Müceddid mi, Mehdi mi bilemem; ama olayları önceden yıldıznameye bakarak anlatan acemi biri olduğunu şuradan da görebiliriz. 5 Ekim 2015 tarihinde Zaman gazetesine ait gelecekle ilgili bir reklamı var. Burada ıssız, üstten çekilmiş siren sesleri eşliğinde bir ülke görüntüsü, hemen ardından gülen bir bebek. Ne var bunda diyenler 5 Ekim'in üstüne 1-2-3 diye saysınlar. 15 Temmuzda tam 9 ay 10 gün yapıyor. Bu tesadüf olamaz herhalde, inanıyorum ki tevafuk hiç değil. Ancak hesaplanmış; lakin iyice dizayn edilmemiş bir turfa müneccim işi olabilir.
Thales yıldızları gözlemleyerek yürürken, önünde çukuru görmeyip içine düşmüş… Bunu gören nüktedan bir kız atılmış; 'gökte ne olduğunu anlamak istedi ama ayağının ucundaki çukur ona gizli kaldı! Reklama bakarsanız, demek istiyorlar ki bugün ki darbe kalkışması gibi bir şey yaşayacağız ve sonra yeniden dünyaya merhaba diyeceğiz. Gülen çocukla da bu anlatılmak istenmiş.
Birileri bunu zamanında anlatmış, hem de paralelciler açık açık bu konuyu kendi tarzlarında izah etmişler. Kimse bu konuyu, reklamı çözememiş. Şimdi ne manaya geldiği anlaşılıyor. Nobellik bir reklam. Mil pardon tam darbelik bir reklam. Bunu ancak haber edilenler anlar. Hatta bazı poltik tipler, "Yok, inşallah 15'inden sonra inşallah işler değişecek" diyenler bile var. Temmuz mu başka bir ay mı bilemem. Ancak söyleniyor işte.
Bir televizyon programında Başbakanın verdiği acı itirafa bakalım.
"Ben bunu MİT Başkanı'na sordum, nasıl olur dedim. Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın haberi yok. Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi olabilir, ama Başbakan'a bağlasınız. Ama bunun cevabını veremedi.
Bizim için işlerin önceliği var. Büyük bir felaketin eşiğinden döndük. Bunları yaptıktan sonra, biz ne yanlış yaptık bütün bunların özeleştirisini tabii ki yapacağız. Kendi içimizde zaafiyete düşersek büyük yanlış olur. Büyük felaket arkasından "sen görevini yaptın, sen yapmadın" gibi bir münakaşa o krizin doğurduğu sonuçların bertaraf edilmesine katkı sağlamaz. Aksine moral değerler tekrar gidebilir ve başka bir krizle yüz yüze gelebilirsiniz. Önceliğimiz kişilerin hangi pozisyonda olduklarından ziyade bu işle ilgili temizlememiz gereken birçok konu var.
FETÖ ile doğrudan irtibatları bulunanların tespitini yapıyoruz. Bu darbeye dolaylı destek veren kuruluşlar var, sadece devlet içinde değil ki. İş âleminde de, üniversitelerde de var. Bütün bunlar üzerine çalışma var. Bir anlamda çorap söküğü gibi geliyor."
Sayın Başbakana soruyoruz, böyle bir itirafta bulunuyorsunuz, tedbir olarak MİT'i kapatmayı düşünüyor musunuz ya da yeniden yapılandırmayı düşünüyor musunuz? Nasıl bir tedbir alacaksınız? Aceleye getiremeyiz diyorsanız, nasıl olurda askeri okullar konusunda alelacele bir karar aldınız, askeri okulları kapattınız, öğrencileri attınız?
Şimdi sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere, bütün yetkililere, 30 Ağustos kutlanmayacak diyen herkese soruyorum: MİT'i hala ayakta tutan ve koruyanlar, askere düşman mısınız ki, paralelin ve PKK'nın, Türk düşmanlarının düşman olduğu TSK'yı dağıtıyor, kapatıyor, müptezellerin isteğini gerçekleştirir gibi lav ediyorsunuz?
Lider Devlet Bahçeli'nin tarihi hatırlatmalarına kulak kesilin, bunlar Türkiye'nin geleceği için çok önemli hatırlatmalar ve yok olmamanız için gerekli ikazlar, uyarılardır. Bu trafikte ölümcül kaza yapmamanız için kırmızı ışık görevidir. Ne diyor Lider Bahçeli, tarihi roman gibi okuyanlar, hikâye yapanlar için anlatıyor: "Öncelikle şunu söylemek lazımdır ki, TSK'nın ana gövdesinde yapılan düzenlemeler aceleye getirilmiş, enine boyuna hesap edilmeden, istişare mekanizmaları işletilmeden düğmeye basılmıştır.
TSK'nın yeniden yapılanması önemlidir, elbette ihtiyaçtır.
Ancak kuvvet komutanlarını Milli Savunma Bakanına bağlamanın yeni sorunlar getireceğini, emir komuta birliğini bozacağını görmek durumundayız.
Bize kalırsa öncelik, kurum açıp kapatmak değil, darbecilerin, hainlerin ürediği sistemi revize etmek, kısaca zihniyet değişimini aşama aşama hayata geçirmek olmalıdır.
Üçüncü Selim Nizam-ı Cedit demişti, Kabakçı Mustafa isimli bir asi ve peşinden koşan gözü dönmüşler 1807'de reformları püskürttü, kurulu düzeni temelinden sarstı.
Sonunda Padişah tahtından indirildi.
İkinci Mahmut Yeniçeri Ocağını kaldırarak yapmak istediği değişikliklerin önünü açtı, yeni bir ordu kurdu, Prusya'dan yüksek rütbeli subaylar getirerek onlardan yardım istedi.
Ordudaki iyileştirme ve yeni arayışlar ne kadar yoğun ve çok boyutlu olsa da, 1859 Kuleli Vakası'nın önüne geçilemedi, 1876 darbesi engellenemedi.
Konu askerle hesaplaşma, askerin elini kolunu bağlama değil, darbe üreten, darbecileri ve hainleri heveslendiren kaynakları kurutmak olmalıdır."
Vatan elden gidiyor beyler! Sizlerden Ülkücü hassasiyette olmanızı beklemiyoruz. Ancak bilin ki, vatansız hiçbir şey olmaz. Vatanın bekası da ne olursa olsun TSK ve Türk Milletinin bütünleşmesinde yatmaktadır. Milletin şehidine sırt çevirmesi, tınmaması hayırlı bir davranış değildir. Bu sadece Türk ve İslam aleminin yok olmasını isteyen Küresel güçlere ve işbirlikçileri Türk düşmanlarına yarar.
Askeriyle, Milletiyle bir ve beraber olma günüdür. Yapılanlar, topluma nefret tohumları atmaktan öteye geçmez. Bir kısım insan 27 Mayıs'ı kutlarken, bir kısım insanın lanet okuması gibi, daha kötü ve beter bir toplumsal yarılmayı tetiklemeyin.
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ