Bütün mesele “koltuk”…
7 aydır tepine tepine “değişim” diye tutturan Ablaları ile MHP ancak “anamuhalefet” olabiliyormuş... Yandaş Sancar’ın onca anket tezgâhına rağmen…
Hatta açıklama yapıyor: “Yüzde 20 net bir şekilde görünüyor. Eğer CHP yeterince başarılı olamaz ve MHP de aksine başarılı olursa ana muhalefet partisi yer değiştirebilir."
Aylardır onun bunun otobüsleri ile şehir şehir dolaşıp “iktidar ihtirası”nı ayyuka çıkarıp “dava”, “Ülkücü Hareket” ve “Başbuğ”u istismar eden Ablaları ile “anamuhalefet”e koşmak için bunca yaygara…
Türk milletinin Başbuğ’u Alparslan Türkeş’e Ülkücü Hareket’in verdiği ünvana bile göz dikmiş bir hırs, “Ablaya laf edenin anası karım olsun” diyen gözü dönmüşlük, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e nazire yapan “Anatürk” hadsizliği, yedi kapı gezip Türk milliyetçiliği kalesinde “Topuklu efe”liğe soyunan seviyesizlik, sadece bu yüzde 20 için miydi?
İlle de “Değişim”, “paradigmayı değiştirecek kadar değişim”, iktidar havucu ile arkasına düşen saf Ülkücü kardeşlerime “Geri zekalılar sürüsü” dedirten “değişim”, sadece bu yüzde 20 için miydi?
“Tabutluklar”dan çıkıp gelmiş bu “kutlu dava”nın, yüzde 3’lerde, yüzde 8’lerde, yüzde 10,5’larda, yüzde 18’lerde olmasını “kriter” olarak görmek zaten baştan hataydı…
Mesele MHP’nin yeni anayasa ve başkanlık tuzaklarına sürüklenen Ülkenin ümidi olmasını engellemektir.
1 Kasım 2015 de miattır.
O güne kadar “koltuk” sahibi olanlar, o güne kadar otobüsler dolusu tayfa ile şehir şehir dolaşmayanlar, milyonları savurup il ve ilçelerine bir paket çayla çıkmayanlar, şimdi Bahçeli gitsin, Abla gelirse iktidarız diyorlar…
Meğerse “iktidar” dedikleri sadece Balgat’taki “koltuk”muş!
Onun uğruna yüzde 20’ye razılar…
Hâlbuki Devlet Bey, millet ve devlet uğruna yola çıkmış diyordu ki: “Maruz kaldığımız suikastın hedefi, Türkiye’nin milli birliği ve kardeşliğidir. Milli birlik ve huzurumuza kast edenler hainler, bunlara destek veren iç ve dış kaynaklı mahfiller ur gibi etrafımızı sarmışlar ve Türkiye’yi kıskaca almışlardır.”
19 Haziran’da Otel’de kurultaya soyunan ve siyasi ihtiraslarını, milli ve manevi her değerin önüne koymaktan çekinmeyen Abla ve Abiler, kendilerini bekleyen mukadder sona doğru hızla yol almaktadır.
“İhanet sıradanlaşmış, adı konmamış bir isyankârlık hali giderek azgınlaşmıştır.”
Bizim derdimiz onlara ne olacağıyla ilgili değildir.
Aleyhine sürdürülen kirli kampanyaya aldırmadan doğru bildiği yolda ilerleyen, karşı çıkışlara hiç itibar etmeyen Ülkücü Hareket’in lideri Bahçeli derdimizdir!
Bundan da hiç nedamet duymadık. Çünkü O hep haklı çıktı!
Bu süreçte, milli hassasiyetlere sahip çıkmayı, milli birliğimizi, kardeşliğimizi savunmayı ayıplayanların iftiralarıyla karşılaştı. Milli ve vakur mücadelenin çağdışı, ırkçı, kafatasçı ve ilkel bir tepki olarak kötülenmesini dişini ve yumruklarını sıkarak sineye çekti, sabretti.
Türkiye’nin dibe vurduğunu, vahim gidişatın sonuç alması halinde; ortada ne üniter devletin, ne milli devletin, ne Türk milletinin birliğinin kalacağını korkusuzca söyledi.
Her dediği ne yazık ki gerçekleşti. Ona inanarak, onun mücadelesine şevk ve azimle devam edeceğiz.
Saraydan atanıveren 65. Hükümetin Bin Ali’sinin işi millete değil, Saraya göre ayarlıdır.
“Değişim” ve “iktidar” yaygarasıyla sadece yüzde 20’ye kilitlenmiş “koltuk” sevdalıları da Saray’ın yoluna taşlar döşeyenlerdir…
Gerisi yalan yanlış ve gerisi ikiyüzlülüktür!
Hani Yargıtay’dan Bahçeli lehine karar çıkacaktı? Hani Saray’ın, medyanın desteği vardı?
Olan bitene, Ablaları ve Abilerine paralelin, havuzun, medyanın, sermayenin verdiği desteği ne yapacağız? Şu “değirmenin suyunu” ne yapacağız? Var mı bir açıklayacak?
İçimizden dışımızdan ne kadar müfteri, ne kadar paralel virüs, yazarçizer artığı, uzman yorumcu ve kiralanmış köşe yazarı, sermaye beslemesi, doğrusu ve rotası şaşmış çevre varsa hep bir ağızdan çamur atma yarışında olduğuna göre…
Biz doğru yoldayız…
Sırf Olağanüstü Büyük Kurultayın yapılmaması karşılığında inandıklarımızdan taviz verdiğimiz iddiası alçak bir tezvirat, Ülkücü ahlak ve adanmışlığı yok sayan edepsizliktir.
MHP mutlaka iktidar olacaktır, “yüzde 20” için bunca maskaralığa değer mi?
Art niyetleri yoksa buyursunlar 10 Temmuz’da Arena’ya!
Hem tüzük değişikliğine ve hem de cesaretleri varsa seçime… hodri meydan!