Haydi bugün yazımızda, Türkmen Beyi Bilge Lider Sayın Devlet Bahçeli, MHP ve ÜLKÜCÜLERİN ülke yönetiminde; dün, bugün durduğu yeri, bu durduğu yere göre aldığı tavrı, durulan yerin, ısrarla ve kasıtlı olarak görülmek istenmeyen önemini vurgulayalım.
Sayın Devlet Bahçeli, MHP ve ÜLKÜCÜLER, bu ülkenin sigortasıdır, hem de “ana akım sigortasıdır.” Elli yılın üzerinde bir süredir ülkedeki en ufak bir kıvılcımı çok önceden tespit edip devreye giren, girdiğinde de çözümler üreterek yangınları ve felaketleri önleyebilecek bir akıl ve fikir gücüne sahiptirler.
Bu ülke adanmışlığına sahip olabilmek için; kutsal bir DAVA, bu davaya adanmış bir ÖMÜR, gözünü kırpmadan ömrünü ülkesine ve davasına adayan bir LİDER, bu liderle birlikte HAREKET edecek bir PARTİ ve bu partinin ÜLKÜCÜLERDEN oluşan gönül erleri olmalıdır.
Bugün internette arama motorundan, Lider-Teşkilat-Doktrin diye bir arama yaptığınızda karşınıza ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ geliyor. Ülkücü Dünya Görüşü ise, dünya konjonktüründen soyutlanamayacak, dünyadaki gelişmelerle daima içiçe olan akılcı, gelişmelere ve değişimlere açık dünya görüşüdür. Bu görüş de ancak, merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in kurduğu ve emaneti olan MHP yaşatılır ve MHP’de yaşanır.
Bu gerçekler ışığında, MHP’nin genel anlamda duruşuna bakacak olursak üç başlık halinde değerlendirilebileceğini düşünüyorum.
- 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrasından Kasım 2002 ayına kadar olan dönem,
12 Eylül hain darbesinden önce ÜLKÜCÜLERE yapılan işkenceler, sürgünler ve verilen şehitler yüzlerce kitaba konu olmuş tarih sayfalarında “ciğerleri parçalayan” olaylar olarak yerini almıştır.
Darbeden sonra ise hiç suçu günahı olmayan, “bir o taraftan bir bu taraftan” diyecek kadar zalimleşen cunta tarafından masum, ülke ve millet sevdasından başka bir şey düşünmeyen onlarca yiğit Ülkücü genç, idam sehpalarında şehit edilmiştir.
- Kasım 2002’den 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kadar olan dönem,
Ak Parti’nin kurulması, kurulduktan sonra ilk seçimlerde iktidara gelmesi ile birlikte, bu dönem başlı başına kronolojik feci olaylara sahne olmuş;
Sözde akil adamlar seçilerek, açılımlar adı altında girişimlerde bulunulması, Andımızın kaldırılması, Ergenekon ve Balyoz kumpas fitilinin ateşlenmesi yıllarca sürecek davaların başlaması, yüzlerce masum insanın mağdur edilmesi, Anayasa değişikliklerinin yapılması, 17 Aralık Arap Baharı olaylarının başlaması, 7 Şubat 2012'de MİT operasyonu ile bir darbe girişiminde bulunulması, Ankara, İstanbul ve birçok şehirde bombaların patlaması ve yüzlerce insanın ölmesi, 28 Mayıs Gezi olayları kalkışması, 13 Mayıs 2014 Soma Faciası, 6-8 Ekim 2014 tarihinde Ayn-el Arab (Kobani) olaylarının olması ve 36 ilde sokak olaylarının başlatılması gibi birçok olaylar hep bu dönemde meydana gelmiştir.
MHP, Sayın Devlet Bahçeli ve Ülkücüler, bu dönemde kırmızı çizgileri olan birçok konuda Ak Parti ile ters düşmüş, Sayın Bahçeli bu kırmızı çizgileri olan konularda bir milim dahi geri adım atmamış, o günlerde ülkesi ve milletinin çıkarına olan konularda ne söylediyse bugün de aynı yerdedir. Çünkü MHP ile bütünleşmiş “önce vatanım, sonra partim, sonra ben” sloganı Türkiye Cumhuriyeti'nin olmazsa olmaz bir sloganıdır. Vatan olmadan milletin, partilerin, liderliklerin olmayacağı gerçeği ortadadır.
- 15 Temmuz'dan sonra Yenikapı Ruhu, Cumhur İttifakı'nın kurulmasından itibaren bugüne kadar olan dönem,
Adım adım olaylar tırmandırılarak, tüm darbelerde olduğu gibi 15 Temmuz'a kadar gelinmiştir. 15 Temmuz feto terör örgütünün hain darbe girişimi olmuş, ülke birliği ve bütünlüğü için bir araya gelmek kaçınılmaz bir hal almıştır. Yenikapı miting alanında milyonlarca insan toplanmış ülkenin yeni geleceği şekillenmeye başlamıştır.
Bazı vesayet odakları bu darbe girişimine “kontrollü darbe, tiyatro” diyecek kadar ülke sorunlarından bihaber olduklarını göstermişlerdir.
Yukarda saydığım tüm olayların boşa çıkması bazı vesayet heveslilerini çılgına çevirmiştir. Bu sefer, her daim ülke çıkarlarını gözeten ve çizgisinden hiç taviz vermeyen, MHP ve Bilge Lideri Sayın Bahçeli üzerine oyunlar oynanmaya başlanmıştır. MHP’nin vesayet odaklarının eline geçmesi için türlü entrikalar çevrilmeye, bu oyunlarla MHP ele geçirilmeye çalışılmıştır.
MHP’de kalan feraset sahibi, olayları enine boyuna analiz edebilen ülkücüler, oynanmak istenen oyunları görerek, siyaset ve DAVA mücadelesine MHP’de devam etmektedirler. “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyen, Büyük Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti sevdalıları yuvasını, “evlerini” terketmemişlerdir. Çukur siyaseti güden zilletle birlikte hareket etmeyi akıllarından bile geçirmemişlerdir.
Bugün sokağa çıkın ve şu soruyu sorun. “Türkiye’de hdpkk ile ittifak kurmayacak bir parti ismi söyler misiniz?” deyin, size verilecek tek bir parti ismi olacak, o da MHP’ dir.
Ülkücülüğü MHP’de yapmayıp başka bir parti kurup ayrılanlar olmuştur. Halbuki merhum Başbuğ Türkeş “MHP dışında ülkücülük olmaz” demiştir. Ya bunlar Başbuğun ülkücüleri değil ya da ülkücülüğü tam kavrayamamışlardır. Çünkü MHP ülke bütünlüğü, bekasından başka bir şey düşünmeden, Lider, Teşkilat, Doktrin anlayışından bir adım geri atmamıştır. Demek ki koltuk sevdası ile yanıp tutuşan, ihtirasları, vatanın bütünlüğü, bölünmezliği ve bekasından daha önce gelen insanlar varmış.
İşte tamda burada, Sayın Bahçeli'nin her zamanki engin ve derin öngörüleri ortaya çıkıyor ve Sayın Erdoğan ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi oluşturuluyor, Cumhur İttifakı kuruluyor ve girilen ilk seçim kazanılıyor. Kurulan bu Cumhur İttifakında Sayın Bahçeli, MHP ve ÜLKÜCÜLER hiçbir zaman şahsi menfaat peşinde olmadan, ihtirasları peşinde koşmadan, Ülkenin birlik, beraberlik, bölünmezliğine yönelik fikirlerini ilmik ilmik dokuyorlar. Cumhur İttifakı olarak, Türkiye Cumhuriyeti üzerinde oynanan oyunları birer birer bozarak yollarına devam ediyorlar.
Allah, yollarını açık etsin, yar ve yardımcıları olsun.