19 Haziran geçti gitti; ama kritikleri, değerlendirmeleri hala bitmedi. Yaşananlar insanlarda hayal kırıklığı uğrattığı gibi, bazılarının travmalar yaşamalarına sebep oldu. Kongrede kendi arlarında dahi bir hanım abla dayatması, baskısının olduğunu, taraflı tarafsız herkes anlatıyor. O zaman nerede kaldı kardeşlik? diye soruyoruz. Bazılarının kurt töresi içinde at kıvraklığı yapmaya çalıştığını hissediyor ve bunu yapmak isteyenlerin dikkatli davranmasını istiyoruz. Çünkü nereden olursa olsun nal izleri belli oluyor.
Diyorlar, sanıyorlar ki, paradigma değişimi ile yanımıza aldığım Ülkü devleri vasıtasıyla, MHP'de istediğim şekilde at oynatırım diyenler, gerçeği gören delegeler ve destekçileri tarafından birer birer terk ediliyorlar. Aynen Polatlı Belediye Başkanın örneğinde olduğu gibi… Aynen Etimesgut'ta gerçekleşen olaylar gibi… Alper Aksoy'un isyanı gibi… Metehan Çağrı'nın isyanı gibi…
"Evet, ben değişimden yanayım fakat isim değişikliğinden değil zihniyet değişiminden yanayım. Biz Bahçeliyi, partiyi ortak akılla yönetmediği için ve her şeyi dayattığı için eleştirmiyor muyduk? Peki, bugün yaptıkları ile Bahçeli yönetiminden ne farkları kaldı? Biz ortak akıl dedik Akşener ve ekibi ise sürekli dayattı, diretti ve gerdi. Bu durumdan rahatsızım. Hem de çok! Şefkat Çetin gidip, Müsavat Dervişoğlu gelecekse kimse kusura bakmasın biz değişim yapmış olmayacağız.. İsimlerde değil, zihinlerde değişim istiyorum. Bahçeli'nin yıllardır partiye bela ettiği isimlerin koltuk bulamayanları Akşener etrafında toplanıp yeniden siyaset yapmayı düşünüyorlarsa alın değişiminiz sizin olsun diyorum.
Bunları yaşamadan önce gerçekten seviyordum, cumhurbaşkanı adayımdı Akşener, ama şimdi tam bir hayal kırıklığı oldu.
Son olarak; İki aydır Ümit Özdağ'ın yanında elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım ve şunu gözlemledim. Biz hep temiz siyaseti savunduk ve temiz siyaset yaptık! Çok şükür ki vicdanım rahat!
Herkes kazanmak ister ama bizim için nasıl ve ne şekilde kazandığında önemli. Dava arkadaşlarımızın arkasından iş çevirerek, kazık atarak, mutabakat bozarak kazanmayı Allah nasip etmesin bize. Kazanmak için her yol mubah diyenlerden de Allah sığınıyorum…
Üzüldüm, öfkelendim, kırıldım…
Hayal kırıklığı yaşadım…
Kongrenin özeti benim için ne yazık budur"
METEHAN ÇAĞRI
Metehan Çağrı beyin zihniyet değişiminden ne anladığını bilmiyorum? Bunu derken kendileri de paradigma değişiminden söz ediyorsa anlamak mümkün değil. Lider Bahçeli ve Şefkat Çetin hakkında söylediklerini kabul etmek mümkün değil.
Açıkça söylüyorum ki, MHP'de bugün herkes rahatça, geniş geniş konuşabiliyorlar, Lidere hakaret dahi edebiliyorlarsa bu işi en başta demokratik tavırlarından dolayı Lider Bahçeli, sonrada Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin'e borçludurlar.
Metehan Beyin bu yaptığı benzetmeleri, açıklamaları 19 Haziran'da yaşadıklarından, uğradığı hayal kırıklığından dolayı, sinirle yapmış olduğunu kabul ediyorum.
Onun için yaptığı mukayeseleri kabul etmem mümkün değildir. Çünkü bir yanda, rahmetli Atsızca haykıran Lider Devlet Bahçeli ve aynı onun sözlerini sarf ederek Dava adamlığı yapan Şefkat Çetin:
"Kralların taçları
Beni bağlar büğü mü?
Orduları açamaz.
Gönlümdeki düğümü.
Saraylarda süremem
Dağlarda sürdüğümü.
Bin cihana değişmem
Şu öksüz Türklüğümü…"
Diğer tarafta paradigma değişikliğinden söz eden hanım abla ve yanındakilerden söz edip mukayese etmek hiç de yerinde bir davranış değildir. Kendiniz diyorsunuz Metehan Bey "Kazanmak için her yol mubah diyenlerden de Allah sığınıyorum…" hem de tüm yaşamları Davaya göre olmuş, hak ölçüsünde varsak iktidar olalım diyen insanları lütfen mukayese dahi etmeyelim. O insanların nasıl dava adamı olduklarını gördük, biliyoruz, şahidiz.
Paradigmacıları da biliyoruz, tanıyoruz. O zaman geriye bize, Ülkü neferlerine düşen vicdan muhasebesi yapmaktır. Biz hala Allah Allah diyenlerdeniz. Ne olursa olsun, değer yargılarımız değişsin, amaca götüren her şey mubah diyenlerden olmadık, olmayız da. Anladığım kadarıyla siz de öylesiniz. Ancak bunu açıklarken, Lidere ve yakınlarına söz söylemeden de yapabilirsiniz.
Artık gerçekler ortaya döküldükçe, Pandora'nın, pardon Hanım ablanın kutusundan dökülen kötülükleri, değer yargılarını tasvip edenler azalıyor. Ülkücü irade yine güneş gibi kötü niyetlileri yakıyor…
Güneş tüm çıplaklığıyla 19 Haziran'da yaşananları ve Milliyetçi Ülkücü Hareketin, Türk Milletinin tek kalesi olan MHP'ye yaşatmak istediklerini tam manasıyla gösterdi. Allah'ıma şükürler olsun, hamdu senalar olsun!
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ