Her kadın mutlu olmak için evlenir...
“Çocukluktan kodlanırdı” bizim nesil…
Büyüme çağında çeyiz yapmaya başlarsın…
Gerçi ben pek eşyalar üzerine dantel örtecek bir kız değildim...
Ama itiraf ediyorum, kanaviçe örmüşlüğüm vardır!
Sağolsun annem, tencere, tava hepsini çeyiz sandığımın içine koydu...
Ben küçükken hep Anadolu'da bir yerde kaymakam olmayı hayal etmiştim, sonraları öğrendim ki kadınlardan kaymakam olmuyormuş ülkemde...
Yıllar sonra kadınlar bu makama layık(!) görüldü...
Lise, üniversite ve iş hayatı derken yurtdışında buldum kendimi...
Yirmibir yaşımda soğuk ve sisli bir sabah Londra'ya gelmiştim...
80 darbesi sonrası günlerden 10 Ocak...
Dil kursu falan derken hiç tatil yapmadan yine çalışma hayatının içine dalmıştım...
Yıllarca gece gündüz çalışmanın sonucu nihayet kendi tekstil fabrikamın sahibiydim...
Evlilik, çocuk, kariyer vesaire derken, göz açıp kapayıncaya kadar 33 yıl geride kalıverdi...
Bu hayat hikâyesinde 11 yıl sonra sahip olduğum evladım en güzel kısım...
Herkes gibi tabii ki bende sıkıntılar yaşadım, hayat bu. Hastalıklar, ölümler, zaman zaman maddî problemler...
Güzel günler haricinde dertte, tasada ortak olmak, sıkıntıları beraber el ele yenmek için eşini arar insanoğlu...
Kadın ya da erkek, bir eş niye vardır sizce?
Ben erkek tarafını bilemem, onu hemcinsleri anlatsın...
Türk kadını anaçtır, evi derler toplar, kendini eşinin kılık kıyafetinden bile sorumlu tutar...
Aç mı tokmu diye endişelenir, onu çocuğu gibi sahiplenir...
Bunu yapmak ne kadar doğru, orası tartışılır?
Çünkü bir süre sonra hakikaten adamlar, annesi gibi herşeyini organize eden küçük bir çocuğa dönüşüyor ve hayat karşısında sorun çıkınca baş edemiyorlar...
Burada hemcinslerime iki çift lafım var: İyi birini bulunca şımarıp tepesine çıkmaya kalkmayın… En azından değer verdiğiniz küpe veya gerdanlığınızdan daha kıymetli olduğunu hissettirin size seven adama…
Peki herşeyini veren kadın, eşinden ne ister?
Bazılarınız bunu okuyunca “belasını” der gibisiniz ama kendinizi bir inceleyin; mutsuz bir evlilik varsa hatanızı kabul edin ve hemen düzeltin, çünkü tehlike çanlarını en geç erkekler duyar...
Neyse, kadın eşinden ne bekler sizce?
Maddî durum yerindeyse iki çift tatlı söz, yaşlılığında birbirine baston olmak, saygı, sevgi...
Kadınlar sabırlıdır, yapıcı, onarıcıdır...
Bizim zamanımızda çok kullanılan bir söz başucumda durur beni beklerdi: "Kol kırılır yen içinde kalır!"
Koca evi hemen terkedilmezdi, utanma, arlanma vardı...
Herşey ailelere hemen anlatılmaz, “yaranın tedavisine” çalışılırdı...
Belki de yürümüyorsa geç karar alınmış olunurdu ama en azında vicdanen “ben kurtarmak için herşeyi yaptım” der ve karar verdiği günden geriye adım atılmazdı...
Annemiz, babamız bize sabrı öğretmişti...
Yuvayı dişi kuş yapar ama vazgeçerse bir çırpıda da yıkardı...
Kadınları üzmeyin beyler, sabırlıdır hemcinslerim...
Sizin gibi kırk kapının mandalı gezip evine yüzsüzce dönmeyi ar sayar...
Bitti dediği an bilin ki gerçekten bitmiştir...
Ağzınızla sonra kuş tutacağınıza, zamanında eşinize ilgi, sevgi ve saygı gösterin...
Üstelik hakettiğine inanıyorsanız iki kat fazla iyi davranın...
Mutluluk bir kuştur, uçtu mu bulana aşk olsun!