Hayata ve olaylara nereden baktığınıza göre ortaya koyduğunuz sonuç da kendini gösterecektir.
Unutmayın ki; çaresizseniz, çare sizsiniz.
Toplumun temel değerleri ile uyumlu olduğunuz sürece hep baş tacı edilirsiniz, ancak, karanlıkta bir ışık olup da göz kamaştırmanın etrafa verdiği geçici rahatsızlıktan şikâyetçi olanlara itibar ederek sakın ola ki, ışık olmaktan geri durmayın.
Doğruyu dosdoğru söyleyin ve daha da önemlisi hayatınızda doğruyu dosdoğru yaşayın ki, eylem ve söylemleriniz birbirine zıt olmasın.
Devlet olarak da bir politika belirlemişseniz ve devletin bütün kurumlarınızda da halkın kahir ekseriyetinin benimsediği bir politikayı uyguluyorsanız artık bu, resmi ideoloji olmuş demektir.
Halkın desteği de varsa meşruiyeti de sağlanmış olur. Bu süreçte bir mesele var ki adalet ile ve hukukun evrensel ilkeleri ile iş ve işlemlerinizi yürütmeniz lazımdır.
Yüzbinlerce kişinin; tutuklandığı, mesleğinden ihraç edildiği, yargılandığı, açığa alındığı, soruşturma geçirdiği ve sair şekillerde kapsama alındığı bir silahlı terör örgütü ile mücadele ederken bile olsa hukuk devletine inancın zedelenmemesi lazımdır.
Bir taraftan, devletin resmi belgelerinde bile Fetullahçı Terör Örgütü kısaltması olarak “FETÖ” ifadesi kullanılmaktadır. Örgüt lideri de “FETÖ” olarak anılmaktadır. Resmi belgelerde bile bu örgütün adı FETÖ olarak geçmektedir. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) lideri hakkında açılmış bir soruşturma da ayrıca devam ederken, ülkenin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN da bu örgütü devletin bütün hücrelerinden temizlemeye çalışırken bir hâkim tutup da bir gazeteci hakkında şöyle karar veremez;
“… ‘gülen terör örgütü’ ifadesi yazıda sıklıkla kullanılmıştır. Daha açık anlatımla davacı (Fetullah Gülen) hakkında terör örgütü kurmak ve yönetmek iddiasıyla soruşturma başlatıldığının haber olarak verilmesi mümkün iken, dava konusu haberde sözkonusu olduğu şekilde mutlak ithamların basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi olanaksızdır.
1 ve 6 numaralı haberde ise, ‘fetö’ kelimesi bulunmaktadır. Nüfus Kütüğüne göre davacının adı Fetullah Gülen’dir, … Davacı hakkında anılan soruşturmadan dolayı mahkûmiyet kararı verilse dahi ‘fetö’ ibaresi kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyacaktır…” Hâkim Muharrem YİĞİTTÜRK.
Bu kararı hangi açıdan analiz ederseniz elinizde kalıyor. Kararın yukarıda verilen birinci paragrafında bu yapıya “örgüt” demenin hukuka aykırı olduğuna karar verilmiştir. 30.10.2014 tarihli MGK toplantısında alınan tavsiye kararı, Bakanlar Kurulu'na gönderildi. Bakanlar Kurulu da bu MGK tavsiye kararını 24.11.2014 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında kabul etti.
Bakanlar Kurulu'nun onayladığı karar, Kırmızı Kitap'a işlenmesi için tekrar MGK Genel Sekreterliği'ne gönderildi. Oysa bu mahkeme kararı resmi adı “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi” olan “Kırmızı Kitap” ile çelişmektedir.
Milli Güvenlik Kurulu’nun değişmez gündem maddesi 'Terörle Mücadele’nin ‘iç ve dış güvenlik tehdidi’ bölümünde bu yapı bir “terör örgütü” olarak belirlenmiş ve MGK Genel Sekreterliği tarafından Kırmızı Kitaba işlenmiştir. Buna rağmen bu yapıya örgüt dediği için bir kişiyi mahkûm etmenin devletin resmi belgelerine ve politikalarına çok açık ve ağır bir başkaldırı olduğu apaçık ortadadır.
17/25 Aralık 2013 tarihinden itibaren bu yapı devletin resmi kayıtlarında bir terör örgütü olarak kabul edilmiş, ayrıca, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma dosyasında bu örgütten bahsedilerek FETÖ ibarelerine yer verilmişken, bir hakimin çıkıp da “bu yapıya örgüt diyemezsiniz” şeklinde karar vermesi devlete açık bir başkaldırıdır. Daha o zamanlardan, FETÖ örgütüne yargısal kutsama kılıfı hazırlama girişimidir.
Bundan çok daha vahimi bu Mahkeme kararında “, … Davacı (Fetullah Gülen) hakkında anılan soruşturmadan dolayı mahkûmiyet kararı verilse dahi ‘fetö’ ibaresi kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyacaktır…” denilerek, tam anlamı ile örgüt lideri yargısal kutsamaya tabi tutulmuştur.
Bu Mahkeme kararı bize Bank Asya’ya para yatıranların tutuklandığı ve fakat Bank Asya yönetim kurulu Başkanının serbest bırakıldığı gerçeğini hatırlattı.
Sırf bu örgütün okullarında çocuk okutanların bile meslekten atıldığı bir ülkede terör örgütü lideri mahkûm bile olsa ona adıyla hitap etmek zorundasın diyen bir kararda adalet olmadı apaçık meydandadır.
Neredeyse “muhterem fetullah gülen hoca efendi” demeyeni linç edecekmişçesine karar verebilme cüretini gösterenlerin halen dahi İstanbul Adliyesinde görevde olması şehit ve gazilerimize hürmetsizliktir.
Bu kararı veren hâkimi Bekir BOZDAĞ terfi ettirip İstanbul 11.Asliye Hukuk Mahkemesine atamıştır. HSYK bu şahsı meslekten ihraç edeceğine, terfiden İstanbul’a nakletmiştir. Bunu halka izah edebilecek bir HSYK üyesi varsa buyursun endamını görelim…!
Bu kararı veren hâkimin bazı baktığı bazı davalarda dosyada olmayan delillere dayanarak karar verdiği veya bazı kararlarda tam aksine deliller olduğu halde delilere aykırı karar verdiği, bütün bilirkişi raporlarını yok sayıp kararlar verdiği gibi adaletle bağdaşırlığı olmayan akıllara ziyan başka kararlarının da olduğunu biliyoruz.
Adalet, siz olacaksınız veya adaletsiz olacaksınız, bu işin arası yoktur.