Hafızalardan silinmeyen bir cümleydi çözüm denen zırvalığı demokrasi nimeti olarak sunmakla görevli AKİL İnsanlar Heyeti'nin Karadeniz Grubu üyesi ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun Ağrı'da yaptığı açıklamada kullandığı "Hayvanlar bile anladı çözüm sürecini bazı insanlar anlamıyor" cümlesi...
Gündoğdu gibi bu görevle görevlendirilen onlarcası şehir şehir gezip ballandıra ballandıra anlattı çözümü, açılımı...
Överek bahsettiler, "bilmem kaçıncı gün hala şehit gelmedi" dediler.
Her defasında terörle diyalog kurmanın ve bu diyalogu Türk Milleti'ne "demokrasi" olarak sunmanın bu topraklarda onarılması mümkün olmayan hasarlar bırakacağını söyledik ve her defasında iktidarın dilinde "terörden, şehit kanından beslenmek" gibi aşağılık söylemlerle suçlandık.
****
"Eski defterleri karıştırmak"tan yanayım, evet; çünkü bugün terör örgütü hala lojistik desteğini tüketmemişse...
Bugün terör bir hafta aralıkla önce çevik kuvveti sonra bordo berelileri hedef alabiliyorsa...
Bunun nedeni; "eski defterler"in ihanet satırları arasında saklı.
Bunun nedeni; dün Suriye siyaseti güdeceğim derken Türkiye'nin sınırlarını esneten ve 29 Ekim'de teröristlerin Habur'da yaklaşık 40 zırhlı araç, uzun menzilli toplar, kamyonlarla Türkiye'ye güle oynaya giriş yapmasına müsade eden, edebilen iktidar partisi.
Öyle beylik laflar edip dış mihraklardan dem vurmadan önce yakın geçmişe bir bakmak gerek.
Dış mihraklar, yabancı eller diyerek içerdeki siyasi kazanımları güçlendirenler sorumluluğu üzerinden atmaya çalışsa da yakın geçmiş bugünlerin habercisiydi.
****
Efendilerin İstanbul Vodafone Arena stadyumu önündeki patlama sonrası açıklamaları, bugün Kayseri'nin ortasındaki saldırıdan sonra da aynıydı.
Cümleler hep "terörü kökünden kazımak için bir bedel ödenecekse...." diye başlayıp "evlatlarımızı feda etmeye hazırız" la devam ediyor.
Oysa bu toprakların bedeli binlerce kez ödendi.
Türk Milleti 15 yaşındaki evladını "var git oğul var git; ya gazi ol ya şehit" diyerek Çanakkale'de cepheye uğurlarken ödedi bu bedeli.
Kurtuluş Mücadelesi'nde, Sarıkamış'ta...
Daltepe'de 9 aylık bebek kurşunlanırken, Tekman'da 4 öğretmen kurşuna dizilirken, Çiftekavak'ta hamile kadınların kanına girilirken, Yolçatı'da köyün öğretmeni ve imamını linç edilirken, Bingöl-Elazığ karayolunda 33 askerimizi şehit edilirken, Şemdinli baskınıyla onlarca askeri bir gecede şehit edilirken, Ege Üniversitesi’nin orta yerinde Fırat’ın hainler arasından cansız bedenini alırken...
Yani ölüp dirilip binlerce kez ödedi...
****
Kazanılmış toprakları, ecdadın kanıyla canıyla suladığı bu toprakları yeniden sınırlarımıza alıyormuşçasına mücadele etmek neden?
"Bizim" olanın üzerinde "bizim bayrağımız" gölgesinde nefes alıp vermek için bir bedel ödemek niye?
****
"Hayvanlar bile anladı" diyerek çözümü, açılımı övüp Cumhuriyetin kurucu değerlerini ayaklar altında çiğneyenler ve onlara taviz, imtiyaz veren siyasi iktidarın dönemsel hesaplarının karışması, şahsi, siyasi çıkarlarının çatışmasının bedelini daha kaç kez, daha kaç farklı şehirde ödeyeceğiz?