Bildiğiniz üzere son zamanlarda PKK terör örgütünden kaçıp itirafçı olanların sayısı 40’a ulaştı. En son dün, Bahoz Erdal’ın en yakınındaki terörist Şırnak Silopi Habur Sınır Kapısı Şube Müdürlüğü'ne teslim oldu.
Teslim olan terör örgütü mensubunun; 2014 yılında terör örgütüne katıldığı, örgüt içerisinde füzeci olarak faaliyet yürüttüğü, 2017 yılında canlı bomba konusunda fedai eylem önerisi verdiği belirtildi.
*
Muhtemelen bu terörist, Bahoz Erdal’ın dizinin dibinden kopup geldiğine göre, TCK’ nın 220 ve 221. Maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak hayatının geri kalanını bir itirafçı olarak devam ettirecektir.
Benim bu konu hakkında, sizlerle paylaşmak istediğim aklıma gelen iki unsur var:
Birincisi; umarım PKK gerçekten çözülüyordur ve ikna timlerine teslim olan teröristlerin itirafları samimidir.
İkincisi; umarım bu itirafçılar, örgüte muhbirlik için dağ kadrosundan kopup gelmemiştir.
Nasıl mı?
*
Bakınız, tarih tekerrürden ibarettir fakat bazı dönemleri kalemime almayacağım. Değil kalemime almak, dilime aldığımda dahi sanki kötü bir şey yapıyormuşum gibi davranan insanlar olabiliyor.
Yazılarıma gelen yorumlardan bunu fark etmiyor değilim ama unutmayın ki bizler geçmişi hiçbir zaman unutmadık.
Susuyorsak, devlet terbiyesindendir.
*
Etkin pişmanlık yasasını özetleyerek yazının özünü oluşturursak:
Bu kanun hükmünün 221/4. Maddesi diyor ki “Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz.”
Bu suç bakımından etkin pişmanlık hükümlerine ihtiyaç duyulmasının ilk nedeni, suç örgütlerinin genellikle gizli ve kapalı yapılar olması sebebiyle, bu suçlara ilişkin delil elde edilmesinin oldukça zor olmasıdır. Özellikle katı bir hiyerarşiye sahip güçlü örgütlenmelerde, bu gizlilik, kapalılık ve örgüte bağlılık daha fazla olduğundan, delil elde edilmesindeki zorluk bir kat daha artmaktadır.
Verilen bilgilerin, maddede aranan nitelikleri taşıyıp taşımadığına soruşturma evresinde soruşturmayı yürüten yetkili başsavcılık, kovuşturma evresinde ise görevli ve yetkili mahkeme karar verebilir. Bu bilgilerin niteliğinin değerlendirilmesi açısından yetkili merciler bu hususta; Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma genel Komutanlığı’ndan görüş alabilir.
Bu bilgiler doğrultusunda; cezayı ortadan kaldıran etkin pişmanlık hali yönünden, cumhuriyet savcısı, suçun işlendiği konusunda yeterli delile ulaşsa dahi, cezayı kaldıran şahsi sebep olarak etkin pişmanlığın varlığı dolayısıyla kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
Özellikle bu hususa dair bir ayrıntı belirtmek istiyorum ki; gönüllü olarak teslim olmayıp yakalandıktan sonra örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi veren şüpheli ile ilgili olarak cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesi mümkün değildir.
*
Yazımızın başına dönersek; umarız ki bu itiraflar samimidir.
FAKAT!
Biliyorsunuz ki örgüt, elemanına sadece silahlı ve bombalı eylemler için eğitim vermez. Espiyonaj, kontrespiyonaj ve daha nice sızma taktiklerinin istihbarat eğitimlerini de verir.
Peki, teslim olan Bahoz Erdal’ın koruması etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandıktan sonra sahada, örgüt için espiyonaj faaliyetlerinde bulunmayacağının bir garantisi var mı?
Yok.
Bu yüzden istihbarat kurumlarımızın sahadaki görevlilerinin gözlerini dört açması ve teslim olan teröristlerin, ikna timlerinin süzgecinden iyi geçmesi gerek.
Yoksa tarih tekerrürden ibaret…