PKK “Seçime Kadar Eylemsizlik” Kararı aldı.
PKK ne “Silah bıraktı” ne de “tasfiye edildi.” PKK sadece, 31 Ekim’de dolan eylemsizlik kararını uzatarak, “Seçime kadar eylemsizlik” kararı aldı.
PKK’nın “eylemsizliğin sonu” olarak, “seçim tarihi”ni belirlemiş olması elbette bilinçli bir politikanın sonucudur. Sürecin seçime endekslenmesiyle Başbakan’ın seçim öncesi ve sonrası için başta yeni Anayasa olmak üzere birçok söz verdiği anlaşılıyor.
PKK, seçime kadar eylemsizlik kararı almış olmasına rağmen;
> Halen büyük kentlerde tonlarca patlayıcı madde ve canlı bombalar bulundurmaktadır.
> Terörde uzmanlaşmış, şehir eylemlerine göre donatılmış, sivil hedeflere yönelik eylemler yapan TAK; PKK ile organik bağı olan silahlı ve operasyonel bir örgüt olarak hali hazırda iş başındadır.
> PKK; “Devrimci Karargah” örneğinde olduğu gibi, bazı radikal Türk solcularını bünyesine alıp, eğitip, donatıp büyük şehirlerde silahlı eylemler düzenlemelerini teşvik etmektedir.
PKK seçimlere kadar ateşkes için 5 şart ileri sürmektedir:
> Askeri ve siyasi alanlara dönük operasyonların durdurulması,
> Kürt siyasetçilerin(KCK) serbest bırakılması,
> Öcalan'ın sürece daha aktif katılımı için önünün açılması,
> Anayasa ve Hakikatleri Araştırma Komisyonları'nın kurulması,
> Nasıl bir yeni Anayasa olacağı konusunun seçimden önce açıklığa kavuşturulması.
Yeni anayasa ile;
> Yüzde 10 seçim barajının kaldırılması,
> Kürt kimliğinin Anayasada güvence altına alınması,
> Vatandaşlık tanımının değiştirilmesi, “Türk milleti” yerine , “Türkiye milleti” tanımının getirilmesi,
> Öcalan’ı da kapsayacak şekilde genel af çıkarılması,
> Anadilde Eğitim hakkının verilmesi,
> Güneydoğu’ya özerklik verilmesi,
> Türkiye’nin bir federasyon olması ve bunun için gerekli alt yapının Anayasa ve yasalarla hazırlanması.
Hükümet bir yandan açılım politikasını yürütürken bir yandan da terör örgütünü tasfiye etmenin yollarını arıyor. Bu yollardan biri de PKK’yı Barzani ile tasfiye etme planı.
Bir süredir devam etmekte olan “açılım” süreci ile birlikte ülkemizde ilginç ve inanılmaz olaylar ve gelişmeler yaşanmaktadır. İçişleri’nın Kuzey Irak'ı ziyareti çerçevesinde Mesut Barzani'yle yaptığı görüşme ve talepleri Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun açık bir göstergesidir. İşte o talepler:
1- Örgüt, eylemsizlik kararını genel seçimlerin sonuna kadar uzatarak, çözüm sürecini destekleyeceğini ortaya koymalı. Çözüm sürecini sabote edecek eylemler olmayacağı örgüt tarafından garanti edilmeli.
2- Dağdaki PKK’lıların öncelikle Mahmur Kampı’na oradan da ülkelerine dönmeleri sağlanmalı. Seçimlerden sonra af da gündeme gelebilecek. Örgütten ayrılanlara Kuzey Irak’taki yerel hükümet ile birlikte maddi yardım için ortak bir fon oluşturulacak.
3- Türk Silahlı Kuvvetleri ve Peşmerge, çözüm sürecinde PKK’nın silahlı etkinliğini kırmak için aktif ve etkin istihbarat paylaşımı yapacak.
Öncelikle terör örgütünün, terör eylemlerinden vazgeçerek silâh bırakması esastır. Bunu sağlamak için örgütü buna mecbur etmek lâzımdır. Teröristin ve peşmergenin sırtı sıvazlanarak netice alınamaz.
Bu gün terör örgütü ve peşmerge ile pazarlık yapmak mecburiyetine düşen maalesef AKP hükümetidir. Yapılan pazarlık PKK’nın 2015 Genel Seçimlerine kadar silah bırakmasıdır. Daha doğrusu her şey seçimlerin selameti ve iktidarı kaybetmemek içindir.
Evet, yukarıda anlatılanların hiç birisine “yahu bunlar 4 yıl önce olmamış mıydı” diye kendi kendinize sormadığınızı düşünüyorum. Demem odur ki 4 yıldır değişen bir şey yok. Hükümet geçen seçim öncesinde kullandığı argümanları yine kullanıyor, pkk silahları bıraktı, yurt dışına çıktı diye yıllardır vatandaşı aldatmaya ve kandırmaya devam ediyor.
Deniz ÖZKÖK
12 Nisan 2015