Bundan yaklaşık olarak 15 asır önce yeryüzünde yaşayan insanlar üzerine küfür bulutları kâbus gibi çökmüş; Tek Allah inancı tamamen çökmüş, Allah (C.C.) tarafından gönderilmiş olan hak dinler tahrif olmuştu.
Yeryüzünde adalet kalmamış, güçlüler zayıfları eziyor, kadınlar bir mal gibi alınıp satılıyor, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyorlardı.
İçki, kumar, hırsızlık, çapulculuk gibi kötü alışkanlıklar yaygınlaşmış, nesilleri tüketen kan davaları alışkanlık haline gelmişti. Sadece Arabistan değil dünyanın her tarafı böyleydi. İnsanlık, zulmet ve dalalet içerisinde yaşıyordu. İnsanlığın böyle olduğu ve bir kurtarıcı beklediği bir dönemde Cebrail (A.S.) Hıra-Nur dağında eşsiz insan, kâinatın efendisi Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimize “Oku, yaratan Rabbinin adıyla oku” diyordu.
Bu ayetin gelişiyle Kur’an nuru parlamaya, İslam güneşi doğmaya başlamıştı. Mekke de doğan bu güneş kısa zamanda bütün dünyayı aydınlatacak, nurlandıracaktı.
İşte Kur’an nurunun ve İslam güneşinin aydınlatmaya başladığı bu kutsi gece İlahi bir ifade ile: “Bin aydan daha hayırlı” olan Kadir gecesidir.
Bu gece, ilahi rahmet, bereket, mağfiret, feyiz ve nurların tecelli ettiği, duaların kabul, yapılan iyiliklerin, hayır ve hasenatın makbul olduğu ve ibadet eden kulların ruh sadeliğine, gönül rahatlığına, ibadetin manevi zevkine erdiği müstesna bir gecedir.
Bu gece, meleklerin sabaha kadar yeryüzüne inerek ibadet eden müminleri kuşatıp müjdeledikleri ve selamladıkları bir selam ve selamet gecesidir.
Bu gece, Cenâb-ı Hakkın “Biz onu mübarek bir gecede indirdik” (Duhan suresi / ayet 3) buyurduğu Kur’an’ın, küfür karanlıklarını sıyırıp insanlık ufkunu aydınlattığı ulvi bir gecedir.
Bu gece, mahzun kalp ve yaşlı gözlerle Allah’a açılan ellerin boş çevrilmeyeceği, samimiyet ve ihlâsla yapılan tövbelerin kabul olacağı bir gecedir. Yüce Rabbimiz bu mübarek gecenin adını KADİR GECESİ olarak koyduğu surede şöyle buyuruyor:
“Gerçek biz onu kadir gecesinde indirdik.
Kadir gecesinin (o büyük fazl-u şerefini) sana bildiren nedir?
Kadir gecesi bin aydan (daha) hayırlıdır.
Onda melekler ve Ruh, Rablerinin izniyle her bir iş için iner de iner. O (gece) tan yeri ağarıncaya kadar bir selamdır.” (Kadir Suresi 1-5)
Peygamber Efendimize kendisinden önceki insanların ömürlerinin ne kadar olduğu bildirilince, kendi ümmetinin ömürlerini kısa buldu, uzun ömürlü olan diğerlerinin işledikleri salih amelleri işleyemezler diye düşününce, Allahü Teâlâ O’na bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini ihsan etti. (İ. Malik)) Cenâbı Allah daha önce hiç bir peygambere ve ümmete böyle bir gece vermemiştir
Resûlüllah Efendimiz (Beni İsrail peygamberlerinden 80 yıl Allahü Teâla’ya ibadet edenler oldu) buyurunca, Ashab-ı Kiram hayret ettiler. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam gelip; “Ya Resûlüllah, senin ümmetin bu peygamberlerin, 80 yıllık ibadetine şaşarlar. Allahü Teâlâ sana ondan iyisini gönderdi” diyerek, “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” mealindeki ayeti okudu. (Mugnî)
Kadir Gecesini Aramak
Hz Ayşe ( R.Anha ) validemiz anlatıyor:
“Resulallah (S.A.V.) efendimiz, Ramazanın son on günü girdiğinde geceleri ibadet eder ve ehl-i beytini uyandırır, ciddiyetle ibadete dalar ve zevcelerine yaklaşmazlardı.” (Riyazüssalihin cilt 2, 465 )
Kadir gecesinin Ramazanın hangi gecesi olduğu kesin olarak belirtilmemiştir ki Müslümanlar, bu mübarek ayın bütün gecelerini Kadir gecesi gibi değerlendirsinler ve daha çok sevap kazansınlar. Ancak şu hadis-i şerifleriyle Sevgili Peygamberimiz kadir gecesinin zamanına işaret buyurmuşlardır:
“Kadir gecesini Ramazanın son on gününde arayınız.”(Riyazüssalihin c. 2 / 465)
Bir başka hadiste ise:
“Kadir gecesini Ramazanın son on gününün tek gecelerinde arayınız.” (Riyazüssalihin c. 2 / 468)
Yine bir başka hadislerinde:
“Kadir gecesi Ramazan-ı şerifin 27. gecesidir” (et-tac, c. 2 / 84) buyurmuştur.
Kadir gecesi hakkında Hadis-i şeriflerde şöyle buyrulur:
“Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar, Kadir gecesi, Arafe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.” (Deylemi)
“İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları affolur.” (Buhari, Müslim)
“Kadir gecesinde, bir kere Kadir suresini okumak, başka zamanda Kur’an-ı Kerim’i hatim etmekten daha sevaptır. Kadir gecesinde bir tesbih (Sübhanellah), bir tahmid (Elhamdülillah), bir tahlil (Allahü ekber) söylemek yedi yüz bin tesbih, tahmid ve tahlilden kıymetlidir. Bu gece koyun sağımı müddeti kadar (az bir zaman) namaz kılmak, ibadet etmek, bir ay bütün geceleri sabaha kadar ibadetle geçirmekten daha kıymetlidir.” (Mugni)
Asırlardır Müslümanlar Ramazanın 27. gecesini Kadir gecesi olarak ihya etmişlerdir. Bizde bu geceyi büyük bir ganimet bilerek günahlarımızdan tövbe edelim, Yüce Mevla’mızdan af ve mağfiret dileyelim.
Bu geceyi ibadet, dua, zikir ve tesbihatla, Kur’an okuyarak, kaza ve nafile namazlar kılarak, yoksullara iyilikte ve ihsanda bulunarak, büyüklerimizin hal ve hatırlarını sorarak, onların kandillerini kutlayarak, mümkünse onları ziyaret ederek geçirelim.
Peygamber Efendimiz Kadir gecesinde, “Allahümme inneke afüvvün kerimun tühıbbül afve fa’fü anni” duasını okumayı bildirmiştir. (Ya Rabbî, sen affedicisin, kerimsin, affı seversin, beni de affeyle) Demektir. ." (Tirmizi, Daavat, 12)
Yine bu mübarek aylarda ve günlerde yoksullara, darda kalmışlara, borçlulara, kimsesizlere bol bol iyilikte, ihsanda ve yardımda bulunalım. Mallarımızın zekâtını verelim. Sevgili Peygamberimiz: ”Kim ki bir Müslüman’ın sıkıntısını giderirse Allah’(CC)ta onun sıkıntısını giderir” ; “Sadaka ömrü uzatır, kaza ve belaları def eder” buyuruyor. Unutmayalım ki “Bela sadakanın önüne geçemez.” Zekât ise zenginin malındaki fakirin hakkıdır. Kur’an’da sık sık, “Egimissalata ve etüzzekat“ ibaresi geçer, yani “Namazı kılınız, zekâtı veriniz“ Zekât sözlük olarak :” toplumsal temizlenme ve arınma, artma, çoğaltma ve bereket “ manalarına gelir.
Kur’an’da müşriklerin özellikleri anlatılırken: “Yazıklar olsun o müşriklere ki, onlar zekat vermezler ve ahireti de inkar ederler” ( Fussilet suresi 6-7) denir.
Bu bakımdan zekâtlarımızı verme konusunda titizlik gösterelim.
Allahü teâlâ bu mübarek gecenin hürmetine dualarımızı, tövbelerimizi ve ibadetlerimizi kabul buyursun, bizi sıratı müstakimden ayırmasın…
Muharrem Günay SIDDIKOĞLU