KADIN OLMAK

Deniz ÖZKÖK

Bugün Kadınlar Günü ya… Yine nutuklar çekilecek, çiçekler takdim edilecek…

Ama sokaklarda yine kadın cinayetleri, yine şiddet ve yine taciz devam edecek…

Dünyevi ihtirasların her şeyin üstünde tutulduğu, sözde dindar/muhafazakar bir iktidar döneminde bunlar normal…

Sabahtan akşama kadar halkın evlenme programlarıyla oyalandığı bir ülkede, cinsiyet kimliği yaşayan tiplerin kahraman gibi sunulduğu bir memlekette, kadının imanının “türban” denilen Acem sıkmabaşıyla ölçüldüğü Müslüman memleketinde kadının ne değeri olabilir ki?

Şimdi sokaklarda kadın temsilcileri yine karanfil dağıtıyordur…

Halbuki kadınlar “gül”dür, nazenindir, cennetin ayaklarının altında olduğu yaratılmıştır, bu karanfil nereden çıktı?

“Gül”den “karanfil”e dönen bakış, kadını ya siyaset malzemesi gördü, ya cinsiyet metaı dini istismar…

Batı’nın köle pazarlarında alınıp satılan kadın, aptal Araların çadırlarında “insan” yerine konmayıp diri diri öldürülen kadın, Türklüğün en eski çağlarında bile erkeğin yanıbaşında idi, denkti, söz sahibi idi…

Biliniz ki Osmanlı’nın çöküş sebeplerinden biri kadının kafes ardında cahil ve cariye bırakılmasıdır.

Türk kadınının ikinci defa ayağa kalkışı aziz Atatürk ve kurduğu Cumhuriyet sayesindedir.

Gazi, “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üstünde göklere yükselmeye layıksın’’ dediği Türk kadınına haklarını teslim etmişti.
  Eğitilmiş, seçme ve seçilme hakkına kavuşmuş, medeni haklara sahip olmuş, üretime katılmış, her kademede görevler alabilmiştir.

Cumhuriyeti “reklam arası” sanan aptallar, Atatürk dönemini “kara günler” olarak niteleyen din simsarları, memlekette kara çarşaflar için kadın dolaştırmayı dindarlık sanıyor ve bunun üzerinden çıkar elde ediyor.

Bizim yar, canan, ana, sevgili, sırdaş, hayat arkadaşı, kız evlat, bacı olmaya razı olmuş kadınlarımız da yobazın oyuncağı, sarıklı dincinin kölesi olmaya, kocasını bırakıp siyasetçiye kendini hediye etmekten, bilmem kimin kıçının kılı olmaktan, bazı adamların annesi gibi koktuğunu söylemekten utanmadıkları davranışlar içine sokuldular…

Cehalet kol geziyor, şiddet sokakta dolaşıyor, din siyasetin oyuncağı, kadın da bütün kumpasların tuzağında…

“Tesettür”e girdiğini zannedip sirk maskarası gibi dolaşanla, kadın özgürlüğünü göbek ve bacağını sergilemek sanan makyaj soytarıları ailelerin, kız çocuklarımızın, annelerimizin gün boyu seyrettiği televizyonlarda revaçta…

Diziler, haramın üstünlüğü üzerine kurulu, enişteyle baldızla gayrimeşru ilişkiden peydahlanmış zavallı çocukların senaryoları ile dolu iken…

Sokaklarda her gün bir kadın şiddet mağduru ve cinayet kurbanı iken söyler misiniz bu nasıl bir “Dünya Kadınlar Günü”dür?

Tek bildiğim Türklüğü ve sade Müslümanlığı ile hayatını sürdüren Ülkücü Türk kadınları, bu ülkenin geleceğinde söz sahibi olacağıdır…

Türk milliyetçisi Asenaların kadınlar günü kutlu olsun!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.