İkinci dünya savaşından sonra Afrika başta olmak üzere sömürü imtiyazlarını elinde tutmak da zorlanan Fransa'nın karşısına, sömürülen ülkeler başta olmak üzere bütün mazlumlar Türkiye'yi alternatif olarak görüyor.
Batı değerleri gibi Fransa'nın kendi ürettiği değerlermiş gibi dünyaya servis ettiği, İnsan Hakları - Demokrasi gibi kavramları son dönemde tapınmak için helvadan putları yemesi gibi Fransa devleti her alanda, Azerbaycan (Dağlık Karabağ) ve Libya gibi ülkelerde yaptıkları bu insani değerleri yiyor.
Son olarak güvenlikle ilgili bir yasa tasarısının kabul edilerek devreye girmesiyle birlikte, güvenlik - özgürlük dengesinde güvenliği önceleyen bir pozisyon almıştır.
Paris'te bu gün şafak vaktinde 6 yaşındaki bir Türk çocuğunun evine, din ve vicdan özgürlüğü hiçe sayılarak, öğretmenin Peygamberimiz ile ilgili tepki verdiği gerekçesi kullanılarak Polis tarafından baskın yapılıyor. Buna bir de polis tarafından öldürülen zenci sanatçıyı eklersek durumun vahameti daha iyi anlaşılır.
Fransa, öteki olarak gördüğü vatandaşlarına, helva gibi yedikleri insan hak ve özgürlüklerini yok saymadan hareket etmeye davet ediyoruz.
Fransa ve Macron'u Müslümanların nasıl inanacağını ve yaşayacağını tarif etme hadsizliğinden vazgeçerek, kendi insanlarına insanca davranmaya davet ediyoruz.