"Buradan tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, Anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başı olarak, PKK'sıyla, DEAŞ'ıyla, FETÖ'süyle, DHKP-C'siyle ve tüm diğerleriyle, adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun, tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum.
Tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum; terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı devletiniz de milletimiz de sizin yanınızdadır, arkanızdadır. Yetkilerinizi sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin. Bundan sonra dağdaki teröriste de, şehirdeki teröriste de, onları destekleyen hiç kimseye bir an bile huzur yok, rahat yok, bu böyle biline."
Sayın Cumhurbaşkanı geçen gün Milli seferberlik derken bunları söylüyordu. Hatta bunun üzerine ben de bir yazı yazarak böyle olamayacağını savundum. Cumhurbaşkanımız böyle bir şey demez dedim. Nafile yanılmışım. Tepkiler bitmemiş demek ki, Cumhurbaşkanımız açıklayıcı bir açıklama daha yapmış. Bu lafı neden söz ettiğini açıklayarak izah etmeye kalkmış. İyi de olmuş. Yoksa kendileri Milli Seferberlik isteyen bir Cumhurbaşkanı olarak ilan edilecekti.
Bu açıklama yerinde olmuş. Ancak içerik değişikliği Yanlış ve yersiz olmuş. Cumhurbaşkanı şimdi Milli Seferberliği şöyle izah ediyor: "Benim dediğim milli seferberlik eline silah al çık değil." öyleyse ne sayın Cumhurbaşkanı? Burası vatan olacaksa bizim şehit vermemiz gerekir mi? Tamam biz eller için yaşadık, onar için bedel ödemiş bir milletiz. Şimdi de bize bedel mi ödetmeye kalkıyorlar?
Dediklerinizi dikkatlice okuyorum sayın Cumhurbaşkanı, size şaşıyorum, bu nasıl bir yaklaşım! Şaşırıyorum. Hayretler içinde kalıyorum. Bu vatan ilan etme işi nedir? Biz vatanı 1923 yılında ilan ettik. Türkiye Cumhuriyeti ilan edilirken Lozan'dan çok faydalandık. Şimdi onu yok saymak bize ve dolayısıyla Lozan'ı hiçe sayanlara hiç yakışmaz!
Yazının başında yazanları söyleyen adam nereye gitti? Ya da kayboldu? Bunları söyleyen şahıs bizim Cumhurbaşkanımız değil m? Peki sormak gerektiği için soruyorum, Milli Seferberlik kavramı öyle olur olmaz kullanılan bir yolcu treni midir? Tabiî ki hayır! Ne Milli Seferberlik böyle bir şeydir, ne de Cumhurbaşkanının döndürdüğü gibi bize ait olmayan bir şeydir.
Milli Seferberlikten anlaşılan şey: "Memleketin, maddi ve manevi bütün güçlerinin (askeri, siyasi, ekonomik ve psikolojik güç) topyekün savaş ihtiyaçlarını karşılayacak ve savaşın devamını sağlayacak seviyeye getirilmesi; diğer bir deyimle maddi manevi bütün kuvvet ve kaynakların, savaş isteklerine göre yöneltilerek barış durumundan sefer durumuna geçirilmesidir. Buna topyekün seferberlik de denir. Sefer kelimesi lügatta "yolculuk, savaşa gitme"; seferberlik ise "yolculuğa, savaşa hazır hale gelme" anlamlarına gelir..."
Seferberlik Dairesi, Asker Alma Dairesi, Askerlik Şubeleri, Mahalli ve Mülki Amirler müştereken çalışarak seferberlik planlarını yaparlar. Seferberliğin ilan edilmesi için, bir devletin diğer devlet veya devletlerle savaş ihtimalinin kaçınılmaz olması, ayrıca iç bünyedeki karışıklıkların normal şartlarla karşılanmadığı bir ortamın meydana gelmesi gerekir.
Şimdi sorarım sizlere bir çatışma ortamı içinde miyiz? Savaş halin demiyiz? Savaş ortamı mı var? Şayet bu koşullara bakarak bir şey diyorsanız, o zaman Amerika her daim savaş içinde ve Milli Seferberlik hali yaşıyor. Olaylara böyle bakmak ve değerlendirmek gerekir.
Milleti öldürülmeye hazır görmek, Kürtler için, Araplar için savaşacak olarak görmek en büyük hatadır! Türk Milleti öncelikle bir sorun varsa, Türk Milletinin sorununu çözmek zorundadır. Bu olursa şayet sorunun gerisi kendiliğinden çözülür. Ve çözülecektir. Hiçbir sorun devamlı sorun yaratmamıştır. Ama ilk görüldüğü andan itibaren çözülmesi gerekmektedir. Ve Türkiye bu sorunu görmüştür. Kendi haline bırakamaz ve bırakmayacaktır. Yasin Aktay'ın açıklamasına bakın;
"FETÖ darbe girişiminin bir amacı da Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'yi devirmekti. Eğer darbe başarılı olsaydı Barzani de ayakta kalamazdı çünkü bir hedef de oydu. Şu an da YPG, PYD ve PKK'nın birinci dereceden düşmanı Türkiye olduğu kadar Barzani'dir de. Barzani'ye karşı darbe yapmak istiyor. Çünkü Barzani milli bir çizgide. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a duydukları nefretin aynısını Barzani'ye de duyuyorlar."
Barzani'yi savaşın güdümlüsü haline getirmek kimin işine yarar? "Aslında resmi görüşümüz şudur; Biz Irak'ın bölünmesini istemiyoruz. Ne Irak'ın ne de Suriye'nin. Çünkü parçalanmaktan hiç kimse güçlenmemiştir. Yine de bu konu Irak'ın iç işleridir, alacakları karara saygı duyarız." demesi bizi zora sokar.
Son zamanlarda oynanan oyunlar tehlikeli. Uyanık olmak zorundayız! Bir yalana inanmaları, bu iktidarın ne menem bir şey olduklarını ortaya koyuyor. Barzani'yi milli bir çizgide olduğunu söylemek nasıl büyük bir gafletin içinde olduğunuzu gösterir.
Allah bizi, siz düşmanla birlikte hareket edenlerin elinden korusun!
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ