıklamış olduğu yeni bilgiler de tuzu biberi oldu, bütün dünya gündeminin ağzı açık kaldı.
*
Kısacası barbarlıkta zirve yapmış BAE, el mahkum ABD’ye…
Bu yüzden Ortadoğu’da her taşın altından artık BAE çıkabilir.
Arapların askeri gücü zayıf olduğu içi sahada kullanılamaz bu yüzden YPG ve kendi özel güvenliklerini kullanacak olan ABD, BAE’yi para ve silah kaynağı olarak sömürecektir.
BAE, sömürülmeye sesini çıkaramayacaktır çünkü Kaşıkçı cinayetinin bedelini ağır ödeyecekleri için boyundan büyük işlere kalkışmayacaktır.
Hatta Ortadoğu sahasında tek bir tecrübesi olmayan ordusunu DAEŞ’e karşı savaştırılmasına dahi sesini çıkarmayacaktır.
Anlayacağınız durum vahim…
*
Peki Suriye sahasındaki kuklalar, BAE’den gelecek sıcak paranın kokusunu aldıkça hücrelerinden yeniden çıkıp meydanlara mı inecektir yoksa inlerinde çürümeye mi mahkum edilecektir ilerleyen günlerde göreceğiz.
Zannımca bu sefer daha stratejik bir politika uygulanıyor.
Kan ve gözyaşı dökülsün istemiyorlar da acaba göz pınarları kurumayan, kanının son damlasını akıtmayan bir insan evladı kaldı mı ki Ortadoğu’da?
İdlib sınırında büyük bir insani kriz var. En ufak bir gerginlikte Türkiye sınırına geçecek binlerce mülteci var.
Astana sürecinde Türkiye’nin en çok dile getirdiği konulardan birisi bu kriz.
Suriye sınırında YPG/PKK özerkliğinin kurulmasını istemiyoruz, yeni bir göç dalgasını daha kaldıramayız.
Biz masanın görünen tarafındayız, şimdilik her şey Türkiye’nin lehine gözüküyor. Göç dalgasına Rusya ve İran da karşı, bölgedeki Kürtlerin Suriye devletine bağlı kalmasını istiyorlar.
Ya devreye kuklalarını sokup, kim vurdu ya getirirlerse ne olacak?
ABD, Astana sürecinden hiç memnun değil, hem çekilmek istiyor hem bölgede YPG özerkliğinin kurulması için kan dökülecekse dökülsün diyor.
*
Vallahi bu girdaptan başım döndü.
Belirsizlik insanın canını çok sıkarken devletleri düşünemiyorum.
Neyse Suriye sınırımızın akıbetini ve dış politikanın şekillenişi Ortadoğu’daki kuklaların kıpırdayışından anlarız.
İzleyelim ve görelim…