"KAFES" Filmini dönemin acılarını yaşamış yiğitlerle, Ülkü Ocakları Antalya İl Başkanı ve Ocağımızın Bozkurtlarıyla birlikte izledik. Doğru değerlendirmeler yapabilmek için ertesi gün iki sayfalık notlarda alarak tekrar izledim. Eve geçince de gelinen noktayı daha net görmek için Cüneyt Arkın, Baki Tamer, Oya Aydoğan ve Kadir Savun gibi isimlerinin oynadığı 1977 yapımı ilk ülkücü sinema filmimiz sayılabilecek ve gösterildiği salonların bombalandığı şehitler verdiğimiz “Güneş Ne Zaman Doğacak” filmini tekrar izledim. Kafes ülkücülerin eğitim haklarının bile elinden alındığını,12 Eylül döneminde “şerefli rütbenin, şerefsizleri” tarafından ülkücülere yapılan haksızlıkları, yapılan işkenceleri ve yaşatılan acıları gösterdiği için etkileyici bir film. İzlemenizi tavsiye ederim.
Film daha gösterime girmeden, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ BİR FİKİR HAREKETİDİR VE FİKRİ ANLATMANIN EN ETKİLİ YOLU DA SANATTIR üst başlığıyla sosyal medyada tanıtımını en ciddi yapanlardan biriydim. Film dönem filmi olmasına, olayların, gerçek kişilerin benzerliklerine ve isimlerinin anlamlarına göre isimlendirecek kadar ayrıntılara dikkat edildiği halde inanılmaz bir ustalıkla olması mecburi olanlar, olmazsa olmazlar filmde yoktu. İmkânsızı başarmışlar un olmadan ekmek, temel olmadan bina yapmışlardır. Sinema işte böyle bir illüzyondur.
Sinema bütün sanatları içine alan büyük kitleleri etkileyici, değiştirici ve dönüştürücü özelliği olan en güçlü sanat dalıdır. Algı yönetimiyle gerçekleri değiştirip, dönüştürme gücüne sahiptir. Milyarlarca dolar yatırarak dünyada bu SİHİRLİ silahı en güçlü kullanan ülke Amerika Birleşik Devletidir.
O dönemin gerçeklerini tam ve doğru yansıtmayan, ülküsüz bir ülkücülük gördüm filimde. 1 s 57 dk filimde TÜRKLÜK VURGUSU HİÇ YOKTU. Sadece Davutoğlu’nun Türk Bayrağı dememek için “al bayrak” demesi, Türk Milleti dememek için “bu millet” demesi gibi bir “bu vatan” vurgusu vardı. Türk’ün olmadığı yerde ESİR TÜRKLERE HÜRRİYET var mıydı diye hiç sormayın, tabii ki o da yoktu.
2 saatlik filmde ÜLKÜCÜ HAREKETİN MİMARI VE KURUCUSU CENNET MEKÂN BAŞBUĞUMUZ ALPARSLAN TÜRKEŞ’İN DE OLMAYIŞINI HAYRETLER İÇİNDE GÖRDÜK. Sanki 4,5 yıl tutuklu olarak idamla yargılanan, Türk hukuk tarihinin en düzmece davası olan MHP ve ülkücü kuruluşlar davasının bir numaralı sanığı BAŞBUĞ değildi. Sanki davanın açılışında BOZKURTLARI BAŞBUĞLARINI ayakta karşılayıp İSTİKLAL MARŞIMIZI okuyarak mahkeme heyetini ayağa dizmemişti. https://www.youtube.com/watch?v=fZrCRV1F1zw 1 s 57 dk filimde Başbuğumuzun ne tek kare fotoğrafı vardı ne de ismi geçiyordu. SANKİ ÜLKÜCÜLER TARLADA BİTMİŞTİ. O dönem ülkücülerinin Başbuğumuzun isminin geçmediği ve fikirlerinden bahsetmediği bir tek günü geçmiş midir?
GERÇİ FİLMİ DAHA YAPILMASA DA BİZ BU FİLMİ DOKSANLARDA İZLEMİŞTİK. 30 yılda sahip olamadığımız imkânlara 30 günde sahip olanların çevirdiği bu film akıl, mantık, dava, gerçekler, yaşananlar ve vicdanlara ters olduğu ve arkasındaki güçler deşifre olduğu; ÜLKÜCÜ HAREKETİN MİMARI VE KURUCUSU BAŞBUĞUMUZ ALPARSLAN TÜRKEŞ SAĞ OLDUĞU için pek taraftar bulamamıştı. Başbuğumuzun tavrı netti: “Bu davayı ben kurdum, adını ben koydum. Beğenmiyorsanız çekip gidersiniz, ama asla değiştirmeye kalkmayın.”
12 Eylül’e kadarki süreçte Türk düşmanları tarafından akıl almaz yöntemlerle sistemli bir şekilde ülkücüler yok edilmeye çalışılmıştır. Yok edilemeyeceğini, Türkiye ve bütün Türk dünyasına sökülemez kökler saldığını anladıkları için 12 Eylül sonrası strateji “Türkeş’i bir halledelim, gerisi kolay” diyerek “TÜRKEŞ’SİZ TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ” senaryosu sahneye konmuş ve ülkücülük değiştirmeye ve dönüştürülmeye çalışılmıştır. O dönem yaşadıklarımız ve Ferruh Sezgin’in SİSTEMİN İNTİKAMI kitabı bu konuda delilleriyle önemli bir kaynaktır.
Filmde idamı etkili bir şekilde gösterilen, ÜLKÜCÜ ŞEHİDİMİZ MUSTAFA PEHLİVANOĞLU’NUN İDAMI ÖNCESİ KALEME ALDIĞI “Yaşasın yolunda vermiş olduğum ve kellemi verdiğim Türk milliyetçiliği.” İFADELERİNİN OLDUĞU “Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin” İLE BİTEN MEKTUBUNDAN ŞEHİDİMİZE EN BÜYÜK SAYGISIZLIĞI VE VEFASIZLIĞI YAPARAK, TÜRKLÜK İLE İLGİLİ HER ŞEYİ ÇIKARTIP; MEKTUBU TAYYİP ERDOĞAN’IN MECLİSTE OKUYABİLECEĞİ KIVAMA ŞEKLE DÖNÜŞTÜREN VE DEĞİŞTİREN ZİHNİYETİN FİLMİDİR “KAFES”.Cumhurbaşkanının ve Başbakanın eşleriyle filme gidip çıkışta gözleri dolu dolu “Ülkücü kardeşlerim” diye başlayan cümlelerin kurulmasına son derece müsaittir. Çünkü tam istendiği gibi acıların ve aşkın içine gizlenmiş ülküsüz bir ülkücülük, Türksüz bir milliyetçilik vardır. Yapımcısının AKP’li oluşu ve AKP milletvekillerinin Filmin çekimlerinde seti ziyaretleri de bunu doğrulamaktadır.
Filmde ülkücü hafızalarda hiç olmayan resimler, şiirler hafızalara yerleştirilmektedir. 1s 57 dakikalık filmde görsellerde ve diyaloglarda bir iki cümleyle çok kolay bir şekilde hiç değilse yasak savmak için -döneminde gerçeğini yansıtarak- verilebilecek olmazsa olmazlar; Şehidimiz Mustafa Pehlivanoğlu’nun mektubunda olduğu gibi bilinçli olarak özenle ayıklanmış ve sinema sanatının sihri ile “tek kanatlı güvercinin uçması” gibi imkânsızı başarmışlardır. (Şehidimizin el yazısıyla mektubun aslı: https://www.facebook.com/284371325094981/photos/pcb.427484870783625/427484054117040/?type=3&theater )
Bunları düşünerek, olduğu şekliyle gerçeğin anlatıldığı ÜLKÜCÜ FİLMLERİN YAPILMASINI ZORUNLU KILMASI İÇİN kafesi izleyiniz lütfen. Günümüzde unutulan Ülkücü Türk milliyetçiliğini, davamızı gündeme getirdikleri için, filmde emeği geçenleri kutluyorum. Davaya sahip çıkıp asıl filmler, diziler yapması gerekenlerin bu kadar yıl neden yapmadıklarını da merak ediyoruz.
ÜLKÜCÜLÜK “KAFES”LENEMEYECEK, 100 yıl daha geçse hayatında büyük haksızlığa uğratılıp her türlü yalan, iftira ve çileye rağmen KURUCUSU VE MİMARI OLAN, KİTABINI YAZAN, bizlere en büyük en şerefli sıfat; ÜLKÜCÜ TÜRK MİLLİYETÇİSİ sıfatını kazandıran Cennet Mekân Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ ile anılacaktır. Rahat uyu Başbuğum, günümüzde sayımız çok azalmış olsa da can sağ iken bizlere emanet ettiğin davan sahipsiz kalmayacaktır.
07 Ekim 2015 - ANTALYA M. Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ
https://twitter.com/FevziKuckkahvci