Türkiye’nin Derinliğine Konulan Bomba

Fikri ATILBAZ

Bugün itibarıyla Güneydoğu bölgesinde Türkiye’nin birlik ve beraberliğine, sosyal parametrelerimize derinleştirerek, toplumsal yarılmayı derileştirmek için sivil mekanda bir canlı bomba patlatmışlardır. Böyle bir patlama ilk defa gerçekleşmiştir. Bunun zararları çok derinlerde ortaya çıkacaktır. Türkiye son günlerde patlamalarla çok sayıda insanımız, güvenlik güçlerimizi ve Korucularımızı şehit verdik.

   Bu patlamayla birlikte sosyoloji açısından ilginç bir olay ortaya çıkmıştır. Bu sivil yarılma ile 1000 yıllık kardeşliğe zarar verilmiştir. Bu olayla bundan sonra insanlara her yerde korku salmışlardır. Toplumun her noktasında bugün düğünde, yarın da cenazede bombaların patlatılmasıyla insanlar, güvensizlik, istihbaratsızlık korkusuyla hareket etmelerine sebep oluyorlar.

Burada ne yapabiliriz, kime ne soru sorabiliriz? Ya da sormalı mıyız? Bombalı saldırılarla Türkiye istihbaratı nasıl bir uykuda? Darbe girişimi oluyor, darbecilerin hareketinden ne Başbakanı ne de sayın Cumhurbaşkanını haberdar ediyor. Bunlar neyin uykusunda? Bu nasıl bir şeydir? MİT yerine haberdar eden, enişte, baldız, hanım haber veriyor. Başka bir deyişle MİT sessiz sedasız ve hala MİT başkanı görevdedir. Bu kimin ve neyin üstüne nasıl bir hesaptır?  

   Anlamak gerçekten zor? Bebek katilinin, HDP’lileri ve PKK’lıları uyararak Hakan beyi fazla zorlamayın, üzerine gitmeyin demesinden sonra. Nasıl oluyor da hala bu görevde duruyor? O günden bugüne ülkede bombalar patlamakta, terör bir türlü önlenmiyor.   Bunu nasıl kabulleniyoruz? Veya bize nasıl kabul ettiriyorlar?

   FETÖ yapılanmasıyla mücadelede de ilginç bir yöntem izlenmektedir. 17 Aralık’tan önce FÖTÖ’cü olanlar Fethullahcı kabul edilecek; ancak FETÖ terör örgütü mensubu sayılmayacak. FETÖ’cülerin darbe girişimiyle ilişkilendirilmeyecek. Bu nasıl bir garabettir? Birileri ne yapılmak istendiğini anlatırsa bizde zekamızın yetmediği yerde üst akıl sahipleri tarafından anlatılırsa hepimizi aydınlatırlar.
   Bir başka açılımla olaya bakarsak bu görevden alınan, el çektirilen binlerce FETÖ’cü bir açıklama yaparak, ‘Biz de kandırıldık’ diye açıklama yaparlarsa, Koskoca Bakanların, Başbakan’ın, Cumhurbaşkanının kandırıldık, aldatıldık derken, bu öğretmenlere, müdürlere, polislere neden inanmayacağız. Bunları samimiyet testini nasıl yapacağız? Onun için bu kandırıldık, aldatıldık söylemini bırakalım.

   Hükümet bugün muhalefetten aldığı desteği yerine getirmelidir. Gereğini yapmalıdır. Böyle bir destek almakla çok şanslı bir durumdadır, hükümet. Dün akşam Murat Kelkitoğlu isimli zat utanmadan, milletin gözünün içine bakarak Kara Cuma gecesi için yalan söylemeye devam etmektedir. 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanından başka kimse orta da yoktu diyebiliyor. Programda sunucu dahil 3 kişi daha, ağzını açıp gerçekleri söylemiyorlar. Yani hepsi alenen bir yalana ortaklık ediyor.  Yalanı kendilerine hit edinenler, bu alçak, iftira resminde yalanı destekleyenler yalanla ülke yönetmektedir.

   Türkiye de bu kaos içeren pozisyonlar ülkeyi zora sokmaktadır. Bu durum yalanı meşru hale getirmektedir. Hiç iyiye gitmiyoruz. Bari hiç değilse bu ortamda vatanı savunan, milletin Devleti olan Lider Devlet Bahçeli’ye teşekkür borcunuzu böyle mi ödeyeceksiniz? Ankara’nın göbeğinde bir tek MHP binasının ışıkları yanarken, bir tek Lider Bahçeli iken ne tesadüfse Hiçbir siyasetçi göz önünde yokken birilerinin bir tek Cumhurbaşkanı ortada demesi ne kadar yalan içeren bir durumdur.

   Hemen herkes Bahçeli’nin darbeye karşı hükümetin yanındayız açıklamasından sonra ortaya çıkmıştır. Bu gerçeği saklayanlar, gerçeklere yalan maskesi geçirenlerdir.

Sağlıcakla kalın!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.