İŞKUR bünyesinde 3 Aralık 2018 tarihinde başlatılıp 8 Aralık 2018'de başvuruların son bulduğu Toplum Yararına Programı (TYP) Türkiye genelinde il merkez ve ilçelerde dahil olmak üzere 500 kişi istihdam etmek üzere noter huzurunda belirli saatlerce kura çekimleriyle belirlendi... 30 Haziran 2019 tarihine kadar çalışacak olan adayların isimleri teker teker belirtilirken, kiminin yüzünde 1603 liranın sevinci varken, net brütle ilgili kelam etmiyorum şimdilik zira, şüpheli her neyse... İsmi çıkmayan adayların yüzünde ise % 0 elde 0'lık bir gözyaşı hakimdi... İşte buraya kadar herşey normal seyrinde kıymetli okuyucularım... Asıl işin rengini değiştiren kaleme aldığım bu yazıyı ağır kokuya salan ve hatta tadını bozan ise tbmm' nin 6 liralık kavurması süreci söz konusudur... Daha buna benzer yazılara denk gelenler olabilir lakin bir de bu yazı dizisini benden dinleyin istedim konunun özü İşkur değil elbette... İşkur bu köşe yazımda sadece farklı bir rol modeli... Senaryonun işleyişi şu hatta filmin başlığını da belirttim yukarıda "Vekilin kavurması fakiri soğanından etti" diye... 11 Aralık 2018' de Türkiye genelinde belirli saatlerce İşkur kura çekimleri yapılırken, öte yandan da sabah saat 10:00'da ÖSYM tarafından KPSS-2018/2 Tercih kılavuzları yayınlanarak aday tercih işlemleri aktifleştirildi... Gündem öyle yoğun öyle sıcak, öyle hareketliydi ki servis edilen haberlere göz atarken "ana dedim o da ne" "TBMM Üyeler Lokantası'ndaki Yemeklerin Fiyatları Tepki Çekti" başlıklı bir haber... Haber içeriğinde ise iki Milletvekilinin 23 Ekim saat 19:25'de akşam yemeği ziyafeti çektikleri bir adesyon... Adesyon da yer alan bi tutara bakıyorum birde sofra menüsüne bakıyorum... Kızgınlığımla birlikte şaşkınlığım birkez daha artıyor... Türkiye’de net milletvekili maaşı 20 bin 646 TL iken en düşük emekli maaşı 2 bin 75 TL'dir... En düşük öğretmen maaşına bakıyorum 3 bin 927 TL iken yetmiyor bi de işin içerisine asgarili çalışanları ekliyorum 1603 lira... Dur hepsi bu mu? Tabii ki hayır... asıl lokmanın büyüğü son da... O da Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı reisimiz diyorsunuz yani hah reisiniz Recep Tayyip Erdoğan'ın 74 bin 500 tl'lik maaşı... Yetmiyor ve hatta bununla birlikte % 26'lık zam yapıldığı haberlerine denk gelmişsinizdir mutlaka veya Ulusal Medyanın bu gerçeklerin üzerini kapatmasından dolayı gelememişsinizdir... Şimdi soruyorum size TBMM'de sadece Milletvekillerine hizmet veren Üyeler Lokantasında dana kavurma pilavın 6 TL'ye çorbanın 1 TL'ye, satıldığı daha sofra da bulunan diğer ürünlerle birlikte 28 TL hesap çıkarılması ne kadar normal sizce? Vatandaşın yemeğine doğradığı soğana göz dikebilecek kadar merhametsiz, vicdansız ve kaliteli kumaşlar içindeki takım elbiseleriniz içerisinde beş para etmeyecek kadar ucuzsunuz... Fakirin soğanına göz dikebilecek kadar aç gözlüsünüz... Kasap da dana etinin kilosu 40 TL iken esnafın, memurun, öğrencinin parası yettikçe dışarıda yediği et döner 10-15 TL iken nasıl oluyor da 6 TL' ye dana kavurma yiyebiliyorsunuz be meclis ahalisi... Aylardır ağzına kırmızı et süremeyen kardeşlerimiz, komşularımız varken siz kalkıp da nasıl 6 TL'ye dana kavurma yiyorsunuz vallahi de billahi de aklım almıyor... Binlerce öğrenci yurtlarında yemekhanede çıkan makarna, patates, tuzsuz, yağsız çorba bile haddinden maliyetli gelirken, sizlerin midesi nasıl alıyor da 6 TL'ye dana kavurma yiyebiliyorsunuz yaa birde 20 bin TL'lik vekillik maaşıyla yuh olsun size... Allah Allah ne günlere kaldık... İnsan biraz haya eder, utanır yaa... Ülke de öğle yemeği yemeden iki öğün kuru ekmek, kuru soğanla geçiştirirken insan 6 TL'ye dana kavurma yemeye utanır utanır... Ya Tbmm lokantasında yine adisyona eklenen salatanın 1 TL olması ve vatandaşın pazar alışverişinde 1 tl'lik salata yapacak kadar malzeme alıp sizin gibi tüketememesine ne demeli? Ne acı... Ülkeme üzülüyorum, yemendeki kardeşlerime üzülüyorum, fakirin fukaranın evladına üzülüyorum ama ben sizler gibi elimde avucumda olmamasına rağmen paylaşıyorum... Benim ülkemdeki gönlü tok insanlar tam ekmeğini paylaşıyor gerekirse dört, beş parçaya bölüyor ama sizin gibi yalaklanmıyor... Sizin benim ülkemdeki insanımdan ne fazlanız var ne artınız var be soruyorum size? İşkur maaşıyla 5-6 ay geçici bir işle 1603 TL parayla 55, 60 yaşından sonra milleti geçim derdine düşüreceksiniz... Ananız babanız yaşındaki insanları tok karnına günlük yoklamalarla yaz, kış demeden park bahçelerde çalıştıracaksınız efendime söyleyeyim af buyurunuz belediye bünyesindeki tuvaletlerin temizliklerinde çalıştıracaksınız sonradan kazanma makam mevki statülerinizle karşımıza geçeceksiniz... Seçim gününden sonra ise millete kan kusturmaya meclis köşelerinde 17 TL'ye aç karnınızı doyurup da misafirliğe gitmiş gibi kırmızı koltuklarda oturup oturup "ben vekilim" diye rajon kesmeye devam edeceksiniz derebeyi gibi ne hakkınız var ya ne hakkınız var ne ne! Hakkari de, Ağrı da, Van da, Şırnakta en ücra köşelerde yine kar, kış demeden canlarını ortaya koyup "Vatan" diyerek PKK itlerinin peşinden koşan ve yetmeyip canlarını ortaya koyan askerlerimizin de ne şartlar altında yaşam mücadelesi verdiklerini en bariz örnekle ben biliyorum... Günlük 1,5 litre su hakkı diye hak mı olurmuş vicdansızlar... Bu sadece tek bir örnek tek... Ne münasebet yaa saçmalığa bak... Cumhur demek halk demek parayla ilgili çalışmalar yapmak yerine ülke menfaatine olan çalışmalar yapılması gerekmektedir... Ülkenin şu şartlar altında ekonomisi belliyken ne demek %26'lık zam Allah'tan korkun be... Ve bazı insanları da öyle bir hale getirdiniz öyle bir kendinize benzettiniz ki bağışıklık kazandırmışsınız gibi duyarsızlaştırdınız, insanların duygularını sömürdünüz... Yok ettiniz... Basitleştirdiniz aylık gizli zamla evlerimize gelen faturaları, önemsizleştirdiniz her ay gelen şehit haberleri almayı, unutturdunuz ve hatta uyuttunuz haksızlığa uğratıldığımızda hakkımızın olmadığını, olamayacağını... Ulan her sakaldan bir tel çekseniz köseye sakal olur be... Onca mağdur, mazlum, yoksul insanın karnı doyar be...
Hamal hikayesini okumanızı hepinizin zihniyetine ve pis nefsinize şiddetle öneririm... En sevdiğim ibretlik hikayelerden biridir ve hikayenin sonunda hamal diri diri girdiği mezardan sual meleklerine cevap veremeyince gün ağarırken hikayenin karekterlerinden zengin adamlar hamalı mezardan çıkarınca çevresini sararken sorarlar: "Eee artık kasabanın sayılı zenginlerindensin. Anlat bakalım bir gece mezarda kalmak nasıl bir duygu?" deyince Hamal oradan korkuyla ve büyük bir öfkeyle cevap vermiş “Aman, lanet olsun! İstemiyorum! Bütün mal mülk sizin olsun! Ben bir ipin hesabını sabaha kadar veremedim, o kadar malın hesabını kıyamete kadar veremem herhalde’’ demiş... Unutmayınız ki bütün mazlumun anasız babasız evlatsız bıraktığınız şehitlerin, henüz sütü bitmemiş emzikli bebeklerin vebali omuzunuzdadır şüphesiz ahlarıyla birlikte ve yine şüphesizdir ki Cehennemin ateşi siz ve sizin gibilerin giderken yanında götürdükleri odunla harlanacak... Gün ola devran döne "fukaranın ahı, tahttan indirir şahı" demiş atalar hepiniz bunu yaşıyacaksınız bizlerde göreceğiz... Yazık olsun ulan hepinize "Vekillerinizin kavurması fakiri soğanından etti..."