“İstanbul' da kıyametler koparanlar ! buyurun Ankara' dan yakın.” İtiraz yok, karşı çıkan yok, belediye seçimleri yapıldı ve demokrasinin gerektirdiği şekilde yeni başkanı (!) makamına oturdu.
Demek ki, “yiğidi öldür ama hakkını ver” diyebilecek olgunlukta, kültürde ve bilinçte bir Akp ve MHP Cumhur İttifakı var. Bu olgunluğu gösterdikleri başka İllerde cabası. Her ne kadar seçimlerden % 52 oy alan bir çoğunluğun içine sinmese de Milletimizin o İllerde takdiri o yöndeymiş.
Demek ki, İstanbul’ da “emziği ağzından düşmüş bebek” gibi ağlayıp durmanın bir anlamı yok.
Bugün yazımın konusu Ankara. Ankara' ya ulaşabilmek için yazacağım şu fıkrayla başlayım istedim.
Bizim Temel şehir dışında bir yolda hızla araba kullanıyormuş. Bakmış tabelada, YAVAŞLA 80 km yazıyor, Temel hızını 80 km ye indirmiş.
Devam edip giderken bakmış YAVAŞLA 20 km, 10 km, 5 km ve Temel, SAĞDAN YAVAŞ bir şekilde gidiyor ama meraktan çatlayacak ve 2-3 km sonra YAVAŞLA'YA HOŞ GELDİNİZ, Nüfus 2500 yazıyor.
Bende diyorum ki; YAVAŞLA YENİ ANKARA'YA HOŞ GELDİNİZ.
Hoş mu, boş mu, loş mu ben bilmem, ben yapılan işe bakarım. Çünkü “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözünü atalarımız boşa söylememişler. Çok konuşan; her söylediğini yapabilir anlamına gelmez. Yani lafa değil icraata bakacaksın. Başkasının kayığına binip dümeni sana vermezler ciğerparem.
Tam yerine geldi, burada Şili'li yazar, şair Pablo Neruda' nın şiiri cuk oturur diye düşündüm.
Yavaş yavaş ölürler seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
VİCDANLARINDA HOŞGÖRMEYİ BARINDIRMAYANLAR.
Yavaş yavaş ölürler !.
Alışkanlıklarına esir olanlar, her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Veya bir yabancı ile konuşmayanlar,
Yavaş yavaş ölürler !.
İhtiraslardan ve verdikleri heyecandan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerinde ki
Pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar,
Yavaş yavaş ölürler !.
...........
Sanki birini, birilerini, bir yerleri anlatmış gibi.
Sizce de öyle değil mi ?
“Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur”
Bu atasözümüz de adeta; sessiz, mahsun, mazlum hale gelen Ankara' nın düştüğü mâkus durumları gözler önüne seriyor.
Bu durumu da iki madde de açıklamaya gayret edeyim.
- Seçim öncesi;
Ankara' da yer yerinden oynadı, kıyametleri kopardılar.
Neymiş efendim ! Özhaseki Ankaralı değilmiş. Yıllarca kamu kurumlarında çalışan biri olarak, sanki bizler veya diğerleri, hep doğduğumuz yerde mi görevler aldık, hizmet verdik ? Doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine, bu memleketin her karışı bizim değil mi? Ta işin basından BÖLGECİLİK yaparak, hemşericilik oynayarak, ötekileştirmeye çanak tutuldu. İnsanlarımızın algıları ile oynanarak kamuoyu oluşturuldu. O kadar ileri gidildi ki maçlarda dahi bu yönde sloganlar atıldı.
Şimdi Ankaralı biri seçilince, Ankara çağ mı atladı ?
- Seçim sonrası;
Cumhur İttifakı kaybetmeyebilirdi. Benim gözlemlediğim, seçim öncesi, seçim günü ve seçimin hemen sonrasındaki süreç iyi takip edilmedi. Sn. Özhaseki' de bu konuya değindi ve İstanbul'da olan gelişmelerin Ankarada da olabileceğini söyleyerek, bu konuya dikkat çekti.
Aslında Ankara kaybedildi gibi görünüyor ama sonuç, belediye meclisinin oluşumu, bugüne kadar olan gelişmeler “kazın ayağının” pekte öyle olmadığını gösteriyor diye düşünüyorum.
Daha şimdiden Ankara Belediye Meclis toplantılarındaki gelişmeler geleceğe de ayna tutuyor görünümünde.
Seçim biteli kaç ay olmuş, henüz elle tutulur bir icraat olmadığı gibi güç de yok ve ışık da vermiyor.
Ulus' ta Atatürk anıtı yıkatıldı,
Belediyeye TC levhası takıldı,
Bir de evlere şenlik, Ankaralının % 99,5 ine sorsanız hiç birşeyin anlaşılmadığı “ucube” bir heykelin açılışı,
YATIRIMLARI (!) yapıldı.
Yapılan icraatların tamamı göz kamaştırıcı.(!)
Halbuki yavaş, hızlı bir şekilde;
Pazar, market fiyatlarını düşüreceğini,
İnsanların alım gücünü yükselteceğini,
EYT(emeklilikte yaşa takılanların)sorununu çözeceğini,
Gibi vaatlarda bulunuyor du.
Yahu kardeşim, bir Allah' ın kulu da kalkıp demedi ki; “ Ey yavaş ! biraz yavaş atta civcivlerde yesin” demedi. Bu sayılan şeyler hükümetin yetkisinde olan konular, sen bunları nasıl çözeceksin be kardeşim demedi.
İnanın, bilinçli kesim bu olup bitenlere gülüyor. Daha meclisten karar çıkartacak gücü olmayan biri, boyundan büyük işler yapacak.
Vah vah vah. Vah ki vah !
Yapabilir mi?
Onu bilemem. Tek bildiğim...
Ne oluyor biliyor musunuz?
Yırtılan memed emminin yakası.
Yavaşla, Ankara' ya geldiniz.