Yeni nesil çocuk oyunlarından olan “taş, kağıt, makas” çocuklar arasında oynanan bir seçme oyunudur. Taş makası, makas kağıdı, kağıt da taşı yenen bir oyundur.
Bunun dışında yazı-tura, çöp çekme gibi bir çok oyun çeşidi olan çocuklar, oyuna başlamadan önce aralarında bu oyunlar ile ebe seçimi yaparlar. Bunun için de bazı oyunlar ve tekerlemeler geliştirmişlerdir. Mesela,
Ooooo! Portakalı soydum, başucuma koydum, ben bir YALAN uydurdum, duma duma dum, kırmızı mum,
Dolapta pekmez, yala yala bitmez, ayşecik, fatmacık, ahmetcik cik cik cik sen bu oyundan çık! gibi.
Aday belirleme adeta bir yılan hikayesine döndü.
Adeta bir yılan hikayesine dönen altılı masanın cumhurbaşkanı aday belirleme süreci ülkenin gündeminden bir türlü düşmüyor.
Hangi televizyon kanalını açarsak açalım, hangi gazete, dergiye bakarsak bakalım, twitter, facebook, youtube, instagram gibi sanal dünyada varsa yoksa bunlar.
Artık kronik bir hal almış olan ve aday belirleme seansları düzenleyen altılı masadan tık yok.
Kim kimi eziyor, kim kimi kesiyor, hangisi hangisini buruşturup atıyor belli olmayan bu masada;
Hangisi “taş”, hangisi “kağıt”, hangisi “makas” onu siz okurlarımızın takdirine bırakıyorum ama o masadan bir aday çıkartmanın çok da kolay olmayacağını düşünüyorum.
Adayın belirlenmesiyle masanın devrileceğini söyleyenlerin sayısı bir hayli fazla.
Bu konuda ben yorum yapmak istemiyorum çünkü doğmamış çocuğa don biçmek gibi bir şey ama görünen köy de kılavuz istemiyor. Çünkü şimdilik (şimdilik diyorum, her an için artabilir de) yedi benzemez bir araya gelmiş “tek yumurta yedizi” haline gelmesi için zorluyorlar. Halep oradaysa arşın burada bekleyip göreceğiz. Mevla görelim neyler, neyler ise güzel eyler.
Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde bu kadar problem varken bunların hiç birini görmezden gelen, sanki hiç birşey yokmuş gibi hareket eden bu masadan ülkemize ne hayır gelir diye de düşünmeden edemiyorum.
Ülkenin dertleriyle dertlenmeyen, şehitlerine ağlamayan, teröristlere terörist diyemeyen, terör örgütlerinin isimlerini ağızlarına alamayan ve lanetleyemeyen, şehit ailesine ağza alınmayacak sözler söyleyen, güvenlik konularında dahi ülkesinin yanında olamayan, afet olduğunda afet başında olmayanlara bu ülke teslim edilmemeli.
Aksini düşünemiyorum, diyelim ki oldu ve teslim edildi. Bunca yıldır edinilen kazanımların çok kısa bir sürede heba olacağını, yok olacağını görememek bence acziyetin göstergesinden başka bir şey değildir.
2023 seçimlerine giderken, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemden” (bu da neyse?) başka bir söylemi olmayan bu yuvarlak masanın çıkaracağı cumhurbaşkanı adayının (çıkarabilirlerse) bu ülkeye nasıl bir katkısı olur varın siz düşünün.
Bu yuvarlak masaya bir önerim var, tabii öneriye açıksalar.
Hiç zaman geçirmeden, biran önce yukarda saydığım oyunlardan biri ile ya da kendileri tespit edeceği bir oyun ile daha da olmazsa “adayı belirleyip kendilerine bildirilecek” olan ismi aday gösterebilirler. Oy için bunların alayının çok iyi becerdikleri OYUN en iyi sonuç alacakları bir durum. Çünkü yıllardır bunların tiyatro oyunlarını seyrediyoruz.
Bunu ben demiyorum, kendilerinin bir proje olduklarını kendileri söylüyor.
Seyyid Ahmet Arvasi “ Milli şuurdan yoksun kadrolara, milleti teslim etmek ihanettir. Millete inanmayanlar, millet idaresine talip olamazlar.” diyor.
Şimdilik yedi partili ittifakın bir arada gibi görünüp daha ortak bir metinde buluşamadıkları, dişe dokunur içerikli bir protokol oluşturamadıkları da dikkate alınacak olursa bunlar nasıl ülke yönetecekler, varsa anlayan beri gelsin.
Birileri de bunlardan cumhurbaşkanı adayı açıklamalarını bekliyor.
Vay ki vay!
Hiçbir hizmet üretemeyen, hiçbir problem çözümünde katkısı olmayan yuvarlak masadakilerden biri kalkıyor bir açıklama yapıyor, günlerce televizyonlarda tartışma programlarında bu açıklama konuşuluyor.
Neymiş efendim!
Yaptıkları açıklamalarında cümle “se” veya “sa” ile bittiği için şunu şunu demek istemiş,
Se, sa demeseymiş aslında yanlış anlaşılırmış mış,
Dünya cehennem gibi kaynıyor, bizim uğraştığımız işlere bakın.
Artık konuşmanın bütünü değil, cümlesi değil, kelimesi değil hecelerle uğraşır bir hale gelmişiz.
Devleti, milleti, vatanı için gece gündüz, tatil, izin yapmadan var gücüyle mücadele eden, verdiği mücadelede ikbal peşinde koşmayan, mevki makam hesabı yapmayan kadroları çok iyi analiz etmeliyiz.
Bu analiz sonucunda da ülkemiz hayrına her güzel işin içinde yer alan ittifakın CUMHUR İTTİFAKI olduğunu çocuklar bile anladı.
Bir oy uğruna gözünü karartan ve zıvanadan çıkanlara ülke teslim edilmemeli. Bu da ancak ve ancak demokratik bir şekilde sandığa giderek oy kullanmaktan geçer.
Umarım sandığa gidildiği gün herkes vicdanının sesini dinleyerek oyunu kullanır.
Söz konusu olan sadece iktidarın kaybedilmesi veya kazanılması değil,
ÜLKEMİZİN GELECEĞİ,
Yani İSTİKBAL ve İSTİKLALİMİZDİR.
Onun için de önümüzdeki günlerin ve 2023 seçimlerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Allah ülkemizi ve milletimizi şer odaklarından. zillet ittifaklarından korusun.
Amin, amin, amin...