Tarih boyunca aile Türk Toplumu'nun temeli olmuştur ve çekirdeği olmuştur. Eski Türk inancına göre; Gök kubbesi devletin, çadır ise ailenin örtüsüdür. Nasıl ki ailenin reisi olan baba, ailesine bakmak, onların ihtiyaçlarını karşılamak zorunda ise, Türk devleti de bir baba gibi halkın her türlü ihtiyaçlarını karşılamak zorunda idi.
Tarih boyunca kurulan Türk devletlerinin en başta gelen görevi "Halka Hizmet" olmuştur. Tarihi kaynaklardan öğrendiğimize göre, Hunlarla birlikte ortaya çıkan " Cihan Hâkimiyeti ve Dünya Devleti olma düşüncesinin hedefi de bütün dünyayı Türk devletinin himayesine almak ve halka hizmet etmekten ibaretti. Bu düşünce tarihimizde “Türk Cihan Hâkimiyeti Ülküsü” nü doğurmuştur.
Tarih sahnesine çıkan ilk Türk devleti ile birlikte "DEVLET BABA" deyimi de ortaya çıkmıştır. Ailede baba ne ise millet nazarında da devlet o idi. Türk devleti de tıpkı bir baba gibi halkın güvenliğini sağlar, halkı yedirir, içirir, beslerdi. Halka hizmet eden devlet bu şekilde “KUTSAL” laşırdı. Eski Türkler de esas olan devlet değil; millet idi. Yüce Tanrı, Türk milletini sevdiği için devlet verirdi. Bu düşünce Gök Türk yazıtların da “ İl Berigme Tanrı “ (Devlet veren Tanrı) şeklinde geçer. “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” deyimi Türkçemizin en eski deyimlerimden olup, Türk milletinin devlete verdiği önemi göstermesi açısından çok önemlidir.
Halka hizmet ve devletin millet için olduğu anlayışını Şeyh Edebali’nin Osman Gaziye nasihatinde ki “İnsan yaşat ki devlet yaşasın!“ sözlerinde de görebiliriz.
Devletin babalık görevleri Gök Türk Yazıtları’nda, Bilge Kağan Kitabesi'nde şöyle anlatılır:
"Varlıklı, zengin bir millet üzerine oturmadım. İşte aşsız, dışta donsuz, düşkün, perişan bir milletin üzerine oturdum. Babamızın, amcamızın kazandığı milletin adı, sanı yok olmasın diye, küçük kardeşim Kültigin ile sözleştik. Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım; küçük kardeşim Kültigin ve şadlarla ölesiye çalıştık..." Aynı kitabede Bilge Kağan amcası, Kapağan Kağan'ın (692-716 ) hizmetlerinden de söz eder ve : "Amcam Kağan (tahta) oturarak Türk Milleti'ni tekrar düzene soktu, besledi, fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı..." der. Yine Bilge Kağan kendisine ait kitabesine : "Altının sarısını, gümüşün beyazını, ipeğin halisini, atın aygırını, kakımın siyahını, sincabın gökünü milletime, Türklerime kazandırdım" diyerek hizmetlerini anlatmaya devam eder. Görüldüğü gibi Türk devletinin asıl hedefi ve görevi halka hizmettir.