BURASI TÜRKİYE Mİ?

Fikri ATILBAZ

İstanbul'da havalimanında patlama, hemen yayın yasağı koyun, interneti yavaşlatın, milletin haberleştiği, nefes aldığı alan olan sosyal medyanın çanına ot tıkın, istediğiniz gibi, her ne olursa olsun size tâbi olan bir toplum oluşsun. Tek haber kaynağınız, tek yöneticiniz ben olayım mantığıyla yönetilen Türkiye yaşananların üstünü örterek, kendi eliyle karartma yapmaktadır.

Sayın Davutoğlu'nun stratejik hayalleri, sayın Erdoğan'ın halife olmak istemleriyle birleşince, karşımıza bugünkü Türkiye çıkmaktadır. Komşuları tarafından dışlanan bir ülke; Türkiye olmaktadır. "Yurtta sulh, cihanda sulh." Anlayışının,  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana dış politikasına hâkim olan "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" anlayışının yıllarca hep yanlış yorumlandığını belirttiği Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü'nün açılış töreninde konuşan sayın Erdoğan, Türkiye'nin yeni bir anlayışa tabi olduklarını anlatmıştır. Türkiye işte böyle böyle eksen kayması yaşamıştır.

Bu anlayışın yıllarca hep pasif ve tepkisiz kalma, sadece uzaktan izleme olarak değerlendirildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, "Barışa bakış anlayışımız bunun üzerine inşa edilmiştir. Ne yazık ki, bu ilke, uzun bir dönem boyunca, pasif kalma, tepkisiz kalma, sadece uzaktan izleme olarak değerlendirilmiş; Türkiye'nin dış politikası adeta 'idare etme' anlayışı üzerinde şekillendirilmiştir. Küreselleşen bir dünyada, siz, içe kapanıp dünyaya kör, sağır, dilsiz, tepkisiz kalma lüksüne sahip değilsiniz." diye konuştu. 

Sayın Erdoğan ve AKP iktidarı işte o tarihten sonra "Yurtta sulh cihanda sulh" anlayışını yeniden yorumlamaya kalkışmış, sonradan bölgemizde cereyan eden hemen her olayın içinde aktif olmak adına bulunmuştur. Sonu felaketle sonuçlanan Arap Baharı olayları, Arap Ateşi halini almış, kendini yaktığı gibi dokunanı da yakmıştır.

İşte Türkiye'nin başına ne geldiyse pasiflikten, aktifliğe geçişinde, eksen kaymasında meydana gelmiştir. O tarihten bu yana kendini Atatürk'ten üstün görenlerin, Müslümanların Halifesi olma arzusu hem kendilerini yakmış hem de ülkemizi gerçekten yakmıştır.

İşte o günden beri başka ülkelerin içişlerine karışmayı adet haline getirenlerin unuttukları önemli bir şey vardı. Şayet bütün bunları güçlü bir ülke olarak yapmazsanız, gün gelir sizin ben Halifeyim, ben dünya lideriyim diye düşünerek, dokunduğunuz ülkeler, hatta terör grupları gelir sizin ülkenize de dokunurlar. Nitekim de öyle olmuştur.

Bir devlet, hem dünya lideri, halifeliği taşıyan bir devlet olarak, BOP'ta adı eş başkan olan oyunculardan biri olmazdı.

İşte bu dokunanlardan biri geldi bize İstanbul'da dokundu. Ayının inine girenler, parçalanmayı, bir uzvunu kaybetmeyi, hatta canını vermeyi kabul ediyor demektir. Yıllarca bu politikalar uygulanırken Atatürk, Türklük düşmanlarıyla beraber yürüyenler, sonra paylaşımda birbirlerine düşmüşler, dün can dost oldukları cemaati bugün paralele ilan etmişlerdir.

Ülkenin bu hale gelmesinde katkıları çok büyük olan cemaat ve AKP'dir. Şimdi karşı karşıya diye biz bu olaya gözlerimizi yumamaz, yıllarca beraber yürüdüklerini unutamayız. Türkiye bugün ne yaşıyorsa bu ikilinin beraber yürümesinden yaşamaktadır. Birbirlerine göz yummasından yaşamaktadır.

Cemaatin kadrolaşmasına göz yuman AKP aynı zamanda gerçek Kandil paraleline göz yumarak terörün hakimiyetine de sebep olmuştur. "Yurtta sulh, cihanda sulh." İlkesini pasiflik olarak gören, bu durumu aktif olamya çevireyim derken makas değiştiren trenler gibi büyük bir kazaya sebep olan AKP iktidarıdı

Önemli olan, eksen değişmesiyle Türkiye'nin dış politikasının değişmesi, ülkenin teröre teslim edilmesi, dün söylediklerinin bugün tam tersini yapmasını sağlamış, Türkiye'nin ebedi düşmanları önünde diz çökmesini sağlamıştır. Böyle bir ortamdan ancak ve ancak Türkiye'nin var oluş nedenini anlayamayanlar mutlu olabilirler.

Bu durumu haber yaparak, fazla abartmayın diye geri zekalılara cevap bile vermeyi tenezzül etmiyor, İstanbul'da terör sonucu hayatını kaybeden insanlarımıza Allahtan rahmet diliyor, ayrıca Diyarbakır'da şehit edilen askerlerimize rahmet diliyor, her iki olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine sabırlar temenni ediyorum.

Sağlıcakla kalın!

 

Fikri ATILBAZ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.