MİLLİ EĞİTİME MUSALLAT OLAN GAFLET!

Deniz ÖZKÖK

Bir anne, Türk milliyetçisi ve Cumhuriyet kadını olarak endişeleniyorum.

14 yılda tam altı eğitim bakanı değiştiren AKP hükümetleri, yine milli eğitimde “müfredat değişikliği”ne gidiyor.

Anlaşılan “kindar-dindar nesil” yetiştirmek ihtirasları hala tatmin olmamış!

Bakalım hangi beğenmedikleri ilmi gerçeği ve hangi Cumhuriyet ve Atatürk değerlerini kapsam dışı bırakacaklar?

Mesele bununla kalmıyor.

Bir anne, bir Ülkücü ve Cumhuriyet kadını olarak tedirginim.

Devletin koskoca Üniversitesinde, aklın, bilimin, laik düşüncenin filizlenip yeşermesi gereken Pamukkale Üniversitesi’nde beyni örümcekli birileri kara peçelerle “gözetmenlik” yapıyorsa, haremlik selamlık ayrımına gidiliyorsa nasıl rahatsız olmayayım?

Bu AKP’nin aymazlığı, siyasi ikbali için din tacirlerine göz yuman takiyyeciliği yüzünden devletin damarlarına sızan bu kara bela, FETÖ ihaneti önlenmeye çalışılsa da başka kimliklerde başka cemaat ve şeyhlerin işbirlikçileri olarak varlığını sürdürüyor.

Bunlar hangi okullarda okudu, hangi öğretmenlerin elinde pişti, hangi evlerde yoğruldu da, yedikleri kaba pisler oldular?

            70 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’nde devletin okullarında nasıl makam mevki sahibi oldular da havlamaya başladılar?

            Bir değil, beş değil, on değil, yüzlerce, binlerce örümcek kafalı, kadınlı-erkekli insan…

            Din ticareti ile palazlanıp milletin maneviyatını zehir saçan okullara dönüştüren bu İblisleri yıllarca kimler besledi?

            Yılbaşı gecesi, “Kâfirliktir laiklik. Dünyada ne kadar hırsız, p…venk varsa laiktir” mesajı atan bir devşirmenin laik devletin okulunun başında işi nedir?

            Bu zavallı meczup, kâfir ilan ettiği “laik cumhuriyet”te yaşadığının bile farkında değil!

            150 yıldır bu köhnemiş, İslam âlemini içine düşürdükleri çukurdan da habersiz bu İblis’in yoldaşları ne yazık ki 15 Temmuz’da başımıza musallat olan FETÖ’den sonra hala içimizde cirit atmaya devam ediyorlar.

            Kur’an ve Peygamber rehberliği dışında şeyhlerin, şıhların, meczupların, akıl hastalarının, imanımızı ticarete dökmüş emperyalist uşaklarının “cumhuriyet okulları”na musallat oluşunu engellemedikçe başımızdaki musibetler defolmayacak!

            İstiklal ve istikbalimiz çocuklarımız, torunlarımız zifiri karanlıkta bir tehdit altındadır.

            “Milli eğitim”e “özel okul” mikrobu bulaştırıldıktan sonra sinsice gericilik, yobazlık, fitne, din sömürüsü, münafıklık itibar görür, korunur kollanır olmuştur.

            İşte bir gerçek Cumhuriyet-Atatürk Türkiyesi kadının zifiri karanlık bir kafayla mücadelesi…

            İnançlı, vatansever, Atatürk sevdalısı bir kadın…

Ve uzun zamandır o yiğit Öğretmen Hanımın yaşadığı linç!

Bu memleket acı bir FETÖ tecrübesi yaşamış, hala akıllanmamış bir yapı memlekette cirit atıyor.

Gitti biri, geldi birileri dedirtiyorlar.

FETÖ temizliği yapılıyor güya ama yerini yeni dinci yapılanmalar alıyor.

Menzil grubunun yapılanması herkesin malumu…

Eğitim camiasında da Said-i Kürdi’nin sinsi talebeleri hala varlıklarını sürdürüyor.

Ankara’da Özel Zehra Okulları mesela…

Said-i Kürdi’nin yolunda olduklarını kurucuları, kendileri bizzat söyleyecek kadar küstahlık içindeler.

Bu okulun adı bir kadının, Zeynep Öğretmen’in sürdürdüğü mücadele ile yine gündemde…

Ama önce bazı şeylere bir bakalım. Mesela şu yazı, o örümcek kafanın şifresi adeta:

Dinci bir haber sitesinde 4 Haziran 2015’te yayınlanmış, ibretlik!

“Ankara’da eğitim öğretime hazırlanan Zehra okulları Bediüzzaman’ın formüle ettiği dinsizliğe, yobazlığa ve ırkçılığa panzehir olacak Medresetüz Zehra kavramından yola çıkıyor… Bediüzzaman’ın yapılmasını çok arzu ettiği projenin diğer bir özelliği ise Türkçe, Arapça ve Kürtçe gibi dillere yer vermesi.”

            İnanılır gibi değil, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetlediği bir Cumhuriyet okuluyla bir meczubun idealleri nasıl örtüşebilir?

            İktidarın badem bıyıklı sendikası Memur-Sen’in bu okullarla sıkı fıkı olduğu ve “indirim” adıyla velileri buralara yönlendirdiği de bir gerçek…

Bunların Ankara dışında bazı şehirlerde de okulları var.

Zehra okullarının sitesindeki tanıtım videosunda velilere şöyle sesleniyorlar( https://www.youtube.com/watch?v=OJ_cXJbt42c ): “Değerli Veliler, Zehra okulları olarak taahhüt ediyoruz; Okul altyapısı ve etkinliklerinden yararlanmada fırsat eşitliğini benimseyeceğiz. Farklılıkları zenginlik sayan ve bir arada yaşama kültürünü özümsemiş nesillerin yetişmesine katkı sağlayacağız. Her türlü cinsiyet, yaş, ırk, dil, din, renk, etnik ayrımcılığın karşısında duracağız.”

“Milli Eğitim”den, “Cumhuriyet”ten, “Atatürk”ten bir kelam yok!

Bir anne olarak Cumhuriyetime kurulan bu tuzaklardan rahatsızım, endişeliyim.

“Türk Milli Eğitimi”ne musallat olan emperyalist taşeronlarından, yobazlıktan şikâyetçiyim.

Bilhassa 15 Temmuz ihanetinden sonra milliyetçi, ülkücü, gerçek Cumhuriyetçi ve Atatürkçü öğretmenlerimize ihtiyacımız çok fazla iken…

Gelelim Zeynep Öğretmene…

Ankara’da Özel Zehra Okullarında Tarih Öğretmeni idi…

Gerisini bize yazdığı mektuptan okuyalım:

“Ankara Özel Zehra Okulları Tarih Öğretmeni olarak çalışırken eğitimcilikle bağdaşmayacak  bazı olumsuz uygulamalara rast geldim.Kurum içinde üst düzey yöneticilere sözlü ve yazılı olarak iletmeme rağmen sorunların çözümüne dönük adım atılmayınca kurumu MEB’e şikayet ettim.”

“10 Kasım günü Atatürk’ü anma ve saygı duruşu törenini yapmayan, Çanakkale Zaferi ile ilgili sergilemek istediğim tiyatro metninden şehitlerin ardından söylenen 'Vatan Sağolsun' ifadesini çıkarmamı isteyen, İstiklal Marşımızla ilgili 'okurum okumam Allah'ın emri mi' diyen okul idarecilerinin yanlış uygulamalarına, eğitimci ve bir Tarih Öğretmeni olarak sessiz kalmadım.”

Sessiz kalmadı ama bu devirde başına gelmeyen de kalmadı! Mektuptan okuyalım:

“Okula müfettişlerin gelmesiyle beraber okul idarecileri ve öğretmenleri tarafından hakkımda asılsız tutanak tutuldu ve soruşturması devam eden bir olayda savunmam alınmadan tartaklanarak işten atıldım. Başkentimizde bir eğitimci olarak dini cemaat adı altında faaliyet gösteren bir eğitim kurumunun idarecisi tarafından kolumdan tutulup tartaklanmak suretiyle işime son verilmesi çok onur kırıcı bir hadise.”

“Müfettişlerce soruşturması devam eden bir olayda soruşturma sonucunu beklemeden  ve  savunmamı almaya gerek duymadan  5  erkek idarecinin bulunduğu bir ortamda hem de yüzüme okunma suretiyle  ağır suçlama ve iftiraların bulunduğu fesih belgesi imzalatılmak istendi. Ben bu belgeyi imzalamayı kabul etmeyip odadan belgeyle çıkarken Şu an kurucu temsilcisi olan kişi belgeyi elimden almak için beni kolumdan tutarak tartakladı.”

Sonuç mu?

Soruşturma tam 7 ay sürüyor. 10 Kasım töreni yapmayan idarecilere maaş kesimi cezası,çalışma izni olmayan kurum çalışanına kınama cezası,kuruma da mevzuata aykırı personel çalıştırmaktan 15 gün kapatma cezası veriliyor!

Okulun öğrencileri bile okulda Atatürk büstü olmamasından, İstiklal Marşı okunmamasından şikayetçi, bunları soruşturmada dile getirmişler.

Okul,darp gördüğüne dair rapor da alan Zeynep Öğretmeni işten atmakla yetinmiyor, bir de 50 bin liralık manevi tazminat davası açıyor!

Okulun kapısındaki bekçi kulübesine “girmesi yasaktır” diye not asmayı da ihmal etmiyorlar!

Olay basına yansıyor. (https://www.ulkucumedya.com/ankarada-ogretmen-vatan-sagolsun-sozunu-savundu-isten-kovuldu-84644h.htm)

Zeynep Öğretmen, hükümet dahil birçok yere başvuruyor, hemen hepsi sessizliği tercih diyor. Meşhur Yalçın Akdoğan dahil… o da onlarla içli dışlı çünkü!

Emrullah İşler'nde Zehra Eğitim ve Kültür Vakfını ziyaret eden AKP’lilerden olduğu

görünüyor.

Zeynep Öğretmen şimdi işsiz, sahipsiz…

Onun yanında sadece Ülkücüler var, o da biliyor ve sabırla bekliyor.

Şimdi söyle bana ey Türk milleti!

Bir anne olarak çocuklarım için, vatanım için, geleceğim için bu devlete musallat olan yobazlıktan endişelenmekte haksız mıyım?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.