Dün gece sabaha karşı mesajlarımı kontrol ederken baktım ki bir tanesi şöyle bir mesaj göndermiş.
''Sıkıysa aç yorumlarını da senin ağzının payını vereyim Ak kafa!!!''
( Klasik CHP'li önyargısı ve çıkışı )
Tabii bu çıkışı yapan arkadaşımızın bilmediği, şayet ben yorumumu genele açarsam edilen küfürlerden takipçilerim yazıları okuyamayacak hale gelir. Sayfam çok başka bir hal alır.
Mesajla bana gelen küfürler yetiyor zaten. Bir de takipçiler uğraşmasın.
( Neden herkese yorumu açmadığım sorusunun cevabı budur. Bizim taraftan da merak edenlere toplu açıklama olsun )
İstanbul ve Ankara gezisi dönüşü çok yorgundum. Yol yorgunu, uykusuzluğu, yaşadığımız stres ve dahi kişisel ve genel birçok unsurdan dolayı sinir boşalması yaşadım. Mesajı gönderene hakaretler ve küfürler ettim. ( Normalde yapmam )
O bana ben ona derken, konuşmanın bir bölümünde ''Nasıl böyle bir olaya tiyatro dersiniz. Bu vahşeti nasıl gölgelersiniz. Biz vatan nöbetinde can vermeyi göze aldık. Siz neredeydiniz?'' dedim.
Bunu dediğimde cevap olarak; ''Ben de çıktım. Hatta çatışmaya girdim'' dedi ve sayfasında paylaştığı yazısını gönderdi.
Gerçekten de darbe girişimini tiyatro olarak görmeye çalışanlara bu arkadaşımız da çıkışmış.
E tabii ben bu yazıyı görünce kalbim yumuşadı.
Benim ''kusura bakma'' dememle onun da kalbi yumuşadı.
Sonrasında seviyeli güzel bir sohbet ettik. CHP'nin kendi içinde çok bölündüğü, milli ve gayrı milli unsurların birbirine karıştığından söz ettik.
Ortak bir dil kullandık. Cumhuriyet tarihi ile ilgili farklı tezlere sahip olsak da, bu vatanın hepimizin olduğundan bahsettik.
Benden asıl talebi yahut benimle konuşmak istediği, herkesi aynı kefeye koymamı istememesiymiş.
Elbette ki herkes aynı olamaz. Bu söylediğini kabul ettim. Üzerimdeki stresi ve bu tavrımın kaynağının hangi etmenlere dayandığını anlattım.
Helalleştik konuyu kapattık. Kendisi vatansever bir karşıt görüşlü kardeşimiz. Bu hakkı teslim etmem lazım. Biz doğruya da yanlış diyecek veya gözümüzle şahit olduğumuzu inkâr edecek değiliz.
Yazı uzuyor ama müsaadenizle CHP kesiminin daha doğrusu kısım kısım ayrılan CHP kesiminin meselelere bakışı ile ilgili bir kaç şey söylemek istiyorum.
Evet, gerçekten de milli olan kesimi var CHP'nin, fakat bizleri şahsen değil ideolojileri üzerinden tanımladıkları için o kesimle de ortayı bulamıyoruz. Ve bir gıcık yaratıyor bu durum bizde... Bizleri şahsımız üzerinden değil, lakaplar üzerinden görmeye çalışmaları sinir ediyor.
Milli olan bu kesim CHP içindeki Sezgin Tanrıkulu veya Kemal Kılıçdaroğlu ya da Eren Erdem değil...
Deniz Baykal, ayrılan Emine Ülker Tarhan, Birgül Ayman Güler vs.. Yani milli ama bizim de maalesef milli olduğumuz konusundaki samimiyetimizi anlamakta güçlük çeken kesim.
Ses tonları da fanatikliğine göre azdan çoğa doğru artıyor veya azalıyor.
Biz bir şey istemiyoruz. Kimsenin de yaşam tarzıyla ya da ideolojisi ile bir işimiz yok.
Biz hangi görüşten olursak olalım ama hep birlikte milli olalım milli davranalım diyoruz.
Şu yaşadığımız kâbusta çok önemli bir detay var!
Çok yer bombalandı ama hepsi bir kenara, bir yer vardı ki bence en manidar olanı da orasıydı.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ!
Tam 5 bomba atılan bu meclis, bu ülkedeki insanların tamamının içinde iradesi olduğu meclistir.
Şimdi ben o bir kısım CHP'liye yani suyu bulandıran tiyatroymuş, oyunmuş diyene soruyorum.
Senin de kafana attı bombayı, neden benimle değil onunla aynı dili konuşuyorsun?
Senin de oyun var o mecliste, sen de bu ülkeden gelecek bekliyorsun, bu ülkeye bir şey olursa senin ve benim sonum aynı olur.
Ama o bombayı oraya atanlar bizimle aynı hayalleri paylaşmıyor. Gönülde ayrıyız. Fikirde ayrıyız. Amaçlarımızda ayrıyız! Onlar başka ülkelerin ideallerini bu topraklarda gerçekleştirmek istiyor. Bunu neden ısrarla görmek istemiyorsunuz??
Sözcü gazetesi çıkıyor bir yalan atıyor. Hurra hep birlikte o yalanın peşinden gidiyorsunuz!
Böylelikle meselelerin anlaşılması güçleşiyor, birlik beraberlik bizden uzaklaşıyor.
Gelin birlik olalım! Gelin birbirimizi daha yakından tanıyalım!
İdeolojilerde ayrı olsak da, milli meselelerde aynı dili konuşalım.