Ergenekon ve Balyoz'la bugünkü darbe girişiminin ayak sesleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin aydınlık yüzüne karşı kara bir propaganda ile karşı devrim niteliğinde hareket başlamış, Kozmik odanın ordu dışında bazı politik manevralar için sergiye dönüştürülmesi darbeci fikirleri oluşturanlara güç, kuvvet vermiştir. Salim kafayla bir düşünün o zaman Ergenekon ve Balyoz uydurulmasa ve siyasi iktidar tarafından desteklenmeseydi bugün bu yaşadıklarımızı yaşamazdık. İnançla söylüyorum Kozmik odaya girilmeseydi bugün bu kepazeliği yaşamazdık. YAŞ kararlarında ne zaman ki politik figürler etkili olmaya başladı, asker politik ayak oyunlarına alet edildi, bitti denilen darbe heveslileri yeniden ortaya çıktı. Acı olan bu işler yapılırken politik iradenin başı, bu olayların hem savcısı hem de hâkimi olduğunu söylüyor herkese meydan okuyordu.
Politik desteği almak için, görevde kalmak için politik çerçevenin içine alınan askerin bürokrasideki rahat yaşamı konu alınıp, saldırılırken (Lojmanlar, Ordu Evleri, en güzel yerler, deniz kıyıları, maaşları) milletin desteğinin alınması, Orduya gelecek darbesi vuracak olan operasyonlar silsilesine adım adım başlanması ve bu operasyonların anayasa değişikliği referandumuyla taçlandırılması, Amerika'nın istediği şekilde Tür Ordusunu bitirmiş, iç çekişmelere, düzensizliğe sebebiyet vermiştir.
Türk askerini, kurumsal olarak itibarsızlaştırma girişimleri aslında Amerikan Conilerinin Türk Askerlerinin kafasına torba geçirme hadisesi ile başlamış, bu itibarsızlaştırma Ergenekon, Balyoz, Kozmik oda, anayasa referandumu ile kurumsallaştırılmış, asker-polis çatışmasıyla körüklenmiş, son kalkışmayla da noktalanmıştır.
Esasında bu operasyonlar darbe girişimi sonrasında, milletin asker el kaldırması, taşlaması, dövmesi, öldürülmesine izin verilmesi, askeriyelerin önüne çöp kamyonlarının çekilmesiyle tamamlanmış, askeri okullar kapattırılmak suretiyle, askeri hastaneler Sağlık Bakanlığına devredilerek, Kuvvet Komutanları Milli Savunma Bakanına bağlanarak emir-komuta zinciri kırılmak suretiyle tamamlanmıştır.
Darbeden çok daha önemli olan Türk askerini basiretsiz, emir-komuta zincirinden uzak, bir Latin Amerika, Ortadoğu ülkesi askerine benzetmek gayet kolay olmuştur. 14 yılda bu oyunlara ortak olanlar, izin verenler şimdi Allah affetsin diyerek yine Allah'ı işin içine katarak, şekerli suyu milletin önüne çay diye koyanların, milletin sırtını sıvazlamasıyla, ülkenin geleceğine, bekasına nasıl da ket vurduklarının farkına varamıyorlar.
Tövbe çok önemli ve gerekli bir ibadet, duadır, yakarıştır; ancak bir daha yapılmamak kaydıyla yapılırsa önemini yükseltir. Yeryüzünde öyle ayyaşlar vardır ki içer içer tövbe eder, tövbe edip yine içerler. Hayatlarının son demine kadar tövbe edip yapacaklarını yapan, yani tövbe edince nasılsa affedileceğim diyerek yapmaması gerekenleri yapan insanlar vardır. Yani dönüp dönüp bina diye okuyanlar vardır.
İşte Türk'e, Türklüğe, onun bekası olan askerine karşı yapılan her türlü işte bulunacaksın ve onlarla birlikte olacaksın, 'Türkiyelilik' bilincinde olacaksın sonra Allah beni affetsin, milletim de affetsin diyeceksin. Hepimiz gibi bir insan olan adama ulvi, kutsal hareketleri yükleyerek evliya diyeceksin, kendi politik düşüncelerin için birlikte hareket etmeyi kabul edeceksin, sonrada Allah beni affetsin diyeceksin. Oh ne ala bir dünya! Ancak yok öyle yağma! Allah, rahmeti bol olandır. Ancak O, ayetlerinde hainlere, fitnecilere, fücürlere af yok diye seslenmektedir.
Yalan söyleyenler şeytanın ortağıdır. Bugün hain dediklerinle düne kadar beraberce yürüyecek, hareket edeceksiniz, sonra da sizden af diliyoruz ey milletim diyeceksiniz. Ben de bu milletin içinde olduğuma göre, AKP'yi, Yeni AKP'yi affetmiyorum, hakkımı helal etmiyorum. Siz en az 5 bin insanı, suçlu olup olmadıklarına bakmadan, okullarını kapatarak, elde ettikleri anayasal hakkı ellerinden alıyorsunuz. O zaman biz sizi ne için ve neyinizi affedelim!
Allah dedikleri için müsamaha gösterdik diyorsunuz. Çok doğru siz de Allah dediğiniz, namaz kıldığınız için bu millet sizlere müsamaha gösteriyor. Ha şimdi siz, nasıl gerçeği gördüğünüzü söylüyorsanız, bir gün gelecek bu millet sizin gerçeğinizi de görecek. O zaman neymiş sevgili Türk Milletim, her Allah diyene, her namaz kılana, inanmayacaksın, yani her sakallıya dedem demeyeceksin işin özü bu!
Bir yandan, ATV haber bilgisayar oyununu darbenin sırları diye haber yapar, bu sazanlıktan dolayı özür diler. Kimi kendilerini tanımamışım bunları ahmakmışım der. Bunu diyenlerin haklarında paralelden soruşturma açılır, Ne biçim ülkeyiz Yarabbi? Her Allah diyene sarılırsan sarıldığın iple boğulursun!
Her sakallıya dede dersen yarının olmaz!
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ