Bir ülkeye girdiğinizde meydanlarında, resmi kurumlarında, uçsuz bucaksız ovalarında, yollarında, dağlarında, eski kalelerinde, gönder direklerinde dalgalanan bayrağı ile o ülkenin hem ziyarete gelenler tarafından, hem de kendi vatandaşları nerede yaşadıklarını, hangi millete ait olduklarını unutmaz. Bu bayrak Türk bayrağı ise, kendi vatandaşlarına el açtırıp “Allah zeval vermesin” diye dua yaptırır insana.
Hatırlayalım; Bir rivayete göre I.Kosova Savaşı’nın ardından savaşta şehit düşen Türk askerlerinin kanı göl şeklinde bir çukurlukta toplanmıştır. Ay ve yıldızın bu gölcüğün üzerine düşen yansımalarının Türk bayrağını oluşturduğu kabul edilmiştir. Türk bayrağının oluşumunda yer alan tüm varsayımlar arasında en olası varsayım budur çünkü savaş tarihinde Jüpiter ve Ay nadir olarak yan yana geldikleri bir dönemdedirler.
Böyle bir yansımayı bir kan gölünün üzerinde gördüğümüzü düşünecek olursak, bugünkü bayrağımızın görüntüsü ortaya çıkar. O tarihte ve koordinatta gece yarısı saatlerinde ayı arkanıza aldığınızda ve kan gölü üzerine düşen yansımaya baktığınızda Türk bayrağı ile bu görüntü arasında muazzam bir benzerlik olduğunu görebilme şansınız olabilirdi.
Anımsatmakta yardımcı olabildiysem ne mutlu bana. Her milletin bayrağı çok önemlidir; ancak bizim bayrağımızın doğuş öyküsü itibarıyla anlamı büyüktür, saygımız bu yüzden daha fazladır. Sevgisi sonsuzdur. Bu yüzden onun uğruna canını kaybedenlere şehit denir. İnsanı şehitlik makamına taşır.
Bir ülkenin bayrağının dalgalanması, dini açıdan bağımsızlığın simgesidir. Dinin özgür insanlara ve aklıbalik insanlara farz olduğunu düşünecek olursak; kişiler köle olmadığı, özgür olabildikleri müddetçe, akılları yerinde olduğu, erdiği müddetçe din kendilerine farz olunmuştur.
Buradan millet boyutuna çıktığımızda, milletlere de dini kurallar, bağımsız oldukları, aklıselim oldukça farzdır. İşte bu yüzden Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendimiz, “Vatan sevgisi imandan’dır” demiştir. Bunları bilmeyen, uygulamayan bir millet batmaya, helak olmaya mahkumdur.
“Allah indinde tek hak din İslam’dır” ayeti kerimesinden rahatsız olanlar, onu Cuma Hutbelerinden kaldırtma gücüne sahip olanlar; şimdide, Allah’ın günü uğruna şehit verdiğimiz bayrağımızı da minberden indirmeye vakıf olmuşlardır. Bayrağımızı minbere asmayanlar, her gün onun uğruna şehit edilenleri unutmaktadır. O şehit olanlar, bayrağımız özgürce dalgalansın, Türk Milleti rahat ibadet etsin, mübarek Cuma namazını eda edebilsin diye, Asker, Polis, Korucu şehit olmakta, bazı camilerimizde korkudan mı, başka bir şeyden mi? Örnek İzmir’in Hisar önü camii gibi minbere bayrak asmaktan çekinmektedirler. Diyanet İşleri Başkanlığı da bu işe seyirci kalmaktadır. İl Müftülükleri, İlçe Müftülükleri sessiz kalmaktadır. Bayrak asın imam efendiler! O bayrak dalgalanmadığı müddetçe rahat rahat namaz kılamayacağınızı, Cuma namazını kıldıramayacağınızı biliyorsunuz! O zaman ona göre davranın!
Ayeti Cuma Hutbelerinde okumayanlar, saklayanlar, Vatikan’ın dinler arası misyonunun bir parçası olduklarını, Amerika’nın Ortadoğu’da uyguladığı BOP’a hizmet etmek olduğunu unutmasınlar.
Ne mutlu minberlerine bayrak asmaktan utanmayan, korkmayan, “Allah indinde hak din İslam’dır” (Ali İmran/19) ayetini okumakla yetinmeyip, öncesinde de, “Kim İslam’dan başka bir din ararsa ondan asla kabul edilmeyecek ve o ahirette de zarar edenlerden olacaktır” (Ali İmran/85) diyen imamlarımızdan Allah razı olsun!
Dinimizi, geçmişimizi bir şuur içinde yaşamalıyız. Milli şuura ancak böyle ulaşabiliriz. Türk Miileti olmanın erdemine, Muhammet Ümmeti olmanın erdemine ancak böyle ulaşabilirsiniz!
Sağlıcakla kalın