Şüphesiz İslâm dini, esas itibarıyla kolaylık prensibine dayanan son ilahi dindir. Dinde yaratılışa aykırı ve zor hiçbir teklif yoktur. Nitekim Yüce Allah, insana taşıyamayacağı, altından kalkamayacağı hiçbir şeyi teklif etmemiş, bu durumu ‘‘Allah kimseye gücünün üstünde sorumluluk yüklemez’’ (Bakara: 286) “Böylece biz sizi, insanlara şahit (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık.” (Bakara:143) ayetleriyle açıkça ifade buyurmuştur. Hz. Peygamber de her konuda olduğu gibi, ibadetleri de zorlaştırma cihetine gidenleri şiddetle tenkit etmiş, ‘‘Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin’’ buyurmuştur.
Yüce kitabımız Kur’an’da aşağıdaki ayetlerde de aşırılıklardan uzak durmak ve orta yolu tutmak tavsiye edilmektedir:
“Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir.” (Lokman suresi: 19)
“Onları kara gölgeler gibi dalgalar sarıverdiği zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak Allah'a yalvarıp yakarırlar (dua ederler). Böylece onları karaya çıkarıp-kurtarınca, artık onlardan bir kısmı orta yolu tutuyor. Bizim ayetlerimizi gaddar, nankör olandan başkası inkâr etmez.” (Lokman suresi: 32)
“Sonra kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışır öne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir.” (Fatır suresi: 32 )
Bir Müslüman’ın sağlıklı bir şekilde dini hayatını yaşayabilmesi ve dini vecibelerini eksiksiz yerine getirebilmesi ancak Cenâb-ı Hakk'ın insanlığa gönderdiği en son peygamber Hz. Muhammed'i iyi tanıması ve O'nu bu konuda örnek almasıyla mümkündür. Hz. Peygamber, ‘‘İşlerin en hayırlısı orta olanıdır’’ (Keşfü'l hafa, c.1. s. 391) buyurarak bütün işlerde aşırılıktan sakınmamızı emretmektedir. Bu emir gerek din gerekse dünya işlerinin tamamı için geçerlidir. Dolayısıyla Müslümanlar ve onların meydana getirdiği toplum çok dengeli bir toplumdur.
Hz. Peygamberin Hayatı Orta Yolu Temsil Eder
Şüphesiz her işte ve özellikle ibadet alanında orta yolu takip etmek, aşırılığa kaçmamak konusunda bize en güzel örnek Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir. Onun hayatı orta yolu temsil etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) İki iş arasında tercih yapmak durumunda kaldığı zaman mutlaka onlardan kolay olanı tercih etmiştir (Ebu Davud, Edeb, 4). Yine O, ashabından daima yapabilecekleri şeyleri istemiş ve şöyle buyurmuştur:
“Yessirû velâ tüessirû, beşşirû velâ tüneffirû/Kolaylaştırın zorlaştırmayın; Müjdeleyin nefret ettirmeyin”
Üç kişi Hz. Peygamber'in evine gelerek hanımlarına peygamberimizin ibadetini sordular. Kendilerine haber verilince onu kendileri için az gördüler ve:
— Peygamberimizin yanında biz neyiz ki? O’nun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmıştır, dediler. Onlardan birisi;
— Ben yaşadığım müddetçe bütün gece namaz kılacağım, dedi. Diğeri;
— Ömrüm boyunca oruç tutacağım, iftar etmeyeceğim (ara vermeyeceğim) dedi. Üçüncüsü;
— Kadınlardan uzak kalacağım ve hiçbir zaman evlenmeyeceğim, dedi. Sonra Hz. Peygamber bunların yanına geldi. Onlara;
Şöyle şöyle diyenler siz misiniz? Dikkat ediniz! Allah'a yemin ederim ki, Allah'tan en ziyade korkanınız ve ona karşı gelmekten en fazla sakınanınız benim. Böyle iken ben bazen oruç tutuyorum, bazen de tutmuyorum. Namaz kılıyorum, uyuyorum ve evleniyorum. Eğer bir kimse benim sünnetimden yüz çevirirse o kimse benden değildir, buyurdu. (Buhari ‘‘nikáh’’ 1)
Enes (r.a.)den:
“Peygamber (a.s.v.) mescide gelmişti ki iki direk arasına gerilmiş bir ip gördü. “Bu da ne?” Diye sordu. Bu, Zeynep (r.a.)’in ipidir, namaz kılarken uykusu gelince buna takılıyor (ip onun düşmesini önlüyor)” dediler. Hz. Peygamber (a.s.v.):
“Hayır, (olmaz öyle şey) çözün ipi. Şevkiniz varken namaz kılın, uykunuz gelince de yatın” (diye) emretti.” (Buhari, teheccüd 18; Müslim (784), E. Davud (1312), Nesai 3, 218)