Milletin tercihi, teveccühünün tescili olan bu veciz ifade, bilindiği gibi, TBMM'de kürsünün arkasındaki duvarda yazılı aynı zamanda Yüce Türk Milletinin gönlünde yerini almış, TBMM'nin dayanağını oluşturan ilkedir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu cümleyi söylediğinde bugünleri görmüş, milletinin tercihine ipotek koymaya kalkan, darbe sevdalılarına, vesayet odaklarına gerekli ihtarda bulunmuş. Milletin tercihiyle gelen, milletin tercihiyle gider demiş.
Şu son günlerde bakıyoruz, sözde Atatürkçüler ve demokrasi havarileri bir darbe sevdasına kapılmış, ortak bir yerden düğmeye basılmış (bazıları düğmeyle değil, sensörlü çalışıyor) tıpatıp aynı ifadeleri kullanarak açıklamalar yapıyorlar.
Sırasıyla;
Proje,
Program,
Prova,
Protesto,
Provokasyon.
Adeta havalarda uçuşuyor, uygulamaya koyuyorlar.
Biri kalkıyor, üzeri kapanmış, külleri sönmüş, türban meselesini gündeme taşıyor.
Bir diğeri ta 27 Mayıs olaylarına dönüş yapıyor, sanki bugün seçim kararı alınmaz ise yine bir darbe olabileceği imasında bulunurcasına zırva, saçma sapan cümleler kuruyor.
Bu açıklamalara tuz biber ekecek, sözde bir gazeteci müsveddesi, ipe sapa gelmez öyle sözler söylüyor ki gerçekten bu cümleleri aklı başında olan birinin söylemesi imkansız.
Neymiş?
Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan'ın, artık SEÇİM YOLUYLA gitmeyeceğini, ya afetler olması gerektiğini, ya büyük orman yangınlarının meydana gelmesini, ya da bir savaş çıkıp ülkenin ZOR DURUMDA kakması halinde iktidardan gidebileceğini söyleyebilecek kadar fütursuz cümleler kurduğunu duyuyor ve okuyoruz.
Hemen ardından, bir üniversitemizde yukarda saydığım "projeden, provokasyonlara" kadar varan aşamalar gündeme oturuyor. Bu üniversitede yapılan gösterilerde, öğrenciler değil olayları ateşleyecek, alevlendirecek terör örgütleri militanları boy gösteriyor. Olaylar çıkıyor.
Bir parti sözcüsü, Sn. Bahçeli'nin terörist öğrenci görünümlü militanlar için söylediği sözleri çarpıtarak, utanmadan arlanmadan, olayları çıkaran terör militanlarını sahiplenecek kadar küçülebiliyor.
Bu olaylarda kendilerine "katil" denilmesine rağmen, oldukça itidalli davranan, İçişleri Bakanlığımız, KAHRAMAN, CEFAKÂR ve VEFAKÂR POLİSLERİMİZ üzerlerine düşen görevlerini yapıyorlar.
Hani "EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİN" idi.
Sizlerin Millet Egemenliği, milletin oyları ile iktidara gelenlerin milletin oyuyla gideceği, anlayışınız bu kadar mı?
Buradan bir uyarıda bulunarak yazımı sonlandırmak istiyorum.
Bu olaylara destek veren, hatta bu olayların içinde olan partililerin TAVANLARINA sözüm yok, onlar yukarıda da yazdığım gibi kendilerine biçilen görevleri yerine getiriyorlar,
Ama bazı partilerin TABANLARINDAKİ, gerçekten masum, gerçekten partisini severek oy veren, bir ikbal ve mevki makam endişesi taşımadan partilerini destekleyen kardeşlerimin gerçekleri anlamalarını, terör örgütleriyle kimler kol kola görmelerini, diliyorum.
Vatanını, bayrağını, milletini öncelemeyen, hatta öteleyen, ikbal mevki makam peşinde koşanları tanıyın, lütfen.