Türkiye, başta başbakanın, sonra vekillerin yaptıkları açıklamalarla trajikomik duruma düşüyor. Aynı zamanda HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş'ın AKP'li iş adamlarından haraç alınıyor açıklamalarıyla Türkiye'de işlerin kötüye gittiği görülüyor. Bu olaylar ülkede işlerin ne kadar bozulduğunu gösteriyor.
Bir hastanede sağlık kontrolünün ilk yapıldığı yer olan acil servisteki kalabalığı insanların kendilerine gelin ve damat yani çocuklarına kısmet aramak için geldikleri yer olarak tanımlaması ne kadar sağlıksız bir toplum olma yolunda olduğumuzu gösteriyor. Gelin hasta, damat hasta, kayınvalide, görümce hasta olursa buradan çıkacak aile yapısını da varın siz değerlendirin. Aslında bu kafa yapısına göre de, otobüs durakları acil servise dönmüştür. Veya toplumda herkesin sağlıkçı olduğuna bakacak olursak bu durakların kalabalık olması, toplum sağlığı merkezine dönüşmüş olmasındandır.
Kendi vatandaşından çok vatandaşlık vermeyi niyetlendikleri kişileri yani Suriyelileri düşünen insanlara ne denir? Plajda havuzda yüzenlere korumalık yapar gibiyiz. Amaç, biraz farklı hem Hıristiyan Avrupa'yı korumak, hem onlardan para koparmak... Teknosa'nın kapanan 76 şubesinde Suriyelilere iş imkanı sağlarız inşallah.
Sağlıkta durum böyle de, dini alanda başka mı? İslam'ın temel özelliklerini oluşturan, helal ve haram noktasında yeterli bilgiye sahip değiliz. Hırsızlığın kökten haram olduğu, yasaklandığı konusunda hiç bilgimiz yok; fakat o kadar çok fikrimiz var ki... Hemen çalıyorlar; ama çalışıyorlar diye fikir üretip, yürütebiliyoruz.
Toplumun içindeki çürümenin tepeden kaynaklandığını görmek zorundayız. Adam nikah şahidi, nikah cüzdanını evlenen çitlere verecek, 'Efendim biliyorsunuz Devlet Başkanımızın bu gibi merasimlerde uyguladığı sünnet vardır. Biz de o sünnete göre hareket edeceğiz. Yani nikah defterini hanım kızımıza vereceğiz.' diyerek. Bizler gibi bir fani olan birine haşa Peygamberlik sıfatını tanımlayan politikacılar var. Bu adamın dediklerini kutsallaştıran imamlar var. Sizler de kabul edersiniz ki, imam gaz kaçırırsa, cemaat büyük abdestini yaparmış. İşte toplumdaki çürüme böyle gerçekleşiyor.
Bir Devlet büyüğünün eşinin aldığı hediyelik eşyadan 20 bin, 40 bin TL'lelerden söz ediliyorsa, ardından abartmayın deniyorsa, bu ülkede bekâra karı boşamak gerçekten kolaydır.
HDP denen partiyi destekleyen politikacılara, aydınlara, halk içindeki zümrelere, viskilerini yudumlayıp politika yapan şerefsizlere bakacak olursak, PKK'ya yardımcı olan bu partinin belediye başkanlarına bakarsak, hendek kazıp, bomba döşenmesine yardımcı olunan belediye araçlarına bakarsak, bu partinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da memleketin altını nasıl oyduğuna ve içine TNT kalıpları koyduğuna, devlet kurumlarını nasıl da bu yapılanlara göz yumduğunu görürüz.
Buna rağmen hâlâ AKP nasıl seçiliyor, muhalefet yapamıyorsunuz diye kendinizi avutursunuz, suçu başka bir partiye, Türkiye Sevdalısı olmaktan başka bir suçu olmayan MHP'ye atıp, kendinizi bu ortamdan soyutlamaya çalışırsınız. Bütün bunları bilip, görüp, duyup, şahit olup da hâlâ MHP'yi niye HDP'yi flu görüyorsun, onunla koalisyon yapmadın, ne zararı vardı diyenlerin iyi niyetinden şüphe ederim.
Bugün Demirtaş'ın yaptığı açıklamalara bakarak, iş adamlarının PKK'ya haraç verdiklerini kabul edersek bu ülkede Devletin ne işe yaradığını kendimize, bizi yönetenlere karşı sormalıyız. Önce kendimizin Molla Kasım'ı olmalıyız.
Devletin resmi kurumları, muta nikahını öven, manşetlere taşıyan Telagram adı altında fuhuş yapan pezevenklik mekanizmasının reklamını yapmazlardı. Değişim insanları nasıl da değiştiriyor değil mi? Böyle bir değişime kim ortak olmak ister. İfade vermeyi bile politik açıdan kullanmayı düşünenleri Allah razı olsun, korkusuz Lider, adam gibi adam Lider Devlet Bahçeli korkmasınlar diye uyardı, önce kendi gitti adliyeye. Sen ne biçim bir insansın? Her olayda söylemlerinle, tavırlarınla, Liderliğinle, adamlığınla olayların içinde ya da başındasın. İşte bu taban sana onun için "Vur de vuralım, öl de ölelim" diye bağırıyor. Anlamayanlara, anlamaları için...
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ