“İstikamet neresi?”
“Kızılelma!”
*
Oğuzlar için, hangi yöne giderlerse gitsinler ulaşacakları zafer, ulaşılmadan önce Kızılelma’dır!
20 Ocak 2018 tarihinde başlayan Zeytin Dalı Harekâtı’nı tek kelime ile özetlemişti o güzel yürekli Mehmetçik…
Selam olsun ona!
Kim bilir aynı ruhla, cesaretle İdlib, Menbiç, Cizire, Kandil, Erbil, Kuzey Irak…
Peki…
Soruyorum sizlere:
Ortadoğu ateşinin bitmeyen bu yolculuğunda son durak neresidir?
Ben henüz cevabını bulamadım…
*
Türkiye için belki de Menbiç veya İdlib diyoruz…
Yanılıyoruz…
Vatanın bölünmez bütünlüğü, devletin bekası, milletin dirliği ve birliği tehlike altındaysa eğer; hiçbir durakta durmayız.
Delilik diye düşündünüz belki de; hendeklerle, tünellerle, tuzaklarla çevrilen Afrin’e girmeyi…
Eee İbrahim’in delileri olmak öyle kolay değil!
*
Afrin’de henüz meskûn mahal operasyonları başlamadan Menbiç’ten bahseder olduk.
Ne alaka dediniz belki de birçoğunuz…
Afrin bitsin hele bir dediniz...
İşte öyle olmuyor.
Kuzey Suriye öyle bir şey ki; biri başlayınca diğeri kendiliğinden geliyor.
El-Bab’a operasyon düzenlendiği zamanlarda diyorduk bundan sonra sıra Afrin’de diye…
Şimdi de diyoruz sırada Menbiç…
*
Gaziantep Karkamış’ın yaklaşık 30-35 km güneyinde yer alan Menbiç, Ağustos 2016’da ABD desteği ile YPG tarafından IŞİD’in elinden alındı ve kontrol hala ABD-YPG-PYD üçlemesinde.
Türkiye; Afrin’den sonra sıra Menbiç deyince ABD’li korgeneral Paul E. Funk, “Türkiye’nin tehditlerinden çekinmiyorum, bizim işimiz endişe etmek değil savaşmak. Bir saldırı olursa agresifçe karşılık veririz. Rolümüz YPG’yi desteklemek.” deyince gerginlik had safhaya ulaştı.
Menbiç; 2016 yılından beri tıpkı Afrin, Sur, Cizre, Nusaybin’deki gibi hendekler ve tünellerle kuşatılmak isteniyor fakat yerel halkın buna izin vermediği söyleniyor.
Kentte yaklaşık 100 bin kişi yaşıyor. Kürtler ve Araplardan oluşan Sünni bir kesime sahip olan Menbiç’in Afrin’den az biraz farkı vardır…
ABD’de bu farklılığı kullanarak; sanki Menbiç Sünni İslamcı grupların konuşlandığı bir yer, YPG-PYD ile bir alakası yoktur algısını yaratarak Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullanmasına engel olmaya çalışıyor…
Hâlbuki 13 Mart 2017’de PYD’nin Menbiç’te özerk yönetim ilan ettiğini sağır sultan dahi duydu…
ABD; bölgede askeri üssünü kurunca, Suriye politikasında düğüm Menbiç’te kitlendi ne yazık ki...
Fırat’ın doğusundaki bir bölgede 14 askeri kampın kurulduğu hatta subay yetiştiren askeri bir kolejin bile kurulduğu tespit edildi. ABD her zamanki gibi “Biz değil, PYD kurdu” diyerek maskesini bir kere daha takındı.
ABD ve YPG-PYD; IŞİD’in elinden kurtardık, Menbiç’i özgürleştirdik diyerek koskoca bir maziyi hiçe saymışlardır…
Anlayacağınız ABD; Kuzey Suriye’nin şekillenmesindeki rolünü artık gizlemez oldu.
36. paralel kazığını hatırlar mısınız?
Güya Saddam Hüseyin’e sormadan Irak’a girip çıkıp örgütü bitirecektik...
Türkiye şu an ikinci kez 36. paralel kazığını yemek üzere.
Kuzey Suriye üzerinden bu sefer de…
Aslında böyle olmayabilirdi.
Fakat Irak’tan yeterince ders çıkarmamıza müsaade etmediler; TSK’nın içinde bir örümcek ağı gibi her yanı saran kahpeler…
4 Temmuz 2003’te başlarına çuval geçirilerek 36. paralelin pis çukuruna terk edilen askerlerimizle, Suriye politikasına 2009’larda önlem almak isteyen askerlerimiz aynı kaderi paylaşmadı mı?
Kumpaslar, cezaevleri, müebbetler, hücreler, işkenceler, iftiralar, intihar süslü suikastler ve daha nicesiyle yıpratılan TSK’nın hakiki vatansever emektarlarının elleri kolları bağlanınca; Afrin, Menbiç, İdlib hem öksüz hem yetim kaldı…
Yoksa vefalı Türk, şefkatiyle o topraklarda zeytindalını hiç eksik etmezdi…
Anlayacağınız bizim son durağımız; ağlayan gökyüzüyle, buram buram vatan kokan kabirle, acı dolu kalplerle, dik duruşlu Mehmetçiklerle, kah 10 kişi kah 10 bin kişinin katıldığı cenaze töreniyle uğurlanan al bayrağa sarılmış tabutumuzdur…
Ve sonrası ise cennete açılan bir penceredir…