Ocak ayında Paris’te Cezayirli iki kardeş peygamber efendimizi haşa, çıplak secdeye varmış olarak karikatürünün çizildiği dergiyi basarak karikatürü çizen şahıs dahil olmak üzere 12 kişiyi tamiya yollamıştı.
Dün itibarı ile Paris’te yine kan aktı. Fransızlar bu sefer “savaş sebebi” sözünü kullandılar. Bu sözün uluslar arası ilişkilerde karşılığı bellidir.
***
Son yüzyıla girdiğimizden beri İslam dünyası bir karmaşa içinde, sözüm ona din adına Müslüman-gayrimüslüm insanları öldüren çeteler türemiştir. İslam dininin özüne uymayan bu davranışlar aslında insan fıtratında kendisine yol bulmaktadır.
İnsanı toplum içinde inceleyen bir bilim dalı olan sosyal psikolojinin tespitlerine göre insanoğlu çocukluğundan itibaren kendi varlığını bildiği bir bilinç geliştirir.
Bireyin bilincine saldırılması aslında onun varlığına saldırılmasıdır. Her insan kendi varlığına saldırıyı düşmanca algılar.
İnsan bilinci bağlı olunan toplumun değerleri ve dinin değerlerini içinde barındırır. Dolayısıyla bunlara saldırı kişinin varlığına saldırı olarak hissedilir.
Şahıs bu safhada kendi varlığını korumak adına tutum ve tavır geliştirir.
Eğer milli veya dini kimlik olarak bağlı olunan kitlenin bir caydırıcılığı varsa birey tatmin olacak ve iş başa düşmeyecektir.
Eğer bağlı olunan kitlenin iradesi yoksa veya çalınmışsa veya mevcut irade kullanılamıyorsa veya güçsüz ise veya birliği yoksa veya caydırıcılığı yok ise işte o zaman peygamberine dahi dil uzatılır.
En ileri konumda bulunan İslam ülkesinin, İslam ülkelerinin liderliğine oynayan lideri Küba gibi İslam çıkarları ile ilgisi ve ilintisi en uzak olan ülkede cami yaptırmaktan bahseder. Lakin İslam peygamberine saldırılmasının karşısında caydırıcılığı yoktur.
Bu yok hükmü karikatürlerin ilk olarak çizildiği ülkenin eski Başbakanı hakkında önce efelenip sonra NATO Genel Sekreteri olmasına müsaade edince verilmiştir.
Gerisi lafla peynir gemisinin yürümesiyle ilişkilidir ki, lafla peynir gemisi yürümediği için bu sözler atasözü haline gelmiştir.
İşte bu kadar sahipsiz veya yalancı sahipli, dağınık, paramparça İslam dünyası ile karşı karşıya olunduğunda iki tane Müslüman bilincine, kişiliğine yani varlığına yapılan saldırıya fiili bir saldırıyla cevap verme kararı almış olabilir ve öyle de olmuştur.
İşte bu şekilde insanların kişilikleri ve değerlerinin ezildiği coğrafyalarda istihbarat teşkilatları için bu türden insanları bulmak ve savaş sebebi oluşturmak hiç zor değildir.
***
En iyisi güçlü ve birlik halinde olan bir İslam dünyasıdır. Bu İslam dünyasının tek devlet olması gerekmez, İslam çıkarları açısından tek tavrı olsa yetecektir.
Devlet yönetmek için çok konuşmak, konuşunca mangalda kül bırakmamak değil tavrını gösterince hasımlarının gerekli mesajı alması önemlidir. Devlet yönetmek için ciddi olmak gereklidir, çünkü ciddi insanların sözüne kulak asılır, ciddi olmayanlar ciddiye de alınmazlar.
Gayri ciddi, devamlı konuşan ama evin dışında hiçbir sözü dinlenmeyen aile reisi aile bireyleri tarafından yine de sahiplenilir, çünkü yerine erkek çocuklar yetişmemiştir. Ama bu durum ve aile tarafından sahiplenilip yüceltilmesi aile reisinin dışarıda ciddiye alınmasını sağlamaz. Ancak o ailenin felaketini hazırlar.
***
Bu tür bir provokasyon için batı Avrupalı büyük sayılan devletlerin en zayıf halkasının seçilmesi tesadüf olamaz.
Şimdi ne olacak?
Şimdi olay dönüp dolaşıp radikal terör örgütleri ve ışid ile ilişkilendirilip yine Ortadoğu’nun başına patlayacak.
Ocak ayındaki saldırıdan sonra ABD öncülüğünde ışid cephelerine bomba yağmıştı. Kasım ayındaki saldırıdan sonra yine ışid cephelerine bombalar yağacak. Esad’a karşı aynı tepki gösterilmeyecek, çünkü Rusya’nın da devrede olduğu Suriye’de taraflar ışid üzerinden çözüm arıyorlar.
Fransa’da eski sömürgesi Suriye’ye yapılacak müdahaleye kendi kamuoyu ile birlikte dünya kamuoyunu da hazırlamaya başladı bile…
Halil KONUŞKAN