Fon Yiyen Kalemler ve Haberle Karışık Algı Çorbası

Gürkan KARAÇAM

Köşe yazarları eskiden fikir işçisiydi. Şimdi bakıyoruz, bir kısmı adeta dış mutfak ürünü olmuş! Öyle ya, bu arkadaşlar fikir değil, menü hazırlıyor: "Bugün hangi fon sahibine şirin görünsek de şu sofrayı Türkiye’nin çıkarlarına ters bir algıyla donatsak?" diye düşünüyorlar belli ki. Ama size bir sır vereyim mi? Bu çorbayı bizim millet içmez!

Son yıllarda "özgür basın" adı altında başlayan cümlelerin sonu "aman dış fonlar kesilmesin" diye bitiyor. Bazı ana haber sunucuları, objektifliği arkada bırakmış, gündemi halk yerine sponsora sunuyor. Haber mi veriliyor, manipülasyon mu yapılıyor, anlamak güç. Yahu, haber masası değil, sanki algı stüdyosu!

Düşünün ki biri çıkıp diyor: "Biz bağımsızız!" Ama bir bakıyorsunuz, kalemi tutan el bağımsız değil. Bir başka köşeden ses geliyor: "Tarafsız gazetecilik bizim işimiz!" Fakat o köşenin fonlayanlarına şöyle bir göz atınca, "taraf" bir yana, düpedüz "cihet değişikliği" görüyorsunuz. İnsan ister istemez diyor ki: Bu kadar bağımsızlığın bedeli, hangi döviz cinsinden ödendi acaba?

Ama tabii, mizahı unutmayalım. Türkiye’nin milli çıkarlarına ters işler yapmanın "hobi" gibi görüldüğü bir medya düzeninde belki de bir çözüm yolu var: Yurt dışı fonu alan köşe yazarları ve medya patronları için bir ödül töreni düzenlenebilir. Ödülün adı ne olsun dersiniz? "Algı Çorbamın Özgürlük Kasesi Ödülleri"! Altına da şöyle bir not düşeriz: "Bu ödül yalnızca sponsorlar tarafından finanse edilmiştir."

Hadi, biraz daha gülümseyelim. Şöyle bir yasa düşünün: Her yazının sonunda şu ifade zorunlu hale gelsin: "Bu yazının finansörü halk değildir, detaylar için fon sözleşmesini okuyabilirsiniz." Eh, en azından şeffaflık kazanırız, değil mi?

Sonuç olarak şunu belirtmek lazım: Türkiye güçlü bir ülke. Algı oyunlarına, dış güdümlü haberciliğe, menü usulü köşe yazılarına karnı tok. Ama bu tokluğu mizahla anlatmak lazım ki milletimiz hem gülsün hem de dersini alsın. Çünkü biz biliriz ki bu millet, yanlış çorbayı bir kaşıkta anlar ve tencereyi kapatan son sözünü öyle bir söyler ki, tasarım şefler kalemleriyle birlikte tarihe karışır!

E, afiyet olsun o zaman!

Gürkan KARAÇAM

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.