İnsanlığın bu yüzyılında ülkemizde Müslümanlık adına sergilenen sahneler tam bir şirk ve münafıklık…
Türkiye gibi yüzde 99’u Müslüman bir ülkede, 1930’larda Atatürk’ün bırakıp gittiği Türk kadınına bir el değdi, ne kılığı kaldı ne de imanı…
Nesilleri asgari ücrete bağlayıp durmadan çoğalın diye fetva veren zihniyetin ürettiği Arabın cahiliye devri kılığındaki okumuş kadın, kamuoyu önündeki örnek kadın tipleri “günah işleme özgürlüğü”nün en seçkin örneklerini veriyor.
Maalesef gerek iktidar sahipleri ve “yolsuzluk hırsızlık değildir” fetvası veren yandaş dinciler olsun, gerekse iktidara oy veren mütedeyyin kadınlar olsun, olana bitene tepki göstermeyip susuyor… Halbuki “Susan dilsiz şeytandır” deniliyordu…
Bu şirk ve münafıklığa susuş, birkaç senedir sürüyor, tepki görmeyip aksine ödüllendirilince de özenip kulağı geçen boynuzlar türemeye devam ediyor.
Sinsi bir planla onlarca şehirdeki Atatürk stadlarını yıkıp yeniden yaparak Türkçe olmayan “Arena” adı veren AKP’nin tarihteki akibetini çok merak ediyorum…
Camilerde masalar koyup parti propagandasından, delilere söyletilen “AKP’ye oy vermeyen münafıktır” söylemine; meydanlarda liderine “G..nün kılı olayım” diyen kocakarıdan, “Annem gibi kokuyorsun” diyen kadına kimse “yuh, ayıp yahu” demedi.
Koca koca adamlar bile partinin genel başkanını kah “dokunmanın sünnet olduğu peygamber” ilan ettiler, kah tanrı vasıflı, kah halife… Yine kimse “çüşş, şirke giriyorsun” demedi…
Paraya, lükse, makama, modaya alışan dinci tayfa, Müslüman Türk’ün hiçbir devrinde olmayan kılıklarda “tesettüre” girdi. Kiminin hali “üstü şişhane, altı memişhane” tabirinceydi, kiminin kocalarının devletle olan ihaleleri gereği rastıklı sürmeli, ayakta strec pantolon, başta kulahlı türban, ellerde kırmızı oje, kulakta cep telefonu mikrofonu, omuzda da pahalı deri çantalı idi… Hani çıplak gezsen o kadar dikkat çekmez…
Sonra 7 Haziran’da birden açılanlar oluverdi nedense?
Hele tasmalı medyanın muhafazakâr kadınlarını halini görüp laflarını da duyunca, Müslümanlık bu mu diye kara kara düşünüyor mütedeyyinler…
Kandil günü Hz. Muhammed pastası yapıp yiyenler, Allah’ın ayeti ile “Hakara makara” dalgası geçenler, “Cinsel ilişki namaz kılmaktan da önemlidir” diyen allame köşe yazarları, kocasına arkadaşını teklif eden ve Yahudi şeriatı isteyen muhafazakâr yaşam koçları bile çıktı.
İslam diye matrabazların ekranda yarı çıplak kadınlarla Said-i Kürdî’yi ve Mehdi’yi irdelemesi, şarkıcı, sunucu, gazeteci kadınların, şaklabanlık gibi turistik Umre gezileri ve dönüşlerindeki eski hamam eski tas magazin hayatları tam ibretlik! Bir dinci yazarın dediği gibi “Başları örtülü çıplaklar”ın revaçta olduğu devir!
Atatürk’ten nefret eden Esra Elönü’ler, "Türkiye İslamcıları tesettürün de cılkını çıkartmışlardır." diyen Eygiler, beyaz çarşaf giyip boynuna kravat takan Habibe Ayvacı’lar, bu devrin yıldızları…
Bir ara koskoca profesör karşısındakilere yeni bestesini(!) okuttu: "Heval Tayyip Erdoğan, Resok Tayyip Erdoğan Salli Ala Muhammed! Ak Parti u Ak Parti Salli Ala Muhammed!”
Yılbaşı kutlamaya haram deyip domuz eti satışını serbest bırak, yolsuzluğa hırsızlık değildir de, zinayı meşrulaştır, muta nikâhına meylet, her tarafa cemaatsiz gösteriş camileri inşa et, “kadından imam olur mu” ile cebelleş!
Siyasetin bu kadar inançla oynadığı devirde, oy uğruna adamın birine “Annem gibi kokuyorsun” pankartı açacak kadar delirmiş, “G...nün kılıyım” diyebilecek kadar edebi tükenmiş Müslüman kadınları ortalıkta…
Din değiştire değiştire fırıldağa dönmüş şarkıcı ve mankenler bile inanç sömürüsü ve tesettürden nemalandı! İllizyonist şarkıcı Niran Ünsal, tesettürlü fotoğraflar yayınlayıp usta’nın desteğini alıyor; “Araf”tan şöhret arayan Tuğçe Kazaz, “namaz kılarken rükûda yaptığı hareketin bel ve boyun ağrılarına iyi geldiğini” kavrayarak hidayete(!) eriyor!
Başından türbanı, elinden tespihi düşürmeyip mümin olduğunu söyleyen bu kitle, İslam’a, Allah’a, Kur’an’a, Peygambere yapılan hakaretleri, münafık ve müşrik idarecileri nasıl göz ardı edebiliyor?
AKP mahalle teşkilatından bir kadının “Başkanım istesin, kocama sunmadıklarımı sunmaya hazırım” diye yazmıştı internette…
Dinci kesimin son rezilliği İstanbul’da bir belediye çalışanı kadından…
Attığı twitte, “Reis-i Cumhurumuz isterse zevcesi olabilirim” diyor! Kadın bununla da yetinmiyor, “Cahil cahil konuşmayın biraz kitap okuyun, sapkınlık dediğiniz nezakettir, nezaket.. İkram diyorum ikram!” diye de tepki gösterenleri fırçalıyor!
Olanı biteni hep “Montaj! Dublaj!” yaygarasıyla inkâr etmeye alışan AKP hemen “hesap çalınmış” diye inkâra sığınıyor!
Ne acıdır ki, Türk kadınının en çok şiddete uğradığı ve cinayete kurban gittiği devirdeyiz!
Tanrı, bunca şirk ve küfrün üstüne nur yağdıracak değil ya, ibret alına!