Felaketler sırasında toplumsal dayanışma gerekir. Bunun öncüleri Sivil Toplum Kuruluşları olmalı. Bu durum Sivil Toplum Kuruluşlarının varlık amacıdır.
STK’ların Türkiye'deki varlık amacı ne yazık ki toplumsal dayanışma değil de daha çok siyasi amaç gütmek, rant elde etmek olduğundan bu tip kampanyalarda maalesef ki olmuyor. Ülkemizdeki tüm STK’ları toplasanız bir Acun Ilıcalı etmez. Bu durumda boşta kalan dayanışma kampanyaları siyasi argüman olarak kullanılıyor...
COVID-19 Sürecinde ve Elazığ Depremi sürecinde bunu gözlemledik. Elazığ Depreminde CHP sadece İmamoğlu’nu sahaya sürdü. Hatta son bir yılda İmamoğlu dışında kimseyi bu tip olaylarda görmedik. İmamoğlu yaptığı hatalarla gözden düşünce ( tatil yapması, küfretmesi vs. ) yeni kampanyalarda Mansur Yavaş'ta sahnede kendine yer buldu. CHP’nin İzmir , Adana gibi Büyükşehir Belediyeleri olduğu halde onlar üzerinde bir projeleri olmadığı için kampanya yapmadılar hatta yardım ettiklerini bile duymadık.
Son COVID19 sürecinde Hükümetin iki hamlesini bu çerçevede okumak gerekir.
Birincisi : Valilere Salgın Takip komisyonlarının kurdurulması; İmamoğlu kendi Bilim Kurulunu dahi kurdu. Hükümete alternatif olabilecek çalışmalar yapmaya başladı. Recep Tayyip Erdoğan yetkiyi Valilere devredip İmamoğlu’nu devre dışı bıraktı.
İkincisi: " Biz bize yeteriz kampanyası " ; İmamoğlu ( Aslında CHP) ilk manevrada yenilince STK’ların boşta bıraktığı Kampanya kartına sığındı bu sefer Mansur Yavaş’ta dahil edildi. Recep Tayyip Erdoğan onların Kampanyası büyümeden daha yüksek bir sesle o kartı da ellerinden aldı.
Bu durumu Kendini “at” olarak zannetmeye başlayan, daha sonra buna kendisi de inanıp kendini böyle pazarlamaya çalışan eşeğin yaşadıklarına benzetiyorum.
Devletin olağanüstü hal durumunda, yerel belediyenin aldığı ya da vereceği kararları dikkate almama tezi üzerinden İstanbul bir devlettir demekte neyin nesi?..
Kimsenin ne dediği beni ilgilendirmez demek ne ifade ediyor?..
Bizim bilmediğimiz bir sıfatın mı var?.. Zannetmiyorum çünkü hep böyle olmuştur. At attır Eşek eşektir. Bu durum asla değişmeyecektir. Olsa olsa bunun adı rol çalmak sanırım. Rol çalmak insanı bir yere kadar taşıyabilir. Hasbelkader belli bir vakit at rolü oynasa bile eğer kumaşında ve yaradılışında eşeklik varsa illaki bu gerçek bir gün gün yüzüne çıkar.
Konumuza dönecek olursak; aslında STK’lar hiçbir partiye angaje olmadan topluma sahip çıkan örgütler olabilmeyi başarsa bu tip felaketlerden beslenen siyasetçiler oluşmaz. Demokrasilerde olması gereken ancak bizde olmayan STK’lar yüzünden toplumsal sorunlar bu tip durumlarda malzeme oluyor...