Bir ülkenin başı tarihle azıcık haşır neşir olsa Lozan'da bıraktığımızı iddia edilen adaların İtalyanlara ait olduğunu bilirdi. Buna rağmen İsmet İnönü'yü ve CHP yönetimini suçlamak isterseniz bunu Lozan üzerinden yapmayın. İtalyan ve Alman işgaline uğrayan ve savaştan yenik çıkan bu ülkenin adaları terk etmesiyle Türkiye'ye teklif edilen adalar, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından inanılmaz bir şekilde kabul edilmemesi üzerinden yani 1947 milli Şef dönemi üzerinden gitmeniz daha iyi olurdu sanırım.
"1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'de Lozan'ı bize razı ettiler. Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştılar. Her şey ortada… Şu anda Ege'yi görüyorsunuz değil mi? Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan'da verdik. Oralar bizimdi, oralarda hala camilerimiz, mabetlerimiz var. Şu anda hala Ege'de kıta sahanlığı ne olacak bunları konuşuyoruz." Diyerek fesli aydın Kadir Mısırlıoğlu'nun deyimiyle "Lozan Zafer Mi Hezimet Mi" kitabına dayanarak, "Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştılar."diyorsunuz.
İyi de sayın Cumhurbaşkanı, çok değil daha Lozan anlaşmasının 93. yılı münasebetiyle yayınladığınız mesajda şöyle diyorsunuz. "Aziz milletimizin inanç, cesaret ve fedakarlıkla elde ettiği zafer, Lozan Antlaşması ile diplomasi ve uluslararası hukuk alanına taşınarak tescil edilmiştir. Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir.
Lozan Antlaşması'nın içeriği, bu anlamda başta mili irade ve demokrasi olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin sahip olduğu temel ilkelerin değeri, bugünlerde çok daha iyi anlaşılmaktadır."
Mesajınızı şöyle bitirmişsiniz: "Bu düşüncelerle, Lozan Barış Antlaşması'nın 93. yıldönümünde, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, anlaşmanın mimarı olan tüm devlet adamlarımızı rahmetle anıyorum."
Beraber olduğunuz zihniyet her fırsatta Lozan'la elde edilen tapuyu delmek için uğraşıyor. Cumhuriyetin kazanımlarına, millet olarak bize kazandırdıklarına karşı çıkıyor.
"1912'den 1923'e kadar geçen kısa sürede beşte bire düşen topraklarımızdan" dediğiniz topraklar nereleriydi? Bulgaristan mı, Romanya mı, Trablusgarp mı nereleri idi? Suriye mi beşte beşe nereleri giriyordu?
Lozan yüzünden kaybettik değdiniz adaların hesabını sormak, tartışmak gerçeklerin bilinmesi açısından doğru bir şeydir. Yeterince ders alınmış mıdır? Önemli olan bu! Ancak 14 yıllık AKP hükümeti döneminde, iddia edildiğine göre Türkiye, Koyun, Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizçik, Bulamaç, Kololimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık, Akdeniz'de ise Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi'nin adalarını Yunanlılara kaptırmıştır.
AKP Hükümeti, Kuzey Kıbrıs'ın verilmesi anlamına gelen Annan Planı'na açık destek vermiş ancak Nisan 2004'te Kıbrıs Rum kesiminde hayır oyu çıkmasıyla uygulanamamıştır.
"Ekim-Kasım 2004'te Eşek ve Bulamaç Adaları'nda inşaat faaliyetlerinin başladığı ve adaların Yunanlılar tarafından işgal edildiği tespit edilmiştir. AB Üyesi olan Yunanistan ve GKRY, Türkiye'yi veto etmemiş ve Türkiye 17 Aralık 2004'te AB'den müzakerelere başlangıç tarihi almıştır." Savaş yok bir şey yok, yine de toprak kaybetmişiz hem de, "Şu anda hala Ege'de kıta sahanlığı ne olacak bunları konuşuyoruz." Dediğiniz kıta sahanlığını kaybetmişiz.
Yunanlıların yanı sıra 7 bin kilometrekare kıta sahanlığına ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) el koyduğu ortaya çıkmış. Lozan'dan önce bugünün hesabını vermeniz herkes açısından iyi olacaktır.
Hem sonra 24 Temmuz 2016'da Lozan'a Türkiye'nin tapusu diyeceksiniz, bugün "birileri bize zafer diye yutturmaya çalıştılar" diyeceksiniz, öncelikle Lozan sizin için ne efendim? Devletin tapusu niteliğinde mi yoksa Mısırlıoğlu'nun dediği gibi hezimet mi? Önce buna bir karar verin!
Bu hızlı değişimin nedeni ne? Yoksa bu mesajı konjonktürel olarak mı yayınladınız? Malum 15 Temmuz sonrası hepiniz bir milliyetçi oldunuz ya…
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ