‘Barış Pınarı Harekâtı’ sonrası ülkemiz aleyhine, Dünya kamuoyunda oluşan topyekûn tepkileri incelediğimizde, Ermeni sorunu, Doğu Türkistan meselemiz vb. konularda da olduğu gibi Türk Milleti hakkında oluşmuş tarihi önyargıyı kıramadığımız ve haklı olduğumuz mesellerde de kendimizi ifade edemediğimiz net olarak görülmektedir. Oysa Dünya Türklerinin ve Türk Cumhuriyetlerinin gözü kulağı Türkiye’dedir. Türkiye, Dünya Türkleri’nin umududur. Dolayısı ile Türkiye’yi ve Türk’ü, Dünyaya anlatma sorumluluğu da Türkiye’nindir.
Dünya’ya adil bir nizam verme gayesi ile tarih sahnesine çıkan Türk, sömürücü güçlere karşı, mazlum milletlerin koruyucusu ve hamisi olmayı da görev olarak benimsemiştir. Buna rağmen, Haçlılar, Dünya kamuoyuna Türkleri gaddar ve saldırgan bir ırk olarak benimsetmekte maalesef başarılı olmuşlardır. Yeni Dünya düzeninde, algı, gerçekliğin önüne geçmiştir. Algı oluşturmak için de ekonomik güç şarttır.
Türk olmamızın, Müslüman Türk olmamızın, kendimizi ifade etmemizi zorlaştıracağı kesin olmakla birlikte, imkânsız değildir.
Çaresizliği ve umutsuzluğu kesin olarak reddeden bir milletin, kendisi hakkın da haksızca oluşturulan olumsuz yargıları bertaraf etmesi için, hemen faaliyete geçmesi de elzemdir.
Toparlamak gerekirse, Türkiye’nin öncülüğün de Dünya Türkeri’ni de kapsayacak ‘Türk Diaspora’ teşkilatının kurulması, Türk hakkın da oluşan yanlı ve yanlış imajı bitireceği gibi mazlum milletlerin de umudu olacaktır.
Türkler, Dünya’nın her yerin de, eşi benzeri görülmemiş şekilde ticari ve siyasi faaliyette bulunmaktadırlar. Fakat bu mücadele organize edilmediği ve belli standartlara oturtulmadığı için, sağlanan başarılar cılız kalmaktadır. Oysa Türklerin yaşadıkları bölgelerde ve ülkeler de ticaretin ve siyasetin kılcal damarlarına girecek şekilde eğitilip yönlendirilmesi, Türkü, dünya kamuoyu gözünde hak ettiği yere taşıyabilecektir.
Türk Diaspora Teşkilatının olmaması durumun da, Doğu Türkistan örneğin de olduğu gibi facialar yaşarız, yaşatırlar. Doğu Türkistan da yıllardır süregelen zulmü, dünya kamuoyu yakinen bilmektedir. Amerika ise Doğu Türkistan da olan zulmü ne hikmetse şimdi hatırlamıştır. Oysa Amerika’nın asıl niyeti Çin-Amerikan ticaret savaşında, Doğu Türkistan Türklerini bu savaşın mezesi yapmaktır. Amerika’nın umurun da olan Milyonlarca Doğu Türkistanlının Ölmesi değil, Çin’e ticaret savaşın da geri adım attırmasını sağlamaktır. Doğu Türkistan Türkleri yıllardır Çin tarafından soykırıma, zulme, tabi tutulmakla birlikte, yine Doğu Türkistan Türkleri, yüzlerce şeyhin, şıhın ve tarikatın sömürüsüne maruz kalmıştır. Tarikatlar ve şeyhler Doğu Türkistan Türklerinin pozitif bilimlerde eğitim almalarını engelleyerek, Doğu Türkistanlıya büyük zarar vermişlerdir. Eğitim almayan Türkler, doğal olarak Çin’in ekonomik hayatın da ve siyasi hayatın da hiçbir varlık gösterememişlerdir.
Ayrıca dünyayı yeniden keşfetmemize gerek yoktur. 20 Milyon Yahudi’nin, Diaspora faaliyeti ile dünyayı yönettiği bir ortam da 30 Milyon Doğu Türkistanlı, Başarılı bir diaspora faaliyeti ile, Çin’de ezilip yok olmayacağı gibi, Çin’in ticari ve siyasi olarak kılcal damarlarına sirayet edebilecektir.
Doğu Türkistan örneğine benzer facialar yaşamamak, Ermeni Diasporasının yalanları ile dünya kamuoyunda zor durumda kalmamak, terörle mücadele ettiğimiz halde haksız olarak algılanmamak için, Türkün yaşadığı her yerde, Türkün eğitimine, ticaretine ve siyasetine yön verecek bir Türk Diasporası Şarttır. Fakat bu faaliyet hiçbir cemaate, vakfa, tarikata ve kuruma bırakılmayacak kadar hassas ve önemli olup, sadece devlet tarafından teşkilatlandırılmalı ve devletin politikalarına hizmet etmelidir.
Başarılı bir diaspora faaliyeti ile yapılacak tanıtımın, ülkemizin yapacağı ihracata, ülkemize yapılacak yatırıma ve turizm sektörümüze ciddi katkılar sağlayacaktır.