TÜRKİYE SEÇİMLERİ HAKSIZ REKABET TARİHİ 2 (Demirel Dönemi)

Halil KONUŞKAN

  1960 yılında ülkenin gerilmesi sonucu gerçekleşen darbeden sonra yapılan ilk seçimde açıkça görülüyor ki, halk darbeyi onaylamamıştır. Seçimden evvel ana muhalefet partisi konumunda bulunan CHP’nin aldığı oy darbeden sonra düşmüş, Demokrat Partinin yerine kurulan Adalet Partisi (AP) o günkü teknolojik şartlara rağmen yine % 35 gibi bir oy alabilmiştir. DP’nin bir miktar oyu da CKMP’ye gitmiştir. 1961 seçimlerinin darbe psikolojisinin tesirinde geçtiğini, yeni partinin tanıtılması ve o günkü eğitim seviyesini dikkate alırsak AP’nin DP’nin tabanına konumlanmasının zorluğunu da düşünürsek elde edilen başarının önemini göz ardı edemeyiz. Üstelik darbenin ürettiği Yeni Türkiye Partisi (YTP) gibi seçmenin zihnini bulandırmaya yönelik muvazaa partisine de seçmen itibar etmemiştir. 1965 seçimlerinde Türk halkı CHP’yi silmiş yine DP söylemi ile ortaya çıkan AP’ye % 50’den fazla oy vermiştir. 1960 darbesi halkın genelinde tasvip görmemiş ve bu tepki tekrar merkez sağı iktidar yapmaya yönelmiştir. Zira aksi olsaydı ve 1960’dan 1965’e kadar geçen süre içinde halk klasik CHP söyleminin doğruluğuna inanmış olsaydı, DP özlemi ile hareket edeceğine CHP’ye yönelir ve DP söylemi ile uygulamalarının yanlışlığına dolayısı ile 1960 darbesinin haklılığına onay vermiş olurdu. Fakat Türk halkı tersi olan bir yolu seçti ve hem darbeyi hem de CHP’yi bir kere daha cezalandırdı. 1969 seçimlerinde merkez sağın hâkimiyeti değişmemiş ve CHP’nin oyu yine düşüş kaydetmiştir. Bu dönem AP iktidarına karşı yürütülen muhalefette yine laiklik vurgusu vardır. Türk halkı bu vurguyu yine dikkate almamış ve laikçi-jakobenlere olan tavrını bir kere daha göstermiştir. Aslında ülkemizde sağlıklı bir demokrasi işlese, AP’nin bir iktidar dönemi içinde yıpranması ve oyların ana muhalefet partisini en azından bir miktar canlandırması gerekecekti. CHP’nin 1973 seçimlerinde Türk siyasi hayatında ilk defa halkın bir miktar da olsa desteğini aldığını görüyoruz. Burada CHP’nin yeni Genel Başkanının Türk halkının nabzını tutması ve ona göre politikalar üretmesinin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Bülent ECEVİT 28 Haziran 1974 tarihinde tüzük kurultayını toplayarak parti tüzüğünde “Demokratik Sol” kavramı doğrultusunda bir değişikliğe gitti. Sol rüzgârların estiği dönemde Demokratik Sol’un Marksizm’den kaynaklanmayan yerli bir kavram olduğu vurgusu yapıldı. Böylece “Ortanın Solu” denilen süreç başlamış ve CHP halka hitap edebileceği, ezilenlerin sesi olabileceği ve devlet partisi imajından kurtulabileceği bir raya oturmuş oluyordu. Ecevit halkın sesi olmak için yeni açılımlar yapmayı sürdürdü. 27 Kasım 1976 tarihinde toplanan kurultayda altı okun yanına demokratik solun özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve halkın kendini yönetmesi ilkelerinden oluşan 6 ilkesini de ekledi. Böylece Türk halkı kendisine yakın gördüğüne meyledebileceğini yani önyargıları olmadığını göstermiş, kimin veya kimlerin önyargılı olduğunu da işaret etmiş oldu. O dönemleri bilenler Ecevit’in CHP’nin bir evvelki söyleminden farklılaştığını bilirler. O halde hata bir evvel ki söylemdedir. Seçim sonuçları bunu ifşa ediyor. Tabii demokrasiye inanmış isek bu değerlendirmeyi yapabiliriz. Ancak o dönemde AP’nin meclis başkanı Ferruh BOZBEYLİ’nin AP’den ayrılıp kurduğu Demokratik Parti (DP)’nin ve Konya’dan bağımsız olarak meclise giren Necmettin ERBAKAN’ın kurduğu Milli Selamet Partisi (MSP)’nin de meclise girmesi ile AP’nin aleyhine meclis dengesi değişmişti. 1977’de Ecevit’in açılımı sonuç verdi. CHP bundan sonra hiçbir zaman yaklaşamayacağı bir oy oranına ulaşmış ve aldığı % 41 oy ile iktidarın bir kulpundan tutmuştu. Fakat halkın genelinin onaylamadığı Güneş Motel pazarlıkları ile kurulan hükümet, çok kısa sürede yıpranacak ve ilk ara seçimlerde AP büyük bir zafer kazanacaktı. CHP’nin erimesinin bir başka sebebi de radikal sol ile arasına fazla mesafe koyamaması ve bu radikal solun yine ülke değerlerine karşı olan hasmane tutumuydu. Terk edilen jakoben dayatmacı CHP anlayışının yerini, bu sefer yine millete tepeden bakan ve sosyalizme yakın duran bir anlayış alıyordu ki, bu Türk milletinin genelinin kabul edemeyeceği bir husustu. Ayrıca CHP’nin elde ettiği başarının yanı sıra Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’de meclise 17 milletvekili sokmuş AP ve MSP’nin oy kaybı ile eriyen DP ve CGP’nin oyları önemli oranda yine diğer sağ partilere dağılmıştı. Cumhuriyet ile birlikte temel dini eğitimi kuran kurslarında, anneanne, babaanne ve dedesinden alan değişen dünya şartlarında dini hassasiyetin yadırgandığı ve küçümsendiği bir ortamda yaşamaya mahkûm edilen Türk halkı seçimleri fırsat bilerek devamlı kendisine dayatılan din dışı ve din karşıtı pozitivist yaşamı cezalandırmıştır. Bu cezalandırma cumhuriyet projesinin olumlu yönlerini de örselemiş ve bir dönem sonra sahte ümmetçilerin devlet, millet ve cumhuriyet karşıtı olarak güç kazanmalarına sebep olmuştur. CHP’nin başında gerek İnönü gerekse Ecevit’de olsa ortak nokta Merkez sağda bulunan Demirel’in AP’sine karşı gerici, çağdışı, irticaya taviz veriyor şeklinde suçlamalar yapılmakta, Demirel hitabet sanatını çok iyi kullanıp bu tavrı halka şikâyet ederek oya devşirmekteydi. Bütün bu manzara gösteriyor ki, aslında olup biten hep aynı şeydir. Türk milleti kendi değerlerine yabancı olan anlayışlara seçimde şans tanımamakta ama Ecevit örneğinde olduğu gibi eğer halkın dili kullanılır ise bu dili kullanana yönelmektedir. Ancak yöneldiği yerde yeniden değerlerine bir saldırı sezdiği anda yeniden oyunu ve gönlünü geri çekebilmektedir. 1960 darbesinden sonra halkın AP’ye yönelmesi Ecevit’in CHP’sinin halkın dilini kullanması sonrasında CHP’ye bir şans vermesi ama CHP’nin aşırı sol gruplarla birlikte hareket ederek yeniden Türk halkının değerlerine karşı konumlanması sonucunda o değerlerin savunucusu konumunda olan MHP’yi yükseltmiştir. O günkü ortamda eğer bir erken seçim yapılsaydı belki de iktidar demokratik yollardan belirlenecek, gerilimli ve kavgalı bir süreçten geçen ülke kendine gelecekti. Fakat o dönemki AP azınlık hükümetini yine askeri darbe bekliyordu.   Halil KONUŞKAN  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.