Türkiye tuhaflıklar ülkesi, kimileri atanıyorken mutluluklarını kendinden öncekilerin görevden alınmaları üzerine yapmak zorunda kalıyor. Yeni CHP gibi parti tutarsızlıkta play of mücadelesi veriyor, hükümet ise sözde FETÖ'cü diye bir bakanı görevden alıyor, söylediklerine bakınca bir başka FETÖ'cü diyebileceğimiz adamı göreve getiriyor.
Görev gelen kişi 2011 yılında Lider Devlet Bahçeli'nin, Fethullah Gülen'i cemaat faaliyetlerini durdursun uyarısından sonra diğer arkadaşlarını kıskandıran cinsten bir kendine göre bir Gülen açıklaması yapıyor:
"Kendi partisine bu tip talimatlar verebilir. Ama Türkiye'nin dünyadaki en önemli açılımlardan birini yapan Sayın Fethullah Gülen'le ilgili değerlendirmede bulunması bana göre tarihi bir hatadır." Diyen Soylu şöyle devam etmişti: "Türkiye'nin meselelerini iyi takip eden insanların Sayın Gülen'e sadece müteşekkir olmaları beklenir. Hem yapılan faaliyetlerle ilgili hem de ülkemizin birliği ve beraberliği ile ilgili ortaya konulmuş olan tablodan dolayı teşekkür beklenir. Türkiye'nin kutuplaşmasını, kamplaşmasını bugünlerde bile verdiği mesajlarla bir şekilde yumuşatmaya çalışan, diyaloğu sürekli geliştirmeye çalışan bir anlayışa bu hücumu çok anlamsız buluyorum. İhtilaflı bir hal olarak görüyorum. Millet bunu karşılıksız bırakmayacaktır. Sayın Bahçeli aynı açıklamayı referandum öncesi yaptı ve bedelini çok ağır bir şekilde ödedi. Şimdi de Sayın Gülen gibi çok mümtaz bir şahsiyeti hedef alarak, aslında Gülen'in hizmetlerini siyasi kavgaya çekmeye çalışıyor. Bahçeli'nin çırpınışları beyhudedir. Israrla söylüyorum ağzında bir bakla varsa çıkarsın, hepimiz bilip ona göre konuşalım."
FETÖ'yle mücadele böyle yöneticilerle olmaz. Şimdi sayın Cumhurbaşkanı bu hoca denilen adamı siyasetin içine mi çekiyor yoksa bu adam her şeyiyle siyasetin içinde mi?
Bu zavallı adamın geliştirdiği diyalogun oyuncağı olanlar, kimi zaman Vatikan'la, kimi zaman terör örgütüyle, kimi zaman ölülerle, kimi zaman ne kadar sağcısı, solcusu, karpuzu var Tük düşmanlarıyla olan kurduğu diyaloğu öven birinden nasıl bir mücadele sergilemesini bekleyeceğiz? Sahip olduğu bu düşüncelerden arınmış mıdır? Bu tavrından ötürü özür dilemesi gereken yerden özür dilemiş midir? Yoksa aynı görüşte midir?
Bunları bir test ayarımız yok. İnceleyemeyiz. Ancak bu aşamaları yaşamış olan biri öncelikle kandırıldığını net bir dille açıklamalı. Olan bitende vebali olduğunu itiraf etmeli. Sonra bu göreve getirilmeyi kabul etmeli.
Lider Bahçeli'ye bedelini ödedi diyen beyefendiye açıkça söylemek gerekir ki sosyal maliyeti en yüksek ve çok olan bedeli bu ülkede Milliyetçi Ülkücüler ödemiştir. Ödemeye de devam edeceklerdir. Bunu her türlü fedakârlıkla, kanıyla, canıyla yapmaya hazırdırlar. Bunu Türk milleti karşıtlarının, Yeni CHP'lilerin, Milliyetçi Ülkücü, sevdası Türkiye olmayanların anlaması mümkün değildir.
MHP, söz konusu vatan olunca her şeyi bir kenara atmaya, nefsini ayaklar altına almaya hazırdır. Çünkü başka bir Türkiye olmadığını bilmektedir. Lider Bahçeli'nin ve Milliyetçileri kavgası şahsi değil, memleket kavgasıdır. Davaları şalvar davası değil, Türk, Türklük, Türk-İslam Davasıdır.
Koca Yunus'un dediği gibi;
"Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun"
Sağlıcakla Kalın!
Fikri ATILBAZ