“İnsan nadir değil, insanlık nadirdir. İnsan az değil, doğruluk azdır” demiş Yusuf Has Hacip bundan bin yıl önce.
Şimdi ara ki bulasın insanlığı.
Bir doğruluk görünce sarılasın.
Peki nerede bu insan?
Ne yapıyor günümüzde?
Kimi memleket denizi dalga dalga savrulurken, o uslanmaz bir halde kendi dümeninin peşinde...
Kimi kibrin zirvesinde gerçeklerden habersiz...
Kimisi çalışmadan saatini doldurma gayretinde...
Biri ülkeye bölmeye çalışanla aynı tiyatroda buluşmuş...
Biri diğeri sınır ötesinde hainlerle görüşmüş...
Biri ihaleye girmiş öteki yol vermiş bir diğeri hani bana demiş...
Biri tüyü bitmemiş yetim hakkından bahsediyor, yanındaki neresinden fırsat bulsa kamu malını çarçur ediyor...
Cezası olmasa kırmızı ışıkta durmayacaklar var...
Yüzünü bulsa çöpü arabadan aşağıya attığı gibi, evin camından atacaklar çıkar...
Kadın, yaşlı, çoluk çocuk şiddetin bini bir para…
Dizi, sinema, sosyal medya bir toplumu çökertecek her türlü ahlaksız kol geziyor ortada…
Kış günleri hava kapalı oldu mu bir kasvet çöküyor içim kararıyor...
Zor geliyor bazen bu düzene karşı mücadele etmek...
Hatta kendimi düzeltmeye çalışmaktan başkasına gücüm kalmıyor…
Sonra her yıl Şubat’ın yirmisi geliyor...
Başaracağımızı görüyorum Fırat’ın parlayan gözlerinde...
Sonra diyorum ki:
Zalim yılar...
Zulüm yılar...
Hain yılar...
Ölüm yılar...
Fırat Yılmaz....