Pek de iyi bilinmeyen bir soru ve konu bu olsa gerek. Böyle bir grubun içinde bir Türk Milliyetçisinin bulunması ne kadar tuhaf değil mi? Tuhaflığı yazı gündeme geldiği günden beri tekzip yemiyor. O yüzden kimse yalan haber diyemiyor ve demiyor. İşin garibi bu toplantıya katılan adam Türk Milliyetçisi diye geziniyor.
Oysa CIA'nın toplantısına katıldığını ilk haber yapan YENİÇAĞ gazetesi olmuştu. Yeniçağ'ın aynı sahibi, aynı kadrosu o zaman Büyük Kurultay isimli gazetede aynen şu haberi yapmıştı: "24 Ağustos 1998 tarihli 53. sayısında, 'Washington Kürt Enstitüsü'nün Temmuz Ayı'nın son haftasında CIA'nın alt kuruluşu olan Carnegie Vakfı'nın desteğiyle düzenlediği "Kürt Sorununa Çözüm" konulu toplantıya katıldığı' haberi vardı. Bu toplantının Ümit Özdağ dışında diğer katılımcıları da CIA'nın Türkiye Masası eski şeflerinden Graham Fuller, uzun yıllar ABD Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Bürosu'nda, Güney Avrupa Yakındoğu şefi olarak çalışmış olan Alan Makovsky, Kürt Devleti kurulmasının yararlarını birçok yerde anlatan Profesör Michael Gunter, ABD Temsilciler Meclisi üyesi Robert Filmore, eski Diyarbakır Belediye Başkanı Mehdi Zana, Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan, Türkiye'den yine Doğu Ergil ve Avrupa ve Amerika'dan birçok Kürt katılmış". (Yıldıray Çiçek, Hak Edene Bir Cevap Daha!)
Bu yazı arşivlerde dururken bu adamın MHP'nin başına geçmeye çalışması, Meral Akşener'le ve diğer adaylarla birlikte Yalan Birliğinin içinde bulunması dikkat çekici bir husustur. Bir karı koca, bir olmak demektir. En azından halk arasında böyle demektir. Birlikte hareket eden çift demektir. Ayrı olanlar birbirlerini anlatır, ortaya koyarlar zaten. Ne yazık ki Türkiye bu gibi karışıklıkların yaşandığı ve övünüldüğü bir ülke… Acı olan bu hareketleri yapan ve sonradan diliyle yalanlayan bir hareket tarzı hiç kimseye yaramamaktadır. Bunu anlamayanlar hem kendilerini hem de partilerini küçük düşürmüş olduklarını düşünmeden hareket ediyorlar.
Bugünlerde face bokta yayınlanan Bozkurt Caps'in videosu bu konuşan sayın Kılıçdaroğlu'nu tekzip etmektedir. Belki sayın Kılıçdaroğlu şahsen hiçbir şeye katılmamıştır. Ancak çok acıdır ki eşi tarafından temsil edilmiştir, partilileri tarafından yani milletvekilleri tarafından temsil edilmiştir. Kılıçdaroğlu'nun eşi, Dilek Erdoğan'ın cenazesine katıldı. Ve bütün bunlardan sonra PKK-Y-CHP birlikteliğini inkar eden sayın Kılıçdaroğlu ve onu alkışlayanlar bu işe ne diyecekler? Her şey gün gibi ortada... Bütün bunlara rağmen siyaset yapanlar ne arzu etmektedir? Neyi hedeflemektedir? Bunların peşinden gidenler, nasıl bir Türkiye tahayyül etmektedirler?
Lütfen dikkatli olalım, Türkiye'yi bir takım madrabazlarla bir araya gelip, savunacağız diye kaybetmeyelim. Bir takım mihrakların eline teslim etmeyelim. Türk Milliyetçileri oyuna gelmesin, bir PKK birlikteliğine yol açmayalım, bu birlikteliğe ortak olmayalım. Bu adamlarla birlikte anılmayalım. Kendimizi onların organizasyonlarında fikir adamı olarak davet ettirmeyelim.
Ne Ümit Özdağ Hoca'yı ne de Kılıçdaroğlu'nun eşini yaptıklarından dolayı tasvip etmiyoruz. Bu yüzden bu hareketlerin karşısındayız, tasvip etmiyoruz. MHP'de Bir olalım, iri olalım, diri olalım derken, her vakit uyanık olmamız gerektiğini söylüyor bu yüzden açıklıyoruz.
Milliyetçi Hareket güzel günlere ulaşmak için "Evet" dememiz gerektiğini söylüyor. Hep beraber, Türkiye Cumhuriyetini dimdik ayakta tutacağız.
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ