DEMOKRASİ,DEMOKRAT,SOSYAL DEMOKRAT

Metin ŞEKER

Cumhuriyet bir yönetim şekli, Demokrasi ise bir yaşam biçimidir. İlke olarak farklılık arzetmediği için yazımda ikisini bir arada kullanacağım. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK yaşadığı dönemde, hilafetten sonra, Türk toplumuna en uygun yönetim şeklinin Cumhuriyet ve Demokrasi olacağına karar vermiş, son nefesine kadar da bu yönetim şeklinin yerleşmesi için mücadele vermiştir. Cumhuriyet ve Demokrasi yönetim tarzı tartışmasız, o dönem, sonrası ve hâlâ en iyi yönetim biçimidir.

O halde, demokrasi, demokrat ve sosyal demokratlık nedir? Hem sözlük anlamları, hem uygulanabilirliği, hem de kabul görmesi bakımından bir bakalım.

DEMOKRASİ; Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi.

Ben bu sözlük anlamını yazdığımda birilerinin hopladığını görür gibiyim. Demokrasinin sözlük anlamı bu, uygulanabilirliği ve kabul görmesi bakımından sıkıntılar olacaktır, neden ? Çünkü bunun birde “yürütme” bölümü vardır. Tanıma uygun olmayan bir çok şeyler olacaktır.

İşte burada etkinliği pekte yok gibi görünen Sivil Toplum Kuruluşlarının devreye girmesi gerekiyor. Yasal olan STK'nın hem sayısal hem de katılımsal olarak çok yüksek olması gerekiyor. Eğer bunlar işletilmiyor ve engel olunuyorsa yine yurttaşlar kendilerini sorgulamalılar. Çünkü bunlar yasalar çerçevesinde çalışan devletin birlik, bütünlüğüne zarar vermeyen v.b. gibi kuruluşlar olması gerekiyor. Sen, kalkıp ben STK ’yum diye Türk Bayrağı haricinde her türlü bez parçaları taşıyıp, ülke bütünlüğüne zarar verecek kesimlerle birlikte olup, konuşmalar, mitingler yaparsan, yasal olan hak, gayri yasal hale dönüşür. İşte Demokrasi ve özgürlük burda sekteye uğrar.

DEMOKRASİNİN TEMEL İLKELERİ VARDIR.

Bunları maddeler halinde geçmek istiyorum. Herbiri hakkında detaylı yazmaya kalksam sade birisi sayfalar tutar.

  1. Milli Egemenlik
  2. Seçme seçilme hakkı
  3. Katılım
  4. Özgürlük
  5. Eşitlik
  6. Çoğulculuk
  7. Çoğunluk
  8. Hukuk devleti
  9. Kuvvetler ayrılığı.

Bu ilkeleri yazdığımda da yine kendilerini demokrasi yanlısı gören birilerinin her madde için itiraz ettiğini göreceksiniz. Her maddeye bir kılıf uyduracaklar, uydurdukları her kılıf da bir başka ilke önlerine gelecektir. Yani yukarda sayılan maddelerden biri eleştirildiğinde bir başka madde geleceğine göre BİZ bu demokrasiden vaz mı geçelim.

Tabii ki hayır !

Halbuki, demokrasi havariliğini de ellerinden bırakmayanlar, halkın kendi iradesiyle meydana getirdiği maddelerdeki OLGULARI bir türlü kabullenmezler. Bu da demokrasiye taban tabana zıt bir harekettir. Eğer muhalifsen, muhalefetini başarılı yapıp, işletilmediğini düşündüğün maddelere, işlerlik kazandıracaksın. Ama bilinç altında başka şeyler yatıyorsa da,(daha fazla detaylara girmeden)” balık kavağa dahi çıkartılsa ”yaranılamaz.

ATATÜRK; “ Fikirler zorla ve şiddetle ,top ve tüfekle asla öldürülemez” demiş ve bu ülkemizde defalarca denenmiş, başarılı olunamamıştır.

“DEMOKRASİ ÜLKE AŞKIDIR” diyerek de “ ÖNCE ÜLKEM, SONRA PARTİM, SONRA BİZ GELİRİZ” sloganını da teyit etmiştir.

DEMOKRAT; kelime anlamı,  kısaca “demokrasi yanlısı” olan demek. Ülkemizde de herkes tarafından sahiplenilmeye çalışılıp fakat bir kelime olmaktan öteye gidememiştir. Kime sorsan demokrattır.

Demokrat kelimesi de özgürlüğü, insan haklarını kendisine referans alır ama uygulamaya geldiğinde kendilerine istedikleri bu hakları karşıdakine ne kadar istedikleri çok su götürür. Çünkü “önyargı, algı, kabullenememe” gibi duygular ön plana çıkar.

Ben demokratım diyen biriyle konuşmaya başladığında, bir fikir öne sürüldüğünde hemen yargısız infazlar başlar, kendi savunduğu fikirleri kabul ettirme pahasına adeta bir savaşçı haline dönüşür.

Sosyal demokrat; demokratın daha sosyalleşmiş, daha gelişmişi diyeceğim de, diyemiyorum. Çünkü dünyada, sosyal demokrat daha fanatikleşmiş, “izm” lere yakın bir hal almış kısmı diye düşünüyorum.

ATATÜRK; “ Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız” derken, acaba bu “izm”le yönetilen dışa kapalı ülkeleri mi kasdetti? Atatürk’ün, dünyanın en büyük dehası olduğunu dünya kabul etmiştir. Cumhuriyet yönetim tarzını seçerken, “izm” ciler ve “izm”le yönetilen ülkeler vardı. Acaba neden onlardan birini seçmedi?

Bu demokratım, sosyalistim, komünistim diyenler değilmiydi, ÜLKÜCÜ CAMİAYA yargısız infazlarla “faşist ”damgasını vuran. Halbuki bu ülkücü  camia “ben faşistim” demekten korkuyormuydu? Tabii ki değil! algı oluşturmak isteyen kesimin çabası, yukarda da belirttiğim gibi kendi fikirlerini kabul ettirmek isteyenler; ÜLKÜCÜ CAMİAYA; “kalleş, her türlü pisliğin olduğu bir vasfı” zorla kabul ettirme çabasından öteye gidememiştir. Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş; “Biz faşist, nazist değiliz. Bu ithamları şerefsizlik sayarız. Kendi tarihimizden Yavuzlar, Kanuniler var. Başkası bize gerekmez.” demiştir.

Türk, zekidir, çalışkandır ve akıllıdır. Demokrasinin gereklilikleri içinde kalmak şartıyla; Türk, toplum örf ve adetlerine uygun, yeni SİSTEMLER geliştirme ve uygulamaya muktedir bir toplumdur. Türk toplumuna hiçbir “izm”li yönetim şekli uygulanamaz.

Sonuç olarak demokrasi; dünyada ülkelerini idare eden yöneticiler tarafından, yönettikleri halkın, ülkelerinin, jeo-politik durumu, ekonomik durumları gibi konuları göz önüne alarak, kendi durumlarına göre uygulanmaya başlanmış, bu da demokrasinin içi boşaltılmıs bir kelime haline gelmesine neden olmuştur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.