Ankara, Büyük Türkiye' nin Başkenti. Ülkemizin ortasında, idarenin merkezi, her insanın ömründe bir kez gidip görmesi gereken, büyük değerleri içinde barındırmış, barındırmaya da devam eden payitaht.
Neden her insanın bir kez gidip görmesi gereken bir yer?
Ülkemizin bu günlere gelmesinde emeği olan, bizlere ve bizden sonralarına emanet eden bir çok değerin, rahmet-i rahmana ulaştığı, bir çoğunun da hâlâ yaşadığı ve mücadelesine buradan devam ettiği şehir.
Tabii olarak ilkönce Ülkemizin Banisi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK akla gelen isim oluyor.
Ankara denilince de Anıtkabir akla gelen ilk yerdir.
Anıtkabir, Ankara' nın Çankaya İlçesine bağlı Anıttepe' de bulunmaktadır. Hemen yanıbaşında Bahçeli, Bahçeli’ nin yanıbaşında EMEK, Bahçeli' nin biraz ilerisinde de merhum Başbuğ Alparslan Türkeş' in mezarı bulunmaktadır.
Bu ne kadar güzel şeylerin biraraya gelmişliğidir. Acaba bir tesadüf mü, yoksa Allah' ın bir tecelligâhı mı ? İnsan düşünmeden edemiyor.
Ankara denilince, kime sorarsanız sorun, “ Ankara' nın taşına bak, Gözlerimin yaşına bak, Uyan uyan Gazi Kemal, Şu feleğin işine bak” marşı akla gelecektir.
Ankara' nın son günlerini ne kadar da güzel anlatan mısralardan oluşan bir marş olduğunu görüyoruz.
Hemen peşinden, Çankaya İlçesi denilince de, şu mısralar dillerde söylenmeye başlıyor. “Çankaya yokuşunda balam, Asyanın BOZKURTLARI, Dudaklarda aynı türkü, TANRI KORUSUN TÜRK'Ü”
Birinci marşdaki sitemkâr sözlerden sonra, ikinci marşda insanların yüreğine azda olsa bir su serpiliyor.
Ama asıl insanı ferahlatan, güven veren ise, Bahçeli' nin hemen orada duruyor olması.
Ankara'ya giden herkes, mutlaka EMEK ve Bahçeli' yi, hemen yanında tüm heybetiyle duran Anıtkabir' de ATATÜRK' ü, oradan da milyonlarca gencin bu ülke için yetişmesine sebep olan, merhum Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ' in mezarını ziyaret etmeliler. Adeta hepsi yanyana, omuz omuza birşeylerin mücadelesini veriyorlar.
Bahçeli ismi 1930 yılında kurulan şirin bir semt olduğu kadar, Türkiye' nin mâkus talihinin değişmesinde ÖNDER olan, Bilge bir Lideri de akla getiriyor. Düşmana korku, dosta güven veren Bilge Lider Sn. Devlet BAHÇELİ.
ATATÜRK, ANITKABİR, BAŞBUĞ TÜRKEŞ, BAHÇELİ, EMEK diye yazınca Sn. Bahçeli' nin çağrışım yapmaması imkansız.
Sn. Bahçeli diye yazınca da;” VATAN, MİLLET, BAYRAK, EZAN, ŞEHİT, ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜ, GENÇLERİMİZ VE GELECEKLERİ, ÜLKE GÜNDEMİ, ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN” ilk akla gelenler olması kaçınılmaz gerçeklerdir.
Muhalefette olup da ÜLKE GÜNDEMİNİ olumlu anlamda oluşturan ikinci bir lider daha göremiyorum. Bu durumu da, vatan sevgisinden kaynaklanan BİLGELİĞİNİN bir göstergesi diye düşünüyorum.
Yazı, nasıl oldu da Sn. Bahçeli'ye uzandı, diye düşünenler olabilir.
İnanın, doğaçlama, kendiliğinde gelişen, kaleme aldığım bir yazı oldu.
Sn. Bahçeli ile görevde olduğum dönemlerde birkaç kez bir araya gelme onurunu yaşadım. Ama onu tanımam, kendisinin sıkı takipçisi olmamın yanısıra, okudum, bilgi edindim. Ülke sevdasının ne kadar yüksek biri olduğunu gördüm. Ayrıca, duruşu, tutarlı siyaseti, Türk' e yakışır ciddiyeti benim için çok önemli insan olma vasıflarıdır.
Yıllardan bu yana, siyasetinden ve duruşundan bir milim taviz vermediği olaylar, konuşmaları, ülkeye bakışını satırbaşları halinde sıralamaya çalışayım.
2002 öncesi iktidar olduğu dönemden bugüne, iç ve dış politika, ekonomi, eğitim, sağlık, tarım politikalarını geliştirdiği gibi en ufak bir sapma, tezat, dün dediği bugünü tutmayan bir siyaset gütmemiştir.
2002 den sonra;
Cemaat, pkk, abd, israil hakkında,
Garnizondan Türk Bayrağının indirilmesi, bebek katiline “sayın” denilmesi, Atatürk anıtlarına saldırılarda,
Habur' da teröristlerin karşılanması, sözde Ergenekon, sarıkız, eldiven darbe girişimi denilen olaylarda, askerimizin şehit babasına hakaret edilmesinde,
Çözüm süreci denilen sözde açılımda takındığı tavırda, sözde akil adamların seçilmesinde,
Peygamberimize (s.a.v) kibirli, ayetlerimize bakara makara denildiğinde,
Andımız, TC levhaları, Türk Bayrağı ve milleti, sözünden rahatsızlık duyulduğunda, Ne Mutlu Türküm Diyene yazılarının silindiğinde,
Cumhuriyetimize ve Atatürk'e söylenen sözlerde,
Hdpkk ile koalisyon hükümeti kurulması teklifin de, hatta Başbakanlık dahi “altın tepside” sunulduğunda,
Hiç laf söylemeyen, bir beyanatı dahi olmayanlar, bugün Sn. Bahçeli' yi suçluyor ve karalama kampanyaları düzenliyorlar.
Üstüne üstlük kendileri ne yazık ki, dün terör örgütleriyle kolkolaydılar, bugün hâlâ aynı yoldalar.
Sn. Bahçeli o günlerde ne söylediyse bugün de aynı noktadadır. Çünkü satırbaşları halinde yazdığım tüm konular; MHP, ÜLKÜCÜLER, ve Sn. Bahçeli' nin KIRMIZI ÇİZGİLERİDİR.
Arşivler, Sn. Bahçeli' nin bu konulara yönelik, konuşma ve eleştirileriyle doludur.
Ama sadece “ çamur at izi kalsın, ne pahasına olursa olsun Sn. Bahçeli gitsin diyenler,” ne yazılırsa yazılsın, ne söylenilirse söylensin “odunumun parası” diyeceklerdir. Onlara verilen görev bu, misyonları bu.
EN ÖNEMLİ KONU:
“Bunca olanlara rağmen MHP neden Cumhur İttifakı içinde yer aldı ?” soruları bitmek tükenmek bilmiyor.
Dün değil, geçmişte değil; şu anda, bugün, taptaze;
*** Terör örgütlerine, terör örgütü diyemeyen, teröristlere, terörist diyemeyen,
Ezana, bayrağa, üniter yapıya saygı duymayanlarla mı, ülkede BEKÂ sorunu yoktur diyenlerle mi, beraber olunsaydı?
SİZ karar verin !
BİZ BİRİZ SİZ HEPİNİZ.