Beş sente muhtaçtık, Demirel vardı, İstanbul'da karşıdan karşıya kayıkla geçerdik, Boğaziçi Köprüsü henüz yoktu, Türkiye Cumhuriyeti kibrit satardı ama domates satmazdı, patlıcan, hıyar satmazdı.
Evlerde gazlambası yanardı, gerçi gaz lambası yanardı lakin gaz, tuz kolay kolay bulunmazdı, sokakta her gün silah ve bomba patlardı, bir yerden bir yere dolmuşla gidilirdi, asker muhtıra verirdi, Türkiye Cumhuriyeti kibrit satardı, ama domates satmazdı, patlıcan, hıyar satmazdı.
Evlerde telefon yoktu, plastik leğenlerde çamaşır yıkanırdı, bulaşık için Arap Sabunu kullanılırdı, soba denilen bir şey vardı, karneyle kömür alınırdı, Türkiye Cumhuriyeti kibrit satardı, ama domates satmazdı, patlıcan, hıyar satmazdı.
Hiç bir parti tek başına iktidara gelemezdi, ikili-üçlü hükümetler kurulurdu, Cumhurbaşkanı vardı, bir de Başbakan vardı, paralar bol sıfırlıydı, sokaklar karanlıktı, camiler yıpranmıştı, kara lastikten kışın çizme giyilirdi, Türkiye Cumhuriyeti kibrit satardı, ama domates satmazdı, patlıcan, hıyar satmazdı.
Kenan Paşa darbe yaptı, Özal başbakan oldu, kızı davulcuya kaçtı, damadı Jaguar marka araba aldı, Türkiye Cumhuriyeti kibrit satardı, ama domates satmazdı, patlıcan, hıyar satmazdı.
Kötü kötü yollarımız vardı, hastanede parası olmayanlar rehin kalırdı, doktorlar "bıçak parası" alırdı, Kemal Kılıçdaroğlu SSK'yı batırırdı, Tozsuz Altın Tebeşir icat edilmiş diye nasıl da sevinilirdi, Türkiye Cumhuriyeti kibrit satardı, ama domates satmazdı, patlıcan, hıyar satmazdı.
Sadece pazarcılar ve Barış Manço "Domates, biber, patlıcan" diye bağırırdı, Türkiye Cumhuriyeti kibrit satardı, ama domates satmazdı, patlıcan, hıyar satmazdı.
Asker bin yıl sürecek yeni bir darbe yaptı, Erbakan tehdit edildi, terledi, üç partili bir hükümet kuruldu, büyük deprem oldu, Amerika'dan Kemal Derviş geldi. Kasalar, Anayasalar havada uçuştu. Türkiye Cumhuriyeti kibrit satardı, ama domates satmazdı, patlıcan, hıyar satmazdı.