Üniter devlet yapısını değiştirmeyi öngören yeni bir anayasa, diktatörlüğe yol açacak bir başkanlık sistemi, bölünmeyi getirecek yerel özerklik dayatması ve federal bir Türkiye… Tarih: 29 Ocak 2015 TRT HABER kanalında, karşısına dizdiği yandaş gazetecilere çeşitli konularda cahil kitlelerin hiç düşünmeden yutacağı yalancı haplar niteliğindeki yanıtlarını veren RTE’nin Türkiye’ye neden başkanlık sistemini getirmek istediği ile ilgili sarfettiği ”…Çok başlı yapı bizim ayağımıza pranga vuruyor…” cümlesinden net bir şekilde anlamış bulunuyoruz. Ve işin en tuhaf tarafı da bu cümleyi herhangi bir dil sürçmesi ile değil, gayet yalın bir şekilde doğrudan doğruya ifade etmesidir ki, böyle bir durum tam bir Recep Erdoğan klasiğidir. Sadece yukarıda belirttiğim cümleyi sarfetmekle mi kalıyor RTE? Hayır… Tarih:5 - 7 Şubat 2015 Miting yaptğı İller: Kırşehir, Bursa Başkanlık sistemini hayata geçirebilmek için halktan üstü kapalı AKP’ye oy istiyor.400 vekil lazım bana diyor…!!! Bir de bunu yani başkanlık sistemini yine bir Recep Erdoğan klasiği olarak, kendisinden önceki cumhurbaşkanlarının da istedikleri yalanını söylemesi çok hazin ve güldürücü. Adam ‘’Hafızayı beşer nisyan ile maluldur’’ gerçeğini bildiğinden ve hele on iki yıllık deneyiminden Türk kamuoyunun önemli bir kısmının bunu yutacağını hesap ettiğinden dolayı böyle bir yalanı söylemekten çekinmiyor. RTE’nin gayesi nedir?. Gayesi, yalana dayalı propaganda ile kitlelerin beynini yıkayıp, seçimlerde başkanlık sistemini işleyeceği için bu yolla oy toplayarak, 330’un üzerinde milletvekili temini ile birlikte anayasayı değiştirip sınırsız yetkilerle donatılmış olarak kendi başkanlığını ilan etmekten geçiyor. Şimdi esas işleyeceğimiz konuya geçelim. RTE, ‘’…Çok başlı yapı bizim ayağımıza pranga vuruyor…’’ derken krallarda dahi olmayan bir diktatör olma arzusunu çok açık bir şekilde belirtmiyor mu? RTE, bu ifadesi ile ülkenin tüm yönetimi benim elimde olacak demiyor mu? Evet aynen bu şekilde ifade ediyor ancak halk başkanlık sistemini biliyor mu ? Başkanlık sistemine illede geçilmesini isteyen Erdoğan , Başkanlık sistemi olduğu taktirde vatandaşın aç karnı mı doyacak ? Ekonomi mi düzelecek ? Kredi kartı borçlarımı silinecek ? Terör tamamen son mu bulacak ? Tehlikede olan Üniter devlet yapımıza karşı tüm tehdit ve tehlikeleri bertaraf mı edecek ? AKP’li yetkililerinin ve bir takım akademisyenlerin de kamuoyunda dillendirdikleri şekilde RTE’nin isteklerine uygun ve adını da Türk tipi başkanlık koyarak partili cumhurbaşkanlığını getirip milletvekili adaylarını, bakanları, üst yargıyı o belirleyecek, Meclis’i feshetme yetkisi verilecekmiş. Böylece; AKP'nin Parlamenter Sistem yerine Türkiye'ye giydirmeye çalıştığı Başkanlık Sisteminin diktatörlüğe bürünmüş bir sistem olduğunu da kanıtlamıştır. Yahu böyle bir yetki Türk tarihinin geçmişindeki ne padişahlıkta ne de dünyanın herhangi bir yöresindeki krallıkta yönetiminde var. Bunların hepsi deli saçması. Parlamenter sistemde adam tam bir diktatör kesildi başımıza, ya başkan olursa bu milletin hali ne olur, düşünebiliyor musunuz? Gelelim ikinci meseleye; Cumhurbaşkanı ,'Tarafsız olmadığını kanıtladı'!
Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildikten itibaren bizim anayasamıza göre partisiyle ilişkisi kesilmişti ve tarafsız bir statüye geçmişti. Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında; "Eğer bu kardeşiniz seçilirse, tarafsız cumhurbaşkanı olmayacak. İki taraf var, bir millet, iki devlet. Milletin tarafında olan bir cumhurbaşkanı olacağım’’ diyerek, cumhurbaşkanı olduktan sonra 2015 genel seçimlerinde , millet yanında yer alacağını ifade ederek başkanlık sistemi için alt yapı yapmıştır.
Oysa şu anda R. T. Erdoğan’ın yaptığı iş, siyasettir. Anayasa’nın 104. Maddesi’nde cumhurbaşkanına pek çok görev ve yetki verilmiştir; “Ancak bu yetkiler içinde günlük politika yoktur. Erdoğan’ın, başkanlık sistemine geçiş ısrarını, bir dönem genel başkanlığını yaptığı AKP’ye halktan oy istemeye kadar götürmektedir. Erdoğan, 7 Haziran 2015’te yapılacak parlamento seçimleri için halka “AKP’ye oy verin. Başkanlık olsun, ülke hızlansın” çağrısı yapmaktadır. Uzmanlar ise Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı koltuğunda halktan oy istemesinin ‘anayasal suç’ işlediği noktasında hem fikir olmuşlardır. 7 Haziran seçimlerinde partilerin tutumları nasıl olmalıdır? 7 Haziran seçiminin gündemine damgasını vuracak konular sırasıyla şu şekilde olacaktır.
- Başkanlık sistemi
- TBMM’ne gelmeden evvel komisyon üyeleri tarafından aklanan ve sonrasında TBMM’de 4 bakan için Yüce Divana gitmeme kararları.
- Batağa saplanan Türk Dış Politikası ve ülkemize yansıyan tehdit ve tehlikeleri
- Başta, yanlış Suriye politikası olmak üzere tüm Ortadoğu politikasından kaynaklanan insani yaklaşımlarda Suriyeli misafirlere kapıların açılması ancak Türkmenlerin yok sayılması
- Türk Dış Politikasını ve İslam coğrafyasını çok iyi bildiğini ifade edenlerin,tüm İslam coğrafyasında başlayan yangına körükle gittiklerinin ve bu yangını söndüremediklerinin hatta devletin diyanet işlerinin tabiri caizse ‘’niyet ettim küresel güçler için ehl-i sünneti ortadan kaldırmaya, vahhabi ve selefiliği yaymaya’’ anlamında hareket ederek adeta yeni bir islam yaratılmasına göz yumdukları ve bunun getirdiği sıkıntılar ele alınacaktır.
Seçim meydanlarında siyasi liderler, yeni Anayasa değişikliği ve bu bağlamda 'Başkanlık Sistemi' ile yolsuzluk iddialarını dillerinden hiç düşürmeyecek, konuşmalarında ağırlıklı olarak bu iki konuya vurgu yapacaklardır. Ancak bilinmelidir ki, Dini siyasete alet edenlerin dini de iyi bilmediklerini hatta din adına İslam adına hiçbir gelişme gösteremedikleri de gözden kaçmayacaktır. Yukarıda da değindiğim gibi, bu seçimin en önemli gündem maddelerinden biri de 'Başkanlık Sistemi’ne ilişkin tartışmalar olacaktır. Vatandaşa Başkanlık sistemini ve bunun getirdikleri defaatle anlatılmalıdır. 7 Haziran 2015 Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Milletinin kader seçimi olacağından ötürü iktidarın ve R.T.Erdoğan’ın bu kaderde etkin rol almış olmasının ülkeye getirdiği sonuçlar açıkca ifade edilmelidir. Tüm milli demokratik güçler, Erdoğan’ın bu çok tehlikeli girişimine karşı seçimde işbirliği yaparak bu oyunu bozmalıdır. Erdoğan’ın, ülkenin hayrına olmayan bu atraksiyonlarına asla geçit verilmemelidir. HANDAN ÖMER