AKP’nin atadığı bilinçsiz rektörlerin PKK’ye terk ettiği üniversitelerde anarşiyi hortlattılar.
Ailelerinin binbir emekle okutmaya çalıştığı Anadolu gençliği, üniversitelerin bahçesinde, kantininde, anfisinde PKK’li bölücülerin gösteri ve tehditlerine maruz kalıyorlar.
Bizim aptal müstemleke basını da olayları “karşıt görüşlüler arasındaki çatışma” diye duyuruyor, tarih yine tekerrür ediyor, 12 Eylül öncesinin acılı günlerini hatırlamıyor.
Önceki gün de gördük ki, üniversitelerimizi ağ gibi sarmış, araştırma görevlisi, doktor, doçent ve profesör kadrolarındaki Atatürk’ü istismar edip laiklik maskesi takan güya sosyalist, Marksist-Leninist, PKK’li, DHKP-C’li ve TMKL’li bölücü tayfası da bu olayların ta ortasında…
Devleti katliamla suçlayıp dış gözlemcileri çağıracak kadar gözleri dönmüş bu cüppeli ihanet kumpasçılarının desteklediği PKK, okullarda sinsice oyunlar içinde…
Ege Üniversitesi’nde, “çözüm sürecinin kurbanı” Ülkücü Fırat Çakıroğlu’nun katledilişini hatırlayın…
Geçen sene 20 Şubat’ta öğrencisi olduğu Edebiyat Fakültesi önünde kahpe Kürtçülerin saldırısına uğradı Fırat… Daha 23 yaşında bir yiğitti… Kendisinin ve ailesinin ümitleri vardı, bıçakladılar, atardamarı kesikti, kan kaybederek yerde uzun süre ambulans bekledi… Polis bile olay olup bitince içeri girmişti.
Kürtçü Marksist-Leninistler, okulu PKK karargâhı yapmış, PKK paçavralarıyla Apo posterlerini her yana asmıştı.
PKK’liler “Bu faşist okula giremez” yazılı pankart asarak hedef göstermişti.
İmtihana girmek için “arka kapıdan” girdiği Fakültede işi bitince arka kapıdan çıkmak istedi, ön kapıda PKK’lilerin beklediğini biliyordu çünkü… Ama arka kapı kilitlenmişti ne hikmetse, mecburen ön kapıdan çıktı ve saldırdı soysuzlar…
Fırat’ı korumak için yanında gelen Ülkücü gençlerin silah ve sopasının olmadığı iddianamede açıkça belirtiliyordu.
Kürtçü HDP’liler olayı mutad “devlet ve polis tezgahı” olarak nitelemişti.
Geçtiğimiz gün mahkemede davası vardı Fırat’ın, 22 Şubat’a ertelendi.
Davayı İzmir’de Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, MHP İzmir İl Başkanı Karataş ve çok sayıda Ülkücü takip etti.
Fırat’ın hakkını onlarca avukat takip ediyor. Milliyetçi Avukatlar davaya müdahil…
Fırat Çakıroğlu, EÜ’de teröristlerin faaliyetine göz yuman yöneticileri sözlü ve yazılı uyarmıştı. Karşılığı, PKK yayın organı ve sosyal medyada hedef gösterilmek oldu.
Onun karşı çıkışı, Edebiyat Fakültesi’ni “Kürdistan toprağı” diye anan soysuzlara idi.
Babası, olaya siyasi parti gözetmeksizin bakılmasını isteyerek, "Yüreğinde sevgi, vicdan ve merhamet olan herkesin Fırat'ın ölümüne üzülmesi gerekiyor. Fırat'ı, MHP'li olarak değil de Türkiye'nin evladı olarak görmek lazım. Biz sülalece CHP'liyiz. Oğlum bu partiye gönül vermiş. Amaçları vardı. Ama o amaçlarına ulaşamadı" demişti mahkemede…
Bu duruşmada davalı 32 PKK’li sanıktan sadece biri tutukluydu!
Fırat’ı katleden PKK/KCK’nin YDG-H’li bu gruptan tutuksuz yargılanan biri ne acıdır ki, İstanbul’da bir operasyonda “PKK’nin İstanbul bölge sorumlusu” olarak tutuklandı.
Bu hainler o kadar yüzsüz ve gemi o kadar azıya almışlardı ki, ilk duruşmada iddianamenin iade edilmesini istemişti.
Türkiye’de istihbarat, güvenlik, yargı ve hukukun nasıl topalladığını görün!
Artık, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanlarının AKP’li belediyelerin siyasi şov toplantılarına katıldığı günlerdeyiz. Hukuk, Türkiye’de yerlerde sürünüyor.
Bozkurt Fırat’ın acılı anacığı demişti ki:
“Bütün duyguları aynı anda yaşıyorum. Yüreğimdeki acıyı aynı anda, mutluluğu aynı anda yaşıyorum. Müthiş yüreğim yanıyor, çok acı çekiyorum. Halen kabullenemiyorum. Ama bir taraftan da o sevgi selini görünce bu beni çok mutlu ediyor. Fırat'ın sevildiğini biliyordum, ama bu kadar sevildiğini, bu kadar bir kalabalık topluluğu geleceğini ben düşünmemiştim. Duyuyorum, bazı yerlerde Fırat'ın adını yaşatmaya devam ediyorlar. Birçok salona Fırat'ın adını vermişler. Bir Türkmen bebeğe Fırat Yılmaz adını vermişler, çok duygulandım. Fırat'la gurur duyuyordum, artık herkes gurur duyuyor.”
Ülkücü Hareket, Fırat’ın huzur içinde yatması için üzerine düşeni yapmalıdır.
Bir, iri, diri olmalıdır.
Bozkurtlar, ilim ve sanatla, teknoloji ile mücehhez, Türklükle yoğurulmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikbal ve istiklali için uyanık olmalıdır. Ülkücü, kendisiyle ilgili her davayı, unutmadan, unutturmadan mutlaka takip etmek zorundadır.
Türk milletinin yegane ümidi Türk milliyetçileridir!