İnsan kendi sonuna delice koşar mı sizce...
Ya da onu bekleyen yarına doğru hızlı adımlarla ilerlerken hiç aklına getirir mi, umduğu cennetin cehennemin ta kendisi olabileceğini...
Ne de çok biliriz biz aslında...
Ve asla tartışmaz ve tartıştırmayız ne kadar da ileri görüşlü olduğumuzu...
Biz neymişiz be abi... A!... A!... A!...
Adnan Menderes'e siyasi ilk başarısında bırak deseydik siyaseti sonun olmadan, hasetimizin dilimize vurduğunu düşünür müydü dersiniz...
Veya Enver Paşa'ya damatlığının ilk gününde; ya sen hırslarının sonu ol ya da değil sonun uzakta, demiş olsaydık dinler miydi bizi sizce...
Hitlerin Münih'te ressam olmasını sağlasaydık, 2. Dünya Savaşı'nı yine yaşar mıydı ki dünya...
Ya da bir gün kafasına sıkacağını hiç aklına getirmiş midir ki Adolf...
Adil olmak için güç arayanlar ve güçlü olabilmek için fırsat kovalayanlar...
Siz kimsiniz...
Ki peşin peşin söyleyelim bu ikisinin arası yoktur...
Kul, kul istemez kendine ve nefsine kul isteyen köle değil mi zaten...
Neyse...
Acıdır, adalet isteyenlerin muzafferiyeti intikama zemin olduğunda çığlıkların adresi değişse de zulüm baki kalır dünyada...
Ve iki mısra;
Değilse bitecek olan zulüm
Mukadderat olur insanlık için ölüm
HÛ...
Gürkan KARAÇAM