REFERANDUM SONRASI

Fatih DERELİ

Bundan tam 25 yıl önce Cumhurbaşkanı Özal’ın isteği ile Barzani ve Talabani’ye kırmızı pasaport verildi. ABD’nin Irak’ı işgaline kadar bu pasaportları kullanarak yurtdışı seyahatlerini gerçekleştirebilmişlerdi. O dönemde hem Barzani hem Talabani, Saddam zulmünden kurtulabilmek adına kendi şehirlerinin Türkiye’ye bağlanmasını istiyorlardı.

Irak’ın ABD tarafından işgali sonrasında işler değişti. Barzani ve Talabani ikilisi her türlü desteği ve yardımı gördükleri Türkiye’ye karşı vefasızlık ve ihanetle dolu davranışlarına işte bu dönemden sonra başladılar. Talabani Irak Cumhurbaşkanı iken PKK’lı teröristleri kastederek “Türkiye’ye bir Kürt kedisi dahi vermeyiz” dedi. Barzani ise PKK’yı bir terör örgütü olarak kabul edemedi. Türkiye’nin PKK’ya yönelik sınır ötesi operasyonlarına özellikle Barzani’nin son derece hadsiz, densiz açıklamaları hala hafızamızda.

PKK’nın zayıfladığı son dönemde ise Türkiye-Kuzey Irak ilişkileri son derece gelişmiştir. Kuzey Irak petrolünün nereyse tamamı Türkiye üzerinden taşınmaktadır. Kuzey Irak’taki tüm müteahhitlik projeleri Türk firmaları tarafından yapılmakta, bölgenin gıda ihtiyacı da yine Türkiye tarafından karşılanmaktadır. Hatta kimi dönemlerde finansman sıkıntısı çeken Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) Türkiye’den kredi ve hibe kullanabilmiştir.

Basınımızda daha önceden çok yer aldığı üzere Barzani ve PKK arasında bir çekişme olduğu doğrudur. Fakat birini zayıflatmak adına diğerini tercih etmek kesinlikle doğru değildir. Barzani'nin de PKK’nın da nihai amacı Kürdistan’ı kurmaktır. Üstelik bu düşlenen Kürdistan Türkiye’den 26 ili de kapsamaktadır. Barzani’nin en başından beri amacı PKK, PYD, PJEAK gibi tüm ayrılıkçı terör örgütlerini kendi himayesine almak ve liderliğini kabul ettirmektir. Dolayısıyla Barzani-PKK arasındaki mücadele amaç mücadelesi değil kesinlikle güç mücadelesidir. Barzani’nin kanalı Rudaw’ın hava durumu yayınındaki Kürdistan hava durumu programını izleyenler ekrana yansıtılan haritayı gördüklerinde gerçek niyeti göreceklerdir.

ABD-İsrail projesi olan bu referandum Türkiye, İran ve Irak’ın karşı çıkmasına rağmen yapıldı. IŞİD gibi yapay bir örgüt kurarak bölgede sınırları yeniden değiştiren ABD-İsrail ikilisi mevcut haliyle Barzani’nin bağımsızlık ilan ettiğinde hayatta kalamayacağının farkındalar. Bu nedenle nihai amaç PYD bölgesiyle birleşmek ve bir şekilde Akdeniz’e kadar uzanan bir koridor oluşturmak olacaktır.

Türkiye bu kirli oyuna dur demek için Barzani’yi şimdiden baskı altına almalıdır. Sınırlar kapatılmalı, gıda akışı sonlandırılmalı, petrol satışı durdurulmalı ve Barzani’nin rüyası kabusa dönüştürülmelidir. Irak’ta yaşayan Türkmenlerin haklarını korumak için bölgeye Irak ile koordinasyon halinde askeri olarak müdahale etmek de mutlaka seçenekler arasında olmalıdır. Aksi halde Suriye ve Irak’ı paramparça eden bu kirli oyun er geç bizim içinde sahneye konacaktır.

Ayrıca Ankara Anlaşmasından doğan haklarımız ABD, AB ve Rusya gibi ülkelere de mutlaka iyi anlatılmalıdır. Toprak bütünlüğü olmayan bir Irak oluşması halinde Musul’un 82, Kerkük’ün 83, Erbil’in 84, Selehattin’in 85. Şehir olarak Türkiye Cumhuriyeti topraklarına dahil edileceği bildirilmelidir.

Saddam zulmünden kaçanlara, IŞİD belasından kaçanlara ve zulme uğrayan tüm milletlere Kürt-Arap demeden sahip çıkan Türkiye’nin bu tutumunun Kürtlere karşı olmadığı iyi anlatılmalıdır. Kıblesi Tel-Aviv olan Barzani bölgede ne Türk’e ne Kürt’e ne Arap’a ne Fars’a huzur getirmeyecek bir yanlışın içerisindedir. Kan ağlayan bölgenin aradığı tek şey barıştır. Bu barışın yapay devletçikler oluşturarak sağlanması mümkün değildir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.